Logo

2. Hukuk Dairesi2023/966 E. 2023/3653 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda hangi tarafın kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkemenin boşanmaya, velayete, nafakaya ve tazminata ilişkin kararlarının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden

hüküm kurma

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda her iki boşanma davasının kabulüne ve ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının hamile kalınca işten ayrılması ile sorunların başladığını, davacının hamileliğinde düşük riski taşıdığı için işten ayrıldığını, davalının eşi ile hiç ilgilenmediğini, doktora götürmediğini, kendi hayatını yaşadığı, kadının 7 aylık hamile iken baba evine sığınmak zorunda kaldığını, arayıp sormadığını, kadının doğum yaptıktan ve kırkı çıktıktan sonra tekrar müşterek haneye döndüğünü, davalının yine eşi ve çocuğu ile ilgilenmediğini, davacı kadının kendi ailesinin katkıları ile çocuk için mevlit okuttuğunu ancak davalının ailesinden hiç kimse katılmadığı gibi davalının da ilgilenmediğini, çocuğun tüm ihtiyaçlarının davacı kadının ailesi karşılandığını, davacının davalı ile iletişime geçme çabalarına davalının " seninle konuşacak bir şey yok, ben seninle konuşmayacağım, konuşmak istediğin zaman evi terk ederim" diyerek karşılık verdiğini, "çocuk için evde kalacaksan kal, başkaca benden bir şey bekleme" dediğini, davacı kadının 13.07.2018 tarihinde çocuğunu alarak baba evine sığındığını, erkeğin evin anahtarlarını değiştirdiği halde kadına anahtarı vermediğini, "hiç mi kafan çalışmıyor lan" diyerek hakaret ettiğini, belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, küçük için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı için aynı miktarda tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ayrıca davacı lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat hükmedilmesine, bunun yanı sıra düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla bedeli olan 10.000,00 TL'nin tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davacı erkek vekili karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davacının tüm iddialarının asılsız olduğunu, nişan ve kına yapılacağı zamanlarda davalı-davacı erkekten bütçesini aşan harcamalar yapmasını istediğini, maddî gücü yetmediğinde ise "bu işi bozalım" diyerek tehdit ettiğini, her defasında tartışma yaratığını, aşağılayarak hakaret ettiğini, saldırgan davrandığını, fiziksel şiddet dahi uyguladığını, davacı davalı kadın her gün kendi ailesinin yanına gidebilmiş iken davalı davacı erkeğin kendi ailesine uğramasını tartışma sebebi yaptığını, davacı-davalı kadının işten çıktığında henüz hamile olmadığını, bileğinde yaşanan sorun nedeni ile tamamen kendi isteği ile işten ayrıldığını, hamileliğin ilk 2-3 aylık döneminde düşük riskinin olduğunu, bu dönemde evde yalnız kaldığında zorlanmasın diyerek kadının ailesinin yanında bulunduğunu, erkeğin her akşam iş çıkışı kadını görmeye ailesinin evine gittiğini, davacı davalı kadının hamileliğin 7. ayında ailesinin yanına gitme nedeninin ise farklı olduğunu ve kadının kusurundan kaynaklandığını, kadının ailesinin çocuğa oda takımı almak istediklerini ancak parasının yarısını vereceklerini, yarısını ise erkeğin ailesinin ödemesi gerektiğini belirttiklerini, erkeğin de ailesinin maddî durumu iyi olmadığından çocuk odasını kendisinin zaman içinde yavaş yavaş alacağını belirttiğini, bunun üzerine kadının yüzüğü atarak boşanacağını belirtip ailesinin evine gittiğini, yapılan aile toplantısında kadının babasının çocuğa oda takımı alamadığı için "sen adam mısın, s.tir git lan" dediğini, erkeğin daha sonra çocuğun geleceğini düşünerek kadına " çocuğumuzu evimizde büyütelim, lütfen gel" şeklinde mesaj atmasına rağmen kadının kırkı çıktıktan sonra geleceğini belirttiğini, doğum zamanının erkeğe haber verilmediğini, mevlit için de erkeğin " maaşımı almama az kaldı, hem herkes tatilde döndüklerinde mevlit yaparız" demesine rağmen kadının dinlemediğini, zaten erkeğin annesini mevlide çağırmadığını, ablasını ise resmi bir mesajla çağırdığını, erkeğin zar zor para denkleştirerek mevlit masrafları için 600,00TLverdiğini, ancak kadının abartılı ve masraflı şekilde mevlit hazırlığı yaptığını ve "sen karışma benim param var" dediğini, mevlidin yapıldığı gün akşamı erkek tok olduğu için mevlit pilavını yiyemediği için kadının yine evi terk ettiğini, tüm eşyalarını nakliye aracı tutarak götürdüğünü, bu aşamadan sonra erkek çocuğu görmek istediğinde uyuyor diyerek göstermediğini, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, asıl davanın reddine, çocuk için aylık 300,00TL nafakaya, davalı lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların evliliğinin bir süre iyi gittiğini, davacının hamile kaldığını, düşük tehlikesinin baş göstermesi nedeniyle davacının işten çıkması üzerine tarafların mali durumunun sarsıldığı, davalının bunu kabul etmediği, bu nedenle davacıya karşı sürekli soğuk davrandığı, davacıya annesinin evine gitmesine teşvik ettiği, çocuğun doğumuna kadar hiç ilgilenmediği, çocuğun doğumundan sonra davacının yine annesinin evine döndüğü, daha sonra müşterek konuta gidince mevlit okutmak istediği, davalının bunun için 600,00 TL para bırakmasının gayet normal olduğu, ancak müşterek konutta davalının ailesinin davacının istenmediğini açık bir şekilde belli etmeleri nedeniyle davacının çocuğuyla birlikte annesinin evine dönmek zorunda kaldığı, aile birliğinin temelinden sarsılmasında davalının ağır kusurlu olduğu davacının ise eşinin annesiyle ilgilenmesini engellemek istediği, ana - oğulun bazen memleketleri olan... ilçesine gitmeyi sorun yaptığı anlaşıldığından aile birliğinin temelinden sarsılmasında hafif kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı itibariyle anne ilgi ve sevgisine muhtaç olduğu gibi kız çocuğu olarak ileride anne rol modeline olan ihtiyacı dikkate alınarak velâyetinin annesine verilmesi gerektiği, baba ile iki aşamalı kişisel ilişki kurulduğu, tarafların kusur oranları dikkat alındığında davacının yoksulluk nafakasına hak kazandığı anlaşılmış ise de taraflar arasındaki anlaşmazlığın boyutları dikkate alınarak tarafların bundan böyle yoksulluk nafakasının arttırılması, azaltılması ve/veya kaldırılması gibi mali konulu davalarla karşı karşıya gelmemeleri için yoksulluk nafakası olarak kadın yararına aylık 500,00 TL 'den toplam 5 yıllık nafaka tutarının toptan olarak ödenmesinin uygun olduğu, kusurlu eylemler aynı zamanda kadının kişisel haklarına saldırı niteliğinde olduğundan tarafların sosyal ve mali durumları ve hakkaniyet gereğince kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, boşanmak ile erkeğin desteğinden mahrum kalan kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek asıl davanın kabulüne, karşı davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu Hira ......'ın velâyetinin annesine verilmesine, küçüğün yaşı dikkate alınarak küçük ile baba arasında her ayın 1. Ve 3. günleri Cumartesi ve Pazar ile Şubat aylarının 1,2,3,4 ve 5. günleri, Ağustos aylarının 1,2,3,4,5,6,7,8,9 ve 10. günleri ile dini bayramların 2. Ve 3. günleri belirtilen günlerde saat 10.30 ile 17.30 arasında kişisel ilişki kurulmasına, bu kişisel ilişkinin küçüğün 6 yaşını dolduracağı 29.03.2024 tarihine kadar devamına, bu tarihten itibaren ise her ayın 1.ve 3.Cumartesi günleri saat 10:30 ile takip eden Pazar günleri saat 17:30, sömestr tatillerinin 2.günleri saat 10:30 ile 10.günleri saat 17:30, dini bayramların arefe günleri saat 10:30 ile dini bayramların 2.günleri saat 17:30, Ağustos aylarının 2.günleri saat 10.30 ile 30.günleri saat 17:30 arasında kişisel ilişki kurulmasına, ara karar ile hükmedilen kadın için aylık 350,00TL ve çocuk için aylık 450,00 TL tedbir nafakalarının karar kesinleşinceye kadar devamına, davalının küçüğün giderlerine katılması için kararın kesinleşme tarihinden itibaren her ay 500,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının tüm yoksulluk nafakası haklarını karşılamak üzere 30.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevî tazminat isteminin kısmen kabulüyle 15.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddî tazminat isteminin kısmen kabulüyle 25.