Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9709 E. 2024/5945 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadın tarafından açılan boşanma davasının reddine ilişkin istinaf başvurusunun reddi üzerine yapılan temyiz incelemesidir.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler ve dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2701 E., 2023/1701 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/171 E., 2022/325 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 28.05.2007 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten ortak iki çocuklarının olduğunu, davalının evliliğin ilk gününden itibaren müvekkiline karşı hakaret içerikli sözler söylemeye ve şiddet eylemlerinde bulunmaya başladığını, müvekkilini tokat atmak sureti ile dövdüğünü, bardak fırlattığını, bunun üzerine müvekkilinin ailesinin evine gittiğini ancak aile büyüklerinin araya girmesi ile tekrar eve döndüğünü, davalının, müvekkiline kardeşlerinin, annesinin yanında hakaret ettiğini, "arkadaşlarım seni benim yanıma yakıştırmıyor" dediğini, müvekkilinin kız kardeşi ...'ya "ablan çok beceriksiz, senin gibi değil, bir şey bilmiyor, aptal, geri zekalı" şeklinde söylemek sureti ile müvekkiline hakaretler ettiğini, ayrıca "sen kimsin ki, nesin, vasfın ne" şeklinde küçük düşürücü sözler söylediğini, bir gün de müvekkilinin davalının ev sahiplerine: "bu kadın aptal, hiçbir şey bilmiyor,herşeyi ben yapıyorum, ben bununla ailemin zoruyla evlendim, hiçbir çeyizi yoktu beş parasız insanlar işte.Ben ailemi kırmadım evlendim" dediğine şahit olduğunu, müvekkilinin bunun üzerine davalı ile tartıştığını davalının ise cevaben "Benim arkadaşlarım dedi ki "bu kız çok çirkin,sen bununla nasıl evlendin,yazık etmişsin kendine dediler" dediğini, müvekkiline "senin dayıların şerefsiz, beş para etmez" şeklinde ailesini aşağılayan cümleler kullandığını, evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, ortak hanenin masrafları için eve para bırakmayıp, evin ihtiyaçlarını da karşılamadığını, müvekkilinin ailesinin yeme-içme gibi masrafları karşıladığını, evlilik birliği içinde davalının uzun süre çalışmadığını, bu dönemde de müvekkilinin ailesinden destek istemek zorunda kaldığını, davalının alınan evle ilgili taksitleri ödemediğini, evliliğin ikinci ayında davalının düğünde takılan altınlarını ve mihirini "evde kalmasın çalınır en iyisi bankaya koyalım" diyerek müvekkilinden aldığını, müvekkilinin de altınların nerede olduğunu sorduğunda " bozdurup yedim.... sen kimsin ki sana hesap vereceğim" diyerek müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkili lohusayken davalının müvekkilini aldattığını, ancak müvekkilinin ailesinin barışması ve eve dönmesi konusunda müvekkilini ikna ettiklerini, ortak çocuğa takılan 25 adet çeyrek altını da davalının bir arkadaşının çok zor durumda olduğunu, borç istediğini 1 ay sonra tekrar vereceğini söyleyerek aldığını, müvekkili borç verdiği altınları istediğinde müvekkiline tokat atıp "terbiyesiz,pislik,adi,şerefsiz" diyerek müvekkilini ittiğini, davalının çalıştığı dönemlerde de kazandığı paralar hakkında müvekkiline bilgi vermediği gibi, bu paraları da sakladığını, Müvekkilinin evin kredi taksitlerinin ödenmesi için gündelik temizlikler, merdiven temizlikleri, evde yemek yapmak gibi uğraşılara girdiğini, davalının taksitleri ödediğini söyleyerek müvekkilini kandırdığını ayrıca müvekkilinden para sakladığını, davalının çocukları ile bir baba gibi ilgilenmeyip, onlara karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, ortak çocuk İrem 7 aylıkken tütün tabakasını müvekkiline fırlattığını, ve o sırada annesini emmekte olan çocuğun gözlerine tütün girdiğini, davalının en küçük bir sinirlenmede çocukların üzerine yürüyüp tokat attığını, çocukların davalıdan korktuklarını, davalının çocuklarını banyoya kilitleyip onları dövdüğünü, üzerlerine bıçakla yürüdüğünü bu olayın iki kez tekrar ettiğini çocukların annelerine anlattıklarını, babalarının kendilerine "annenize söylerseniz sizi döverim dışarı atarım" şeklinde tehdit ettiğini o nedenle bu güne kadar söylemediklerini anlattıklarını, ortak çocuk İrem'in google arama geçmişine girdiğinde davalının pornografik sitelere girdiğini görüp, uygunsuz görüntülere şahit olduğunu, davalının yaklaşık dört aydır ortak hanede olmamasına rağmen çocuklarının ihtiyaçlarını düşünmediğini, müvekkilinin evlilik birliği içinde davalının sosyal medya üzerinden ve telefonundan evli bir erkekten beklenemeyecek denli samimi ve uygunsuz mesajlarını gördüğünü, kendisine söylediğinde davalının defol git" diyerek müvekkilini kovduğunu, davalının sürekli olarak müvekkilinden ters ilişki talep ederek müvekkilini buna zorladığını, müvekkilinin peşinatını ailesinden borç almak sureti ile denkleştirip, taksitleri ödensin diye evlere temizliğe gittiği evi banka kanalı ile satıldığı ve bir hafta içinde evin boşaltılacağı bilgisini müvekkiline son anda söylediğini, müvekkilinin bir hafta içinde apar topar ev boşaltılarak kiralık bir eve çıktıklarını, son yaşanan olayda ise müvekkilinin erkek kardeşinin sözünün olduğu gün davalının söze katılmadığını, sözden sonra müvekkili, çocukları ve müvekkilinin kardeşi Uğur'un eve geldiklerini, müvekkilinin ortak haneye girdiğinde evin normal dışı bir dağınıklığı olduğunu, evin içinde (evde bulunmayan) antepfıstığı kabuklarının olduğunu, sigara izmariti kıyafet vb şeylerin dağınık şekilde durduğunu gördüğünü, çöpleri biran evvel toplamaya çalışırken kabukları ve izmaritleri çöpe attığı sırada çöpte kullanılmış halde bir prezervatif bulduğunu, durumu ilk bakışta anlamayan müvekkilinin bunun fotoğrafını çekip davalının yanına giderek bunu neden kullandığını sorduğunu, davalının da müvekkilimin ısrarı üzerine "bir hata yaptığını, bunun bir daha tekrarlamayacağını" söylediğini, tarafların tartıştıklarını, müvekkilinin kız kardeşinin davalının "hata yaptım bir daha olmayacak beni affet" dediğine şahit olduğunu, bu olaydan sonra davalının ailesinin yanında kalmaya başladığını, müvekkilinin yaşanan bu olay ile davalıya olan tüm sevgi, saygı ve iyiniyetini tamamen yitirdiğini, tüm bu sebepler ile açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı 800,00'er TL iştirak nafakasına 300.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminata, müvekkiline düğünde takılan 120 gram altın ve ortak çocuk İrem'in doğumunda takılan 25 adet çeyrek altının bedelinin müvekkiline aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili davaya cevap dilekçesinde; tarafların yaklaşık 14 yıl önce evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, taraflar arasındaki sorunların, müvekkilinin yaşamaya başladığı ekonomik sıkıntılarla beraber oluşmaya başladığını, müvekkilinin hiçbir zaman davacı yana hakaret etmediğini ve asla kötü bir davranışta bulunmadığını, tarafların akraba olup severek evlendiklerini, davacıyı el üstünde tuttuğunu, ev işlerinde yardım ettiğini, davacının becerikliliği ve tutumluluğu ile övündüğünü, davacı yanın ailesine her zaman saygı gösterdiğini, davacıyı ve ailesini maddî yönden aşağılamak için herhangi bir sebebi olmadığı gibi bu iddianın tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin asla davacıyı darp etmediğini, her zaman evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu yükümlülükleri yerine getirdiği, ailesini maddî olarak zor durumda bırakmadığı, asla aldatmadığını, tarafların ve ailelerinin orta gelir grubunda olan kişiler olup, ortak çocuğun doğumundan dolayı 25 çeyrek takılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin evliliklerinin hiçbir döneminde davacıyı parasız bırakmadığı gibi davacıdan