Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9843 E. 2024/6239 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebinin değerlendirilmesi uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, kadına yüklenen bazı kusurların ispatlanamadığı ve tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu oldukları, bu nedenle kadının ağır kusurlu olarak kabul edilerek yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesinin ve erkeğe manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının kusur belirleme, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1596 E., 2023/1635 K.

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/1135 E., 2022/253 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının ailesi için evlilikten önce ve sonra kredi çektiği, ödenmeyen bu kredi nedeniyle müvekkilinin iş yerine borç tebligatı geldiği, kadının akrabalarının müvekkilinin annesinin evinini bastığı hakaret tehdittikleri, zorla şikayetten vazgeçirdikleri, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, hakaret ettiğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, evlilik birliği içerisinde davacı eş tarafından müvekkile kötü muamele edildiğini, kaba ve aşağılayıcı tavırlar sergilediğini, düğünde takılan ziynet eşyaları müvekkilin elinden zorla aldığını, davacı eş tarafından ölümle tehdit edildiğini, müvekkilin duyacağı şekilde başka bir kimselerle telefon konuşması esnasında "hayatım" gibi ifadeler kullanarak müvekkili aldattığını, davacının müvekkile "lan su getir" vb. Emir cümleleriyle konuştuğunu, davacının müvekkile "ben bıçak yemiş insanım eğer sesin çıkarsa seni bıçaklarım" diye tehdit ettiğini, müvekkilin istememesine karşın onu cinsel ilişki yaşamaya zorladığını. Davacının eve sarhoş geldiğinde müvekkilin davacıyı uyandırmaya çalıştığında "siktir git lan gelmiyorum yatağa" şeklinde cevap verdiğini bu sebeplerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber 150.000,00 TL maddî tazminata, 150.000,00 TL manevî tazminata, 1.500,00 TL nafakaya hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliği devam ederken davalı karşı davacı kadının eşinin annesine hakaret ettiği, kocasının da olduğu ortamda "ben burada katliam yaptırırım" diyerek tehditte bulunduğu, kocasına "köpek, falancanın çocuğu" diyerek hakaretlerde bulunduğu, kocasından habersiz kredi yapılandırması yaptığı ve yine kocasından habersiz ve onu engellemek suretiyle sosyal medya hesabı açtığı, sosyal medya hesabı üzerinden başka bir erkek ile güven sarsıcı ve sadakat yükümlülüğünü ