Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9841 E. 2024/5982 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında tarafların kusur durumlarının tespiti ve buna bağlı olarak boşanmaya karar verilip verilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuka aykırı olarak elde edildiği iddia edilen ses kaydının ve diğer delillerin boşanma kararına etki edecek nitelikte bulunmadığı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin tarafların karşılıklı boşanma davalarının reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/27 E., 2023/1463 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 30. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/67 E., 2022/714 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddi ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek dava ve karşı dava cevap dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı ile 11 yıldır evli olduklarını, ortak çocuklarının bulunmadığını, davalı-karşı davacı ile evlendiklerinden bu yana ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, mizaçları itibariyle birbirlerine ters düştüklerini, kendisinin eş olarak sorumluluklarını yerine getirdiğini, ancak davalı-karşı davacının sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalı-karşı davacının kendisine karşı hakaret ettiğini, küçük düşürücü ifadeler kullandığını, kendisinin aile kurmak ve çocuk sahibi olmak için yıllardır beklediğini ancak davalı-karşı davacının çocuk sahibi olmak istemediğini, kendisine karşı ağır hakaretlerde bulunduğunu, davalı-karşı davacının ikinci evliliği olduğunu, davalı-karşı davacının ilk eşinden bir oğlu olduğunu, davalı-karşı davacının kendisine senin zurriyetinden bir çocuk yapmayacağım diyerek kendisini küçük düşürdüğünü, birbirlerini görmeye bile tahammül edemez hale geldiklerini, davalı-karşı davacının evi terk ederek kendisini yalnız bıraktığını, evliliklerinin giderek çekilmez bir hale gelmesiyle bir arada yaşamalarına imkan ve ihtimal kalmadığını, tüm bu nedenlerle davalı-karşı davacı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili karşı dava ile asıl davaya cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçelerinde; hem davacı karşı davalının hem de kendisinin ikinci evlilikleri olduğunu, kendisinin ilk evliliğinden 2001 doğumlu bir oğlu olduğunu, oğlunun ilk eşi ile birlikte yaşadığını, davacı karşı davalının çocuğunun bulunmadığını, davacı-karşı davalı ile evlendikten sonra bir çocuk sahibi olma ümidi taşımakla birlikte, 2 sene boyunca herhangi bir hastaneye gitmediklerini, ancak 2 yıl boyunca çocukları olmadığı için hastaneye gittiklerinde davacı-karşı davalının fiziksel olarak çocuk sahibi olamayacağını hastane raporları ile öğrendiğini, bu durum karşısında davacı-karşı davalının ve kendisinin yıkıldığını, ancak davacı-karşı davalının bu durumu asla kabullenmediğini, bu aşamadan sonra psikolojisinin bozulduğunu, psikolojisi bozuk olduğu için evlilik düzenlerinin de bozulduğunu, davacı karşı davalının çocuk sahibi olamadıkları için sürekli kendisini suçladığını, meme kanseri olduğunu öğrendiğini, kanser tedavisine başladığını ve doktorların çocuk sahibi olabilmesi için tedavisini yarım bırakması gerektiğini söylediklerini, her şeye rağmen tedavisini yarım bırakmayı göze aldığını, ancak bu aşamada davacı-karşı davalının eve geç gelmeye, bazen hiç gelmemeye başladığını, bu süreçte başka kadınlarla ilişkisi olabileceğini düşündüğünü, kavgalarının giderek arttığını, ailelerinin ve komşularının da tanık olmaya başladıklarını, hatta polis bile çağırdıkları zamanlar olduğunu, son olarak 12.09.2019 tarihinden itibaren davacı-karşı davalının 5 gün boyunca eve hiç gelmediğini, telefonla aradığını, mesaj yazdığını ancak davacı-karşı davalının kendisini reddettiğini, 5 gün sonunda ise geceleri 03.00 - 04.00 gibi gelmeye başladığını, bu süreçte eve hiç para bırakmadığını, para istediğinde ise bakkala borç yazdır ben sonra öderim dediğini, evlilik birliğinin devamı için elinden gelen her şeyi yaptığını, kendisinin gelirinin