"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1720 E., 2023/2254 K.
DAVA TARİHİ : 12.11.2014
KARAR : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen soybağının reddi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ...'nin gerçekten müvekkilinin ve eşi Arzu Koç'un çocuğu olmadığını iddia ederek soybağının reddine ve nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve Adli tıp raporu göz önüne alınarak; davalı ... isimli kişinin babasının davacı ... olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile soybağının reddine, davalı ... aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili, davacının yaptığı işlemin aslında tanıma olduğunu, tanımaya ilişkin hak düşürücü sürenin dolduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ...'un, davalı ...'in kendisinin ve eşinin çocuğu olmadığını belirterek nüfus düzeltim davası açtığı, Antalya 1. Aile Mahkemesinin 2014/1439 esas ve 2014/1343 karar sayılı ilamı ile davanın nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, mahkemece biyolojik babanın davaya dahil edildiği, ilerleyen süreçte biyolojik baba ...açısından açılmış bir dava bulunmamasına rağmen davaya dahil edilen ...hakkındaki bu talebin Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince 2015/312 Esas sayılı dava dosyasından tefrik edilerek 2016/504 esas sayılı dosyanın oluşturulduğu, belirtilen davada biyolojik babaya karşı açılan dava soybağının reddi davası olarak değerlendirildiğinden Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince 2016/504 esas ve 2016/410 karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek yargı yerinin belirlenmesi için resen Antalya Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2017/41 Esas ve 2017/65 karar sayılı ilamı ile davanın soybağı davası olarak değerlendirilerek Antalya 1. Aile Mahkemesinin 2014/1439 Esas, 2014/1343 Karar sayılı kararının kaldırılmasına hükmedildiği, Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda davacı ile davalı ... arasındaki soybağının reddine karar verildiği, ancak tefrik edilen davada davalının ... olmayıp, davaya sonradan dahil edildiği anlaşılan biyolojik baba olduğu iddia edilen ...'ın mirasçıları olduğu, biyolojik babaya karşı soybağının reddi davası açılamayacağı gibi esasen davacı tarafından ...'a yönelik açılmış bir davanın da bulunmadığı, bu durumda Mahkemece davalı ...mirasçılarına karşı açılmış bir dava bulunmaması nedeniyle soybağının reddi davasında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekirken tefrik edilen bu davanın davalısı olmayan ... hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği, davacı tarafından ...mirasçılarına yönelik soybağının reddine ilişkin açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davacı ... tarafından ...mirasçılarına karşı usulünce açılan soybağının reddine ilişkin bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı ... tarafından açılan ve tefrik edilen bu dava dosyasında (Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/504 Esas sayılı dava dosyası ve Antalya 1. Aile Mahkemesinin 2017/136 esas ve 2020/118 karar sayılı dava dosyası) soybağının reddi davası olarak değerlendirilen, dosyaya ilişkin yatırılmış bir harç olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı mirasçıları vekili tüm yönlerden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 04.05.2023 tarihli kararı ile istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması gerektiği, dahili davalılara karşı açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin, Bölge Adliye Mahkemesince somut olayda olduğu gibi bu sınırın aşılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, ayrıca 492 sayılı Kanun'un 30 ve 32 nci maddeleri dikkate alındığında, işbu dava nüfus kaydının anne yönünden düzeltilmesi davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiğine göre; eksik harcın tamamlatılması için davacıya usulüne uygun ihtaratla süre verilmesi ve bu sürede harcın tamamlanıp tamamlanmamasına göre işlem yapılması gerekirken harç olmadığından bahisle, eksik işlemle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin de doğru görülmediği gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; gerek davacı asılın dava dilekçesi ve yargılama sırasındaki açıklamalardan gerekse tanık ifadelerinden davacı Mütevveffa ...'un, davalı ...'nin kendi çocuğu olmadığını davalı 1,5 yaşlarında iken bildiği, buna rağmen kanunda belirtilen 1 yıllık yasal süre içerisinde soybağının reddi davası açmadığı, bu durumda hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili, davanın, nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olduğu ve bu davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığı ve menfaati bulunan herkesin her zaman bu davayı açma hakkına sahip olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tüm yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın soybağının reddi davası mı nüfus kaydının düzeltilmesi davası mı olduğu noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35 inci, 36 ncı ve 40 ıncı maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 23 üncü, 33 üncü maddeleri, 362 nci maddesinin birinci fıkrasının c bendi, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; Anayasa Mahkemesinin 14.01.2015 tarihli ve 2014/128 Esas, 2015/10 Karar sayılı kararı; Hukuk Genel Kurulunun 19.04.2022 tarihli ve 2020/1-315 Esas, 2022/568 Karar sayılı kararı; Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36 Esas, 2008/47 Karar sayılı kararı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.02.1998 tarihli ve 2-87/77 sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Davacı vekili, Aile Mahkemesine hitaben yazdığı dava dilekçesinde, davalı ...'yi eşi ve kendisinin çocukları olmadığı halde kendi nüfuslarına kaydettirdiklerini iddia ederek nüfus kayıtlarının anne ve baba yönünden düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Antalya 1. Aile Mahkemesinin 2014/1439 Esas, 2014/1343 Karar sayılı ilamıyla davanın nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/504 Esas 2016/410 Karar sayılı kararı ile davada görevli mahkemenin aile mahkemeleri olduğu belirtilerek karşı görevsizlik kararı verilmiş ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2017/41 Esas 2017/65 Karar sayılı kararı ile davanın konusunun soybağının reddine yönelik olduğu bu nedenle uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
2.6100 sayılı Kanun’un “Temyiz edilemeyen kararlar” başlıklı 362 nci maddesinin birinci fıkrasının c bendi uyarınca; bölge adliye mahkemelerinin yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaz. Aynı Kanun'un 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise “Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar” hükmü bulunmakta olup, bu hüküm ile kanun yolu incelemesi sonucu kesinleşen görev ve yetkiye ilişkin kararların, davaya bu karardan sonra bakacak mahkemeyi bağlayacağı öngörülmüştür. Maddenin ikinci fıkrasında bulunan “…davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar” ibaresinin Anayasa’nın 9, 36, 37, 138 ve 152 nci maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmuş ise de Anayasa Mahkemesinin 14.01.2015 tarihli ve 2014/128 Esas, 2015/10 Karar sayılı kararında; “İtiraz konusu kural ile bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay tarafından verilen yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar ile kanun yolu incelemesinden geçen görev ve yetkiye ilişkin kararların tekrar görev ve yetki yönünden ele alınması sınırlandırılmaktadır. Zira bu kararlar zaten üst mahkeme olan bölge adliye mahkemeleri veya Yargıtay tarafından değerlendirilerek verildiği için, aynı hususun tekrar üst mahkemece incelenmesi, hem davaların uzamasına neden olacak hem de üst mahkemelerin iş yükünü artıracaktır. Kişiler arasındaki uyuşmazlıkların daha kısa süre içinde kesin bir şekilde çözümlenmesi, usul ekonomisi bakımından önemli olduğu gibi davanın taraflarını davaların uzaması nedeniyle oluşabilecek mağduriyetlere karşı korumak bakımından da önemlidir. İtiraz konusu kural, davanın esasına ilişkin olmayan bir usul kuralı olup davaların görülmesi ve sonuçlandırılmasının hızlandırılmasını amaçladığı açıktır. Bu çerçevede kuralın, kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında yaptığı bir düzenleme olması nedeniyle hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir yönü olmadığı gibi adil yargılanma ölçütleri içinde yer alan ‘makul süre içinde yargılanma’ ilkesine de uygun bir düzenlemedir.” gerekçesine yer verilmek suretiyle kural Anayasaya aykırı bulunmamış ve itirazın reddine karar verilmiştir.
3. Somut olayda anılan yasal düzenlemeler uyarınca davaya bakmakta görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu hususu kesinleşmiştir. Ancak, görev konusu kesinleşmiş olsa da yukarıda açıklanan Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği üzere 6100 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası kural davanın esasına ilişkin olmayıp, usule ilişkin bu kural kapsamında açılan davanın hukukî niteliğinin değiştiğinden söz edilemez(Hukuk Genel Kurulunun 19.04.2022 tarihli ve 2020/1-315 Esas, 2022/568 Karar sayılı kararı). O halde, göreve ilişkin karar kesin olmakla birlikte, göreve ilişkin kararın gerekçesinde yapılan hukuki nitelendirmenin kesin olduğundan söz edilemez. 6100 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesinde de açıkça belirtildiği gibi maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir.
4.Davanın hukuki olarak nitelendirilmesinde öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi-babalık veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme akdine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir (Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36 Esas, 2008/47 Karar sayılı kararı).
5.Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.02.1998 tarihli ve 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur.
6.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalı ..., davacının tarafından verilen dilekçe ile yanıltıcı beyanla Mustafa’nın çocuğuymuş gibi nüfus kayıtlarına işlenmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve dosyadaki deliller birlikte dikkate alındığında bu tescil işlemi yapıldığı sırada dahi davacının, davalı ...’nin kendi çocuğu olmadığını bildiği sabit olup, gerçeğe aykırı beyanıyla oluşturulan nüfus kaydının iptaline ilişkin talep nüfus kayıt düzeltme davasıdır. Nüfus kayıt düzeltme davaları asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. Ne var ki yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde “Aile Mahkemesi”nin görevli olduğu hususu kesinleşmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş, davanın nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve genel hükümler çerçevesinde, nüfus kaydının düzeltilmesi davalarında herhangi bir hak düşürücü sürenin olmadığı hususları gözetilerek dosya kapsamındaki Adli Tıp Kurumu'ndan alınan DNA raporu ve tanık beyanları değerlendirilerek uyuşmazlığı çözmekten ibarettir. Bu husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirmelerle davanın hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.