para saklamadığını, ev aldığı dönemde davacının ailesinden borç alıp, bu borçları sonrasında ödediğini, hiçbir zaman ortak çocuklara şiddet uygulamayıp, her zaman ortak çocukla ilgili bir baba olduğunu, ortak çocukların her türlü ihtiyaçlarını giderdiğini, müvekkilinin dava dilekçesinde beyan edildiği şekilde asla sitelere girmediğini, ters ilişkiye girmeye zorlamadığını, müvekkilinin kredileri ödeyemez hale gelmesi durumundan davacının aslında haberdar olup, bu durumu ilk başta anlayışla karşıladığını ancak daha sonra bu durumu 3. kişilerin söylemlerinin de etkisi ile büyük bir sorun haline getirdiğini, müvekkiline ya evi geri alırsın ya da boşanırız diyerek baskı kurduğunu, son aldatma olayında davacı yanın iddialarının aksine, hem kaynı hem de amcasının oğlu olan Uğur'un sözüne pandemi nedeniyle kalabalık olunmaması istenildiği için ailenin talebi üzerine gitmediğini, davacının iddia ettiği gibi bir durumun söz konusu olmadığını, tüm bu sebepler ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Dava 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 166/1 nci maddesi uyarınca açılmış boşanma ve ziynet eşyasının bedelinin iadesi davasıdır. Davacı davalıya yönelik olarak, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, çocukları ile ilgilenmediği, düğünde takılan ziynet eşyalarını ve ortak çocuğun doğumunda takılan çeyrek altınları geri vereceğini söyleyerek alıp iade etmediği, ortak konutu kendisinden habersiz bir şekilde sattığını ve kendisini aldattığı iddialarında bulunmuştur. İddialarına delil olarak tanık deliline dayanmıştır. Dinlenen davacı tanıklarının, davalıya atfedilen kusurlu eylemlere yönelik kısmen görgüye dayalı bir tanıklıkları bulunmakta ise de tanık beyanlarında ve sosyal inceleme raporunda belirtildiği üzere taraflar halihazırda birlikte yaşamaktadırlar. Tarafların halen birlikte yaşamaları, davalının söz vermesi ve davacının da bunu kabul ederek davalı ile bir araya geldiğine dair tanık beyanı, davalı vekili tarafından sunulan ve davacı asilin imzasını taşıyan ve imzası inkar edilmeyen feragat dilekçesi, sunulan mesaj içerikleri, davalının kardeşi tarafından davacıya devredilen araca ait sözleşme bir arada değerlendirildiğinde davacının davalıyı affettiği anlaşılmaktadır. Af olgusu sabit olduğundan, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından söz etmek mümkün değildir. Davacı davasını ispatlayamamıştır. İspat edilemeyen boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuklar lehine aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tedbir nafakasının karar kesinleştiğinde ortadan kaldırılmasına, davacı taraf ziynet eşyalarının geri vermek suretiyle davalı tarafından alındığını öne sürmüş fakat bu iddiasını ispatlayamamıştır. Davacı tanıkları ziynet eşyalarının davalı tarafından davacının rızası dışında bozdurulduğuna ilişkin görgüye dayalı bilgiye sahip değildir. Anlatımları davacıdan duyduklarına dayanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’nın “İspat yükü” başlıklı 6 nci maddesinde, Kanun’da aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu belirtilmiş olup, davacı taraf iddiasını kanıtlayamamıştır. Altın bedelinin iadesi davasının da kanıtlanamamış olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kararın tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının ziynet alacağı dosyasının bu dosyadan tefrikine, boşanma davası yönünden ise İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı kadın vekilinin boşanma davasına yönelik istinaf başvurusunun ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; reddedilen boşanma davasının tamamı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, tedbir nafakasının miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu madddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.