Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9808 E. 2024/7782 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan kusurun kimde olduğu, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının takdiri, toplanan deliller ve tarafların sosyal ekonomik durumları gözetilerek usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1744 E., 2023/1611 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silifke Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/242 E., 2021/427 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadının dava dilekçesi ile; erkeğin alkol zaafiyeti olduğunu, alkol aldıktan sonra ayrı bir kişiliğe dönüştüğünü, hakaret, şiddet, tehdit, her türlü kötü muameleyi eşine ve ailesine yaşattığını, eş olarak evlilik ve aile ile ilgili hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediğini, eve ekonomik bir katkısı olmadığını, kazancını kendi kişisel isteklerine ve keyfine göre harcadığını, müvekkilin para istediği zaman azarlayıp yok dediğini, müvekkilim evinin ve çocuklarının ihtiyacı için yevmiye ile işe gitmek zorunda kaldığını, bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, evlilik birliğinin yüklediği tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, evliliğin bu aşamaya gelmesine sebep olanın kadın olduğunu, kadının psikolojik problemleri olduğunu, kadının doktora gitmeyi kabul ettiğini ancak gitmediğini, kadının kendi kafasında hayaller kurarak buna kendisinin de inandığını ve bunlardan dolayı tartışmalar yarattığını beyanla davanın reddine, mahkemenin boşanma karar vermesi halinde lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın tanıklarından tarafların ortak çocuğu ...'in beyanında, babasının küçüklüğünden beri kendisine hakarette bulunduğu, çoğu zaman "o.ç" olarak hitapta bulunduğu, babasının alkol zafiyetinin olduğu, küçüklüğünde babasının annesinin parmağını kırdığını, o gün annesinin kapıyı geç açması nedeniyle babasının sinirlendiğini, babasının annesine satırla saldırdığını ve küfrettiğini, alkol kullanınca çok sinirli bir insan olduğunu, yaşanan son olayda yine alkol kullanıp eline bıçağı alıp kendisinin boğazına dayadığını ve sonrasında annesinin üzerine yürüdüğünü ve bunun üzerine polislerin eve geldiğini, bunun gibi birçok olayın yaşandığını, annesinin evin temizliği, yemeği bakımı konusunda ilgili olduğunu, babasının varlığını hissetmediğini, babasının genelde alkollü olduğu için evle alakası olmadığını, üniversite yıllarında okul kayıtları ile annesinin ilgilendiğini, annesinin hastanede yattığı dönemde yanında ablasının kaldığını, babasının hastaneye gitmediğini beyan ettiği, diğer davacı tanığı ...'nin beyanında, çocukluğundan beri alkol, şiddet, küfür, hakaret içerikli olaylara şahit olduğunu, babasının sık sık alkol kullandığını, şiddete meyilli birisi olduğunu, alkol kullandığı zamanlarda sık sık annesinin üzerine yürüdüğünü, 2012 yılı Mayıs ayında izne geldiğinde babasının yine alkol kullanarak evde komşuları da bulunduğu esnada keserin sapı ile kapıya vurduğunu, babasının kredi borçları olduğu dönemde 2015yılında kendisinin bu borçlar için kredi çektiğini beyan ettiği, diğer tanık ...'in beyanında, tarafların 25 yıllık komşusu olduğunu, davalının eve genelde gecenin bir yarısında ve alkollü geldiğini, birden fazla kez yanlışlıkla kendi kapısını açmaya çalıştığını, evin içerisinde küfür ve hakaret ettiğini, evleri altlı üstlü olduğu için bu sesleri duyduğunu, küfrederken eşine ve çocuklarına "o.ç, sülalenizi geçmişinizi s...." dediğini beyan ettiği, davalı tanıkları genel olarak beyanlarında, tarafların arasında hakaret ve şiddet olaylarına şahit olmadıklarını, davalının düzenli olarak çalıştığını, evine, işine, gücüne maddî olarak baktığını beyan ettiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle davacının davalının evine maddî olarak bakmadığına dair iddialarını taraf tanıklarının çelişkili beyanları sebebiyle ispatlamayamadığı, kusur değerlendirmesinde bu hususun dikkate alınmadığı, Silifke 2. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasındaki davacı ve davalının her ikisinin de eşe karşı yaralamadan dolayı ceza aldığı, bu nedenle bu delilin kusur değerlendirmesinde dikkate alınmadığı, Silifke 5. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında davacının, davalıdan hakaret ve silahla tehdit suçlarından şikayetçi olduğu, yargılamasının henüz devam ettiğinin anlaşıldığı, davacı vekilinin bu dosyanın beklenmesinden vazgeçilmesini talep ettiği, aynı zamanda aynı olaya ilişkin 2020/102 D. İş sayılı dosyada davacı için koruma kararı verildiği, dosya arasına getirtilen trafik tescil kayıtlarında davalının 2009 yılında alkollü iken alkollü araç kullanmaktan dolayı ehliyetinin alındığı, yine dosyamız arasına getirtilen davalıya ait icra dosyalarının bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik olduğu, bu geçimsizliğin meydana gelmesinde erkeğin eşine ve çocuklarına karşı hakaret ettiği, sık sık alkol kullandığı, şiddete meyilli bir yapısının bulunduğu, evde başkaları varken kaıdnın üzerine yürüdüğü, başka bir olayda da kaıdnın parmağını kırdığı, yine eve alkollü gelerek bıçakla kaıdnın ve çocukların üzerine yürüdüğü, çocuklarla manevî olarak ilgilenmediği, eşi hastanedeyken eşine destek olmadığı, borçları için çocuklarına kredi çektirdiği gibi kusurlu davranışları bulunması nedeniyle erkeğin kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, kadın için aylık hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 500,00 TL olarak devamına ve karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın için 2.500,00 TL maddî ve 2.500,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin talebin reddine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesi kararının nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların 36 yıldır evli olduklarını, erkeğin tespit edilen kusur durumuna göre hükmedilen maddî ve manevî tazminatların sembolik olduğunu, yine tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının da oldukça az olduğunu ileri sürerek nafakaların ve tazminatların miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yüklenen kusurların gerçeği yansıtmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul yönünde hüküm kurulmasının ve kadın yararına nafaka ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen dava, nafaka ve tazminatlar yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin tespit edilen kusurlu davranışlarına ve kadının herhangi bir kusurlu davranışının ispat edilememiş olmasına göre, kusur tespiti yönünden erkeğin tam kusurlu olarak kabul edilmesi gerekirken ağır kusurlu şeklinde yazılmış olması hatalı ise de, gerekçeli karar içeriğinden Mahkemece kast edilenin tam kusur olduğunun anlaşıldığı, bu duruma göre tarafların kusur durumu, tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, kadının mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar görme ihtimali ile erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın yararına bağlanan yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kabulü ile kadın için dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakası ile 800,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 60.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; nafaka miktarları ile tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ileri sürerek nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusursuz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen dava, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.