Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9812 E. 2024/6238 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, buna bağlı olarak erkek tarafından açılan boşanma davasının kabul edilip edilmemesi, manevi tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadına yüklenen kusurun ispatlanamaması, erkeğin sadakatsizlik kusurunun affedilmiş olması, manevi tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının düşük belirlenmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının kısmen bozulmasına, erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/920 E., 2023/1259 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/83 E., 2023/139 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2001 yılında evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, erkeğin anlamsız öfkeli, hakaret, tehdit eden, toplum önünde küçük düşürmeyi seven, yılda birkaç kez şiddet uygulayan ve aldatan bir eş olduğunu, bazen de çok iyi davranmaya çalışan bir eş olduğunu, Sarp Gümrük kapısından erkeğe ait gümrük giriş çıkış kayıtları istendiğinde, iddiaları ile ilgili delilin ortaya çıkacağını, erkeğin sadakat yükümlülüklerine aykırı davrandığını, darp raporuna rağmen hastane polisinin adli vakıayı rapor etmediğini, kadının da erkekten korkusundan şikayetçi olamadığını, erkeğin çalıştığı kurumdaki sorunları nedeniyle de disiplin ve davalar neticesi aldığı ve ertelenmiş cezalarının olduğunu, erkeğin .... isimli kişi ile ilişkisinin olduğunu, başka kadınlar ile de ilişkisinin olduğunu, erkeğin davranışları nedeniyle müvekkilinin stres yaşamasından ötürü fiziki sorunlar yaşadığını, tarafların 3 yıldır karı koca hayatı yaşamadığı gibi, erkeğin hayat tarzı olarak tercih ettiği, bir çok kadınla yaşam tarzı şiddet eğilimi, hakaret ve tehditlerinin ortak hayatı çekilmez hale getirdiği gerekçesi ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocukların barınması ve bakımı için müşterek konutun tedbiren eşlerden davacı-davalı anneye tahsisine, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ortak çocuk Seyit Taha için 2.000,00 TL, ... için 1.500,00 TL iştirak nafakasının erkekten alınıp kadına verilmesine, müvekkili için aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, masraflar ve vekâlet ücretinin davalı-davacı erkek üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının, müvekkiline atfettiği bütün isnatlara rağmen, kendisiyle tatil için ailece gittikleri İstanbul Baltalimanı Polisevi'nde birlikte, yanlarında kimse olmayacak şekilde aynı odada kaldıkları açık iken, bu durumun iddia olunan tüm olgular için af niteliği taşıdığının tartışmasız şekilde ortada olduğunu, kadının işbu davaya konu tüm iddialarının 2020 yılı Haziran ayından önce gerçekleşmiş olduğu göz önüne alındığında davanın haksız ve mesnetsiz olduğunun açıklığa kavuşacağını, kadının öne sürdüğü iddialarının da kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin başka biriyle evliyken evlenmeden önce hamile kaldığını, ailesine bu durumu izahta zorlanacağı için kendi kararıyla kürtaj olduğunu, hatta eski eşinden müvekkilini yine eski eşi ile anlaşarak ve boşanma için gerekli işlemlerin dahi kendisini ayarlayarak ayırdığını beyan etmekten imtina ettiğini, ancak müvekkilinin kendisiyle evlenmeden önce üstelik memuriyet görevinin getirdiği zor şartlar doğrultusunda tayin işlemlerini kolaylaştırmak için yaşadığı bazı ilişkilerin, müvekkilinin evlilik birliği içerisindeki kusurlarıymış gibi göstermekten çekinmediğini, müvekkilinin davacı-davalı kadının gönlünü hoş ettiğini, örnek bir koca profili çizmeye çalıştığını, müvekkilinin, davacı-davalı kadının çalıştığı iş yerine gelip başına silah dayadığına ilişkin iddianın ise tamamen gerçek dışı ve kadının muhayyilesi ürünü olduğunu, müvekkilinin evi ile ilgilenmediği hususunun da gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin evi ile ilgilendiğini ve ihmal etmediğini belirterek, davanın reddine ve karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların alıştıkları ortamdan koparılmamaları için velâyetlerinin davacı-davalı anneye verilerek uygun bir katılım nafakası takdirine ve müvekkil baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davacı-davalı kadına yükletilmesine karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı erkeğin, eşine karşı agrasif olduğu, hakaret ettiği, şiddet uyguladığı ve bazı geceler eve gelmediği, eşine karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadının ise sendikal faaliyetler nedeniyle eviyle ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği anlaşıldığından erkek ağır, kadın hafif kusurlu bulunmuş ve her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine baba ile kişisel ilişki tesisine, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk ... için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasının babadan alınarak velâyeten anneye verilmesine, davacı-davalı kadın lehine 60.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı-davalı kadının ileri sürdüğü iddialarının gerçekliğinin ispatlanmadığını, tüm taleplerinin sebepleri olarak gösterdiği vakıaların af sebebiyle artık değerlendirilebilirliğinin kalmadığının ortada olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin af olgusunun dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, Yargıtay'ın içtihatlarına göre affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği gibi bu eylemlere dayanarak boşanma kararı verilemeyeceğini, müvekkilinin davalıdan daha fazla kusurlu olduğuna dair yapılan değerlendirmelerin tümünün hatalı olup ne Yargıtay uygulamasına ne de dosya kapsamına uygun olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının asıl dava yönünden verdiği kararın kaldırılarak, asıl davanın reddine, taleplerinin kabul edilmemesi halinde asıl dava yönünden verilen kararın kaldırılarak dosyanın asıl dava yönünden yeniden yargılama yapılmak üzere Mahkemesine iadesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı-davalı kadına yükletilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf yolu başvurusunda bulunmuştur.

2.Davacı-davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; günümüz yaşam koşullar içinde müvekkilinin çalışarak aile ekonomisine katkı sağlaması ve bunun yanında anayasal hakkı olan sendikal faaliyetlerde rol oynamasının kusur olarak atfedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin evlilik süresi boyunca hem iyi bir eş, hem iyi bir anne olduğunu, beyanları ve tanık beyanları incelendiğinde kişilerin bizzat şahit olmadığı söylemlerden yola çıkarak kanaat edilen davranış sonucu müvekkiline kusur atfedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bahsi geçen hususlar göz önüne alındığında müvekkilinin karşı davacıya verilmesine karar verilen manevî tazminat miktarının düşük olduğunu, hükmedilen nafaka miktarlarının düşük olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesinin asıl ve karşı dava yönünden verdiği kararının müvekkilinin lehine kaldırılmasına, karşı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı davacı erkeğe yükletilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf yolu başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçe ile davacı-davalı kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki ileri sürdüğü gerekçeler ile erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve manevî tazminatın miktarı yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, her iki davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarlarının yerinde olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin ve davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince kadına "sendikal faaliyetler nedeniyle eviyle ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği" vakıası kusur olarak yüklenmiş ve tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf itirazlarının Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadına yüklenilen bu kusura ilişkin erkek tanıklarının beyanları sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak soyut nitelikte izahlardan ibaret olduğu anlaşılmış olup kadına kusur olarak bu eylem yüklenemez. Yine İlk Derece Mahkemesince her ne kadar erkeğe "sadakatsizlik" kusuru yüklenmiş ve tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf itirazlarının Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiş ise de; vakıadan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, erkeğin bu kusurunun affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabülünün gerektiği, affedilen olaylarla ilgili erkeğe kusur atfı yapılamayacağı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla erkeğin davasının kabülü koşulları gerçekleşmemiş olup erkeğin açtığı asıl boşanma davasının reddi gerekirken hatalı kusur değerlendirmesi yapılması ve bu hatalı kusur değerlendirmesi sonucu erkeğin davasının kabülü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığına nazaran davacı-davalı kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kadın yararına daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıdaki paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi esastan ret kararının karşı davanın (erkeğin davası) kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarları yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarı yönünden BOZULMASINA,

3.Tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.