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının istediği maddî ve manevî tazminatların yasal şartları oluşmadığından reddine, kadının ziynet eşyalarıyla ilgili davasının bu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili, kusur tespitinin hatalı olduğunu, davacı-davalı kadının dilekçelerinin çelişkili olduğunu, dava dilekçesinde hamilelikten önce işten ayrıldığını belirtmesine rağmen cevaba cevap dilekçesinde hamilelikten sonra işten ayrıldığını belirttiğini, erkeğin çalıştığı gün içinde kadının ailesinde kalmasını istediğini, sürekli ailesinin yanında kalmasını istemediğini, kadın ve ailesinin psikolojik tacizine uğradığını, kadının babasının " sen adam mısın, şerefsiz" diyerek üzerine yürüdüğünün tanık beyanları ile ispatlandığını, karşı tarafın tanıklarının beyanlarının soyut olduğunu, yerel mahkemenin aynı gün içinde on tanık dinleyerek üç celse duruşma yaptığını ve aynı gün kararı açıkladığını, duyuma dayalı tanık beyanlarını dikkate alarak varsayımsal bir yorum ile hüküm kurduğunu, karşı tarafın boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceğini, gizli olarak çalıştığını, erkeğin ise zor geçindiğini, iştirak nafakasının 300,00TL ye indirilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminatların hukuka aykırı olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, kusur tespiti, iştirak nafakasının miktarı, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar, reddedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince taraflara kusur olarak yüklenen vakıaların sabit olduğu, kusur tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığını, ortak çocuğun velâyetine ilişkin kararın doğru olduğu ancak baba ile kurulan kişisel ilişkinin uygulanabilir olmadığı, velâyeti anneye bırakılan küçük için tedbir ve iştirak nafakalarına hükmedilmesinde ve miktarlarında hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmadığı, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği gözetilerek kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakalarına hükmedilmesinde ve miktarlarında hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur dereceleri değerlendirildiğinde kadın lehine maddî ve manevî tazminatlara hükmedilmesinde hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile erkeğin kişisel ilişki yönünden istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 5. bendinin kaldırılmasına, velâyeti anneye verilen 29.03.2018 doğumlu, Hira ......'ın her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi saat 10.00 'dan Pazar saat 18.00 arası, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan 3. günü saat 18.00 arası, okulların yarı yıl tatilinin ilk haftası Pazar saat 10.00'dan takip eden Pazar saat 18.00 arası ve her yıl 1 Temmuz saat 10.00 'dan 15 Temmuz saat 18.00 arası babasının yanında kalması suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili, kusur tespitinin hatalı olduğunu, tanık beyanlarının tutarsız olduğunu, tanıkların cümleleri arasında kopukluk olduğunu, davacı-davalı kadının dava ve cevaba cevap dilekçelerinde farklı konulara farklı açıklamalar yaptığını, davacı-davalı kadının hamile kalmadan önce işten ayrıldığı konusunda her iki taraf da hemfikir iken mahkeme aksini belirterek çekişmeli olmayan bir konuda hüküm gerekçesi belirttiğini, tanıkların duyuma dayalı ve çelişkili beyanda bulunduklarını, mahkemece kadının lüks harcama yapmak istemesi ve evi sık sık terk etmesinin değerlendirmeye alınmadığını, erkeğin çalıştığı gün içinde kadının ailesinde kalmasını istediğini, sürekli ailesinin yanında kalmasını istemediğini, ancak kadının her fırsatta ailesinin yanına gittiğini ve geri gelmek istemediğini, hükmedilen iştirak nafakasının miktarının yüksek olduğu ve 300,00TL'ye hükmedilmesi gerektiğini, erkeğin kira ödediği ve zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını, hükmedilen tazminatların hukuka aykırı olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, kusur tespiti, iştirak nafakasının miktarı, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar, reddedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı davalı kadının davasının kabulü ile kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkeğin tazminat taleplerinin reddi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.