"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/757 E., 2023/1448 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/136 E., 2023/220 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarını kabul etmediklerini erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hlae geldiğini iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların öncelikle zina nedeni ile, mümkün değilse evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye/babaya verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 15.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her sene TÜİK tarafından hesaplanan ÜFE oranında artırılarak hükmedilmesine, kadın yararına 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; erkeğin kadını başka kadınlar ile aldattığı, otel kayıtları ile davalı-davacının inandırıcı bulunan tanık beyanları ve diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı-davalının zina eyleminin sabit olduğu, ayrıca davacı-davalının evlilik birliği neticeleninceye kadar yükümlü olduğu sadakat görevini ihlal edici bir takım davranışlarda bulunduğu, davalı-davacı ve çocukları ile olması gerektiği şekilde ilgilenmediği, maddi ve manevi olarak yanlarında olmadığı, bu şekilde davacı-davalının tam kusurlu davranışları sebebiyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmesi davalı-davacıdan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve evlilik birliğinin devamının mümkün olmadığı, davalı-davacının üzerine atılı kusurlu davranışlar ise davacı-davalının samimi ve inandırıcı bulunmayan tanık beyanları karşısında başkaca bir delil ile ispatlanamadığı, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 8.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma hükmüne itirazlarının olmadığını beyan ederek kusur tespitine, davalı-davacı lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminata, velâyete, çocuklara yapılacak faturalı ve belgeli masrafların nafakadan düşülmesi taleplerinin değerlendirilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespitine, davalı-davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatın miktarına, ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan incelemede; dosyada, dinlenen davacı-davalı tanığı ...'ın olmamışı olmuş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu bulunmadığı gibi bu tanığın beyanının hangi sebeple inandırıcı bulunmadığı açıklanmadığı, dinlenen tüm tanık beyanlarına göre, davacı-davalı erkeğin farklı zamanlarda ve farklı otellerde birçok kez başka kadınlarla birlikte konaklayarak zina ettiği, işini bahane ederek eve gelmediği, tek başına tatile gittiği, bayramlarda ailesiyle evde kalmadığı, davalı-davacıyı yeterince sevemediği yönünde konuştuğu, ortak çocuklara karşı ilgisiz olduğu, boşanmak istediği yönünde konuştuğu, davalı-davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, davalı-davacı kadının ise kıskançlık yaptığı, davacı-davalının yeğenlerini sevmesini dahi kıskanıp sorun çıkardığı, davacı-davalıya davacı-davalının annesi tanık ...'ın yanında "senin oğlun bir canavar" diyerek konuştuğu, tarafların boşanmaya neden olan bu kusurlu davranışları çerçevesinde, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı erkek ağır; davalı-davacı kadın az kusurlu olduğu, bu sebeple tarafların kusur tespitine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır; davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, davalı-davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde tarafların öncelikle zina; olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini istemiş; bu suretle terditli talepte bulunmuş, ancak zina sebebiyle boşanma talebi kabul edilmesine rağmen evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak da boşanmaya karar verilmesi doğru olmamış ise de bu hususta istinaf talebi bulunmadığından yanlışlığa değinilmekle yetinildiği, asıl davada davalı-davacı kadının boşanmaya neden olan kusurlu davranışları kanıtlanmış olup 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası koşulları oluşmasına rağmen asıl davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de bu yönde istinaf talebi bulunmadığından yanlışlığa değinilmekle yetinildiği, ortak çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesinde yanlışlık bulunmamakta ise de hükmedilen iştirak nafakası az olduğu ayrıca iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde yanlışlık bulunmamakta ise de hükmedilen yoksulluk nafakası az olduğu, yoksulluk nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş verilmesini talep edilmiş ise de bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmamakta ise de hükmedilen maddî ve manevî tazminat az olduğu gerekçesiyle, tarafların kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulüne, gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, davalı-davacının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuklar lehine karşı davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak ve tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere ayrı ayrı aylık 5.000,00'er TL'den aylık toplam 10.000,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakalarının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, ilk artışın karşı davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl sonra yapılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı-davacı kadın lehine karşı davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak ve tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere aylık 10.000,00 TL yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, ilk artışın karşı davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl sonra yapılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı-davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, kadın lehine 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti, takdir edilen nafakalar ile maddi ve manevi tazminat esası ve miktarı ve velâyet yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti, nafaka ve maddî ve manevî tazminat miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafaka ve tazminat takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı, çocukların velâyeti ve çocuklar için hükmedilen nafakaların esası ve miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ıncı, 182 inci ve 336 ncı maddeleri . 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.