"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/312 E., 2023/1308 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/79 E., 2020/347 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne , erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının uyumsuz tavırları olduğunu, evlilik sorumluluklarını yerine getirmediğini, erkeğin ekonomik ve sosyal durumuna uymayan yüksek standartlarda talepleri olduğunu, erkeğin işi ve gelirini yeterli görmediğini, sürekli kavga çıkardığını, baskı yaptığını, erkeği ve ailesini benimsemediğini, erkeğin çevresinden kopmasını istediğini 02.10.2017 tarihinde erkek işte iken evi terk edip ailesinin yanına gittiğini, sonrasında da dönmeyeceğini ve boşanmak istediğini söylediğini, erkeği ve ailesini küçük düşürücü davranışlarda bulunduğunu, hakaret ettiğini, olumsuz hareketleri olduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, evlenirken ayrı ev açılacağı sözü verildiği halde karşı davalı erkeğin ailesi ile oturduklarını, karşı davacı kadın ayrı ev çıkma talep edince karşı davalı erkeğin "babam izin vermiyor, ağabeyim izin vermiyor" dediğini, ailesi ile ortak yaşanılan evde kadına sığıntı ve hizmetçi muamelesi yapıldığını, erkeğin ailesinin sözlü hakaretlerine kayıtsız kaldığını, tarafların özel hayatı olmadığını, yatak odasına bile erkeğin aile bireylerinin kapıyı çalmadan izinsiz girip çıktıklarını, evdeki işler yanında kadını erkeğin ailesine ait tekstil atölyesinde çalışmaya zorladıklarını, karşı davacı kadın çalışmak istemeyince erkeğin annesinin evden kovduğunu, karşı davalı erkeğin de " gidersen git" dediğini, 2,5 ay arayıp sormadığını, karşı davacı kadının bu süreçte erkeğe "ayrı ev aç, birlikte yaşayalım" dediğini, erkeğin ise cevaben ailesinin istemediğini, gelirse aynı evde yaşayacaklarını ve ailesinin yapacaklarına kefil olamayacağını söylediğini, birkaç ay sonra babası, ağabeyi ve eniştesinin geldiğini ve "kızınızı boşamaya geldik, tek kuruş istemeyecek" dediklerini, tüm bunlara rağmen kadının eşini sevdiğini, ayrı ev açarsa evli kalmak istediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, karşı davacı kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ile kadına ait ziynetlerin veyahut bedelinin karşı davalı erkekten alınmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşine karşı göstermesi gereken ilgi ve alakayı göstermemiş olması, evlilik içerisindeki yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması; eşi ile bağımsız bir yaşamı tesis etmesi gerekirken, eşini annesi, babası, görümce ve kayınlarıyla birlikte kalabalık bir evde yaşamaya zorlaması nedeniyle daha fazla kusurlu olduğu gerekçesi ile karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, davacı-karşı davalının davasının reddine, 500,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihi itibariyle aylık 1.000,00 TL'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşmesi ile birlikte yoksulluk nafakası olarak devamı ile davacı karşı davacıdan tahsili ile davalı karşı davacıya verilmesine,10.000,00 TL maddî , 10.000,00 TL manevî tazminatın davacı karşı davalıdan alınarak, davalı karşı davacıya verilmesine usulüne uygun açılmış bir ziynet eşyası bedeli davası bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesi, asıl davanın reddi,karşı davanın kabulkü, kadına nafaka ve tazminat verilmesi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; nafakaların ve tazminatların miktarı, ziynet alacağı davası yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak verilen bağımsız ev açmama kusuru sabit olduğu, kadının tüm dilekçeleri ve istinaf dilekçesi dilekçesi dikkate alındığında eşini sevdiğini ayrı konut açması halinde evliliğin yürüyeceğini açıkça belirttiği dikkate alındığında erkeğe bu kusur dışında kusur verilmesi doğru olmadığı, Mahkemece davalı karşı davacı kadına kusur verilmemiş ise de kadının, istekleri olmadığında sürekli baba evine gideceğini, evliliği bitireceğini söylemesi nedeniyle kusurlu olduğu bu haliyle erkek ağır, kadın hafif kusurlu olduğu, erkeğin asıl davasında 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası yasal koşulları oluştuğu halde davasının reddine karar verilmesi doğru olmadığı, tarafların dosya yansıyan ekonomik sosyal durumları, hakkaniyet gereğince maddî tazminat miktarı az olduğu, İlk Derece Mahkemesince adli yardım talebi kabul edilen kadının karşı davada açmış olduğu ziynet davası konusunda karar verilmesi gerekirken davası bulunmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin kusura ve kadına manevî tazminat verilmesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, davalı karşı davacı kadının maddî tazminat miktarına ve ziynet eşyası alacağı davasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, davacı karşı davalı erkeğin asıl davasının kabulüne tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 30.000,00 TL maddî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının yasal şartları oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine, davalı karşı davacı kadının ziynet eşyası alacağı talebi yönünden dosya kapsamındaki usulüne uygun iddia ve deliller toplanmak suretiyle esastan inceleme yapılarak karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili;kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî tazminat, nafakalar, maddî tazminatının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili; ziynet davası, maddî tazminatın miktarı, manevî tazminatın reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadını boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, maddî tazminat ila nafakaların miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı davacı kadın vekilinin tüm, davacı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (4721 sayılı Kanun m. 175). Aynı Kanunun 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Yoksulluk nafakasının kadın yararına irat şeklinde ödenmesine hükmedilmesi, tarafların ekonomik sosyal durumu ile evlilik süresi dikkate alındığında Kanunun amacına uygun değildir. O halde 4721 sayılı Kanunun 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun olarak yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" kararı verilmesi hususu da tartışılıp değerlendirilerek buna göre yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının ...'e yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.