bulunmadığını, % 40 engelli olduğu için iş bulma ihtimalinin olmadığını, iş bulsa bile çalışma gücünün olmadığını, sağlık sorunları nedeni ve maddi imkansızlıklar yüzünden tedavisinin aksadığını, evlilik sırasında davacı karşı davalının ailesi tarafından 3 adet mehir karşılığı burma bilezik, düğün esnasında 5 adet burma bileziğin düğün hediyesi olarak kendisine takıldığını, ancak davacı karşı davalının 5 bileziği satıp üzerine kredi çekerek araç satın aldığını, daha sonra bu aracı da satarak 06 GA ... plakalı araç satın aldığını, daha sonra bu aracı başkasının adına tescil ettirdiğini, bilezikleri alırken davacı karşı davalının bilezikleri geri alacağın vaat ettiğini ancak geri almadığını, tüm bu nedenlerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL bedelinin davacı karşı davalıdan alınarak kendisine verilmesini, yargılama giderlerinin davacı karşı davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 06.08.2010 tarihinde evlendikleri, ortak çocuklarının bulunmadığı, dinlenen davacı-karşı davalı tanıklarının beyanlarının bir kısmının soyut, inandırıcılıktan uzak, yer ve zaman belirtilmeden aktarılan beyanlardan oluştuğu, bir kısım beyanların ise davacıdan duyuma dayalı olduğu dikkate alınarak bu beyanlara itibar edilmemiş ve davacı-karşı davalı erkeğin açtığı boşanma davasının ispatlanamaması nedeniyle reddine, kadının açmış olduğu boşanma davasında ise davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadının önceki evliliğinden olan çocuğuna zarar vermekle kadını tehdit ettiği ayrıca kadının erkek kardeşine tehdit içerikli mesajlar yazdığı anlaşılmakla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı karşı davalı erkek tam kusurlu bulunmuş, kadının kusurunun bulunmadığı kanaatine varılarak kadının açtığı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren nafakanın 1.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 25.000,00 TL manevî tazminata, davalı-karşı davacı kadının ziynet eşyası alacağına ilişkin davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kendi davasının reddine ilişkin istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ziynet alacağı davasının reddi nedeniyle aleyhine hükmedilen vekâlet ücretine yönelik süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davacı-davalı erkeğe, "davalı-davacı kadının önceki evliliğinden olan çocuğuna zarar vermekle kadını tehdit ettiği" kusuru yüklenilmiş ise de; buna dair tek delilin ses kaydı olduğu, bu ses kaydının hukuka aykırı delil olması nedeniyle hükme esas alınamayacağı, dolayısıyla bunun erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, mahkemece erkeğe yüklenen diğer kusur olan "kadının erkek kardeşine tehdit içerikli mesajlar yazdığı" hususunun ise kanıtlanmadığı, diğer taraftan, davacı-davalı erkek tanığı ...'nin ifadesindeki kadının eşine hakaretine ilişkin sözlerin zamanının belli olmadığı, bu sözlerden sonra evliliğin devam etmediğinin de ispatlanmadığı, bunun dışında, taraflarca dayanılmayan vakıalar ile tanıkların duyuma dayalı ve soyut beyanları nedeniyle yanlara kusur isnat etmenin de mümkün olmadığı, gerçekleşen bu duruma göre de tarafların kusurlu bir davranışlarının kanıtlanmadığı gerekçesi ile her iki boşanma davasının da reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kadının davasının kabulü doğru olmadığından, davacı-davalı erkeğin, kendi boşanma davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı-davacı kadının karşı boşanma davasının kabulüne yönelik istinaf başvurusunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kadının boşanma davasının kabulüne yönelik kısımlarının kaldırılmasına ve karşı davanın da reddine, kadının tüm, erkeğin sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, başka şekilde elde edilemeyecek delil hukuka uygun olduğundan değerlendirmenin hatalı yapıldığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının davasının kabulü gerekip gerekmediği, ses kaydının hukuka uygun delil olup olmadığı, ispat noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.