"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2421 E., 2022/1791 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, gerekçenin düzeltilmesi, sair istinaf istemlerinin esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, gerekçenin düzeltilmesine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki aile birliğinin kadından kaynaklanan nedenlerden dolayı temelinden sarsıldığını, son dört yıldır aralarında karı - koca ilişkinin kalmadığını, kadının erkeği koca olarak görmediğini, erkeğin evlilik öncesi aldığı evin tapusunun yarısını isteyerek erkeğe baskı yaptığını, 16.04.2014 tarihinde istediği tapuyu bedel ödemeden aldığını, ayrıca erkekten eniştesinin de iş kuracağı bahanesiyle davacıdan 20.000,00 TL nakit para aldığını, geri ödemediğini, kadının evi ve parayı aldıktan sonra erkek ile bir daha hiç ilişkiye girmediğini, yatağını ayırdığını, "öleceğimi bilsem bile seninle bir daha birlikte olmam" dediğini, bir çok defa "evi sen içindeyken yakarım" diyerek tehdit ettiğini, eve istediği zaman gelip gittiğini, bazen günlerce uğramadığını, "ben özgürüm bana karışamazsın" dediğini, aralarında geçen en ufak tartışmada kadının eniştesini ve abisini aradığını, onların da erkeği tehdit ettiğini, davacının SSK emeklisi olduğunu, davalının ise 3.500,00 TL aylık ücretle çalıştığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların yersiz olduğunu, erkeğin kadına cinsel şiddet uyguladığını, evlendikten sonra erkeğin cinsel açıdan iktidarsız olduğunu öğrendiğini, erkeğin sürekli cinsel ilişki teklifinde bulunduğunu ve "kadın dediğin şöyle yapar, böyle yapar" gibi cümleler kurduğunu, her seferinde "ne biçim kadınsın, senden kadın olmaz" diyerek hakaret ettiğini, viagra gibi cinsel ilaçları kullanarak cinsel ilişkiyi işkenceye çevirdiğini, cinsel saldırı niteliğinde cinsel şiddet uyguladığını, kadını yatak odasından attığını, bu konuda erkeği doktora götürdüğünü ve ilaç verildiğini ancak ilacın işe yaramadığını, erkeğin annesinin felç geçirdiği sürede kadının elinden geleni yaptığını, ancak sürekli olarak kadını küçümsediğini, yaptığı yemekleri yemediğini, eve misafir gelmesini istemediğini, evin yarısını kendisine sattığını ve iş kurma bahanesi ile para vermediğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın lehine 1.500,00TL tedbir nafakasına, 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davalı erkeğin iddialarını kanıtlayamadığı, kadına kusur izafesinin mümkün olmadığı, buna karşılık erkeğin kadınla cinsel ilişki kurarken kullandığı ilaçlar nedeniyle cinsel ilişkiyi işkence haline getirdiği, kadının lezbiyen ilişkisi olduğuna dair geçersiz iddialarda bulunduğu, kadına karşı hakaret ve aşağılamalarda bulunduğu, bu nedenle erkek tarafından açılan asıl davanın reddine ve kadın tarafından açılan karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların yargılama sırasında ayrı yaşadığı anlaşıldığıdan kadın lehine aylık 350,00TL tedbir nafakasına, tarafların kusur durumu dikkate alındığında kadının yoksulluk nafakasına hak kazandığına, ancak taraflar arasındaki anlaşmazlığın boyutu dikkate alınarak bundan böyle yoksulluk nafakasının arttırılması, azaltılması veya kaldırılması gibi mali konulu davalarda karşı karşıya gelmemeleri için yoksulluk nafakasının bir defaya mahsus şekilde toptan olacak şekilde kadının yeniden evlenme veya işe girme şanşları ile tarafların mali durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak aylık 300,00TL' den sekiz yıllık nafaka tutarı olan 28.800,00TL'nin kadına ödenmesine, kadının kusur olmaksızın boşanmak zorunda olması ve erkeğin maddî desteğini yitireceği değerlendirilerek kadın yararına 20.000,00TL maddî tazminata, kusur olarak belirlenen eylemlerin aynı zamanda kişisel hakka saldırı niteliğinde olması nedeniyle de kadın yararına 20.000,00TL manevî tazminata hükmedilmesine ve erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili, tanık beyanları ile taraflar arasında karı koca hayatının kalmadığı, ayrı yattıkları ispatlanmış olmasına rağmen mahkemece bu durumun göz önüne alınmadığını, kadının farklı cinsel tercihinin olduğunu, uzun süreler eve gelmediğini, sorunca da "bana karışamazsın" dediğini, Hilan isimli kadınla ilişkisi olduğunu, bu şekilde sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, tüm bu nedenlerle kadının kusurlu olduğunu ve erkek lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, bununla birlikte kadının erkeğin evlenmeden önce aldığı evin tapusunu yarısını bedel ödemeden edindiğini, akrabası için borç alıp geri ödemediğini, taraflar arasındaki en ufak tartışmada kadının akrabalarının erkeğe hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, erkeğin sgk emeklisi olduğunu ve yaşı itibari ile çalışamayacağını, bu nedenle tedbir nafakasının ve tazminatların kaldırılması gerekiğini, tedbir nafakasının mahkemece kaldırılmış olmasına rağmen yine hükmedildiğini, hükmün tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek kusur tespiti, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin davalı-davacı erkeğe kusur olarak yüklediği kadına karşı hakaret ve aşağılamalarda bulunduğu vakıalarının sabit olduğu, kadının kusuru ispatlanamadığı, erkeğe, "kadınla cinsel ilişki kurarken kullandığı ilaçlar nedeniyle cinsel ilişkiyi işkence haline getirdiği" kusur olarak verilmiş ise de bu hususun ispatlanmadığı, "kadının lezbiyen ilişkisi olduğuna dair geçersiz iddialarda bulunduğu" vakıası kusur olarak verilmiş ise de bu hususa vakıa olarak dayanılmadığı, dayanılmayan hususların kusur olarak verilemeyeceği, kadının istinafı bulunmadığından erkek aleyhine vakıa belirlemesi yapılamayacağı, ispatlanmayan ve dayanılmayan vakıalar çıkarıldığında da tarafların kusur durumunun değişmeyeceği, kadının asgari ücret düzeyinde bildirimi bulunan çalışmasının olduğu, bunun yanında erkeğin emekli olduğu ve aynı zamanda çalışmaya devam ettiği değerlendirildiğinde kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarına hükmedilmesinin ve miktarlarının yerinde olduğu gerekçesi ile erkeğin vakıaya yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili; hem İlk Derece Mahkemesinde hem de Bölge Adliye Mahkemesinde kadın ve akrabalarının erkeğe uyguladığı şiddet ve bu şiddet nedeniyle erkek lehine tesis edilen koruma kararlarına değinilmediğini, kadının gelirinin erkekten kat kat fazla olduğu, bu nedenle hükmedilen tedbir nafakasının ve tazminatların kabul edilebilir olmadığını, İlk Derece Mahkemesinin önce tedbir nafakasına hükmedip sonra ara karar ile kaldırdığını ancak hükümle tekrar tedbir nafakasına hükmettiğini, kadının tam kusurlu olduğunu, yarı hissesi kadına devredilen aile konutunun kadın tarafından muvazaalı olarak satıldığını, buna ilişkin tapu iptal ve tescil davası açtığını, kararın tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur tespiti, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkeğin davasının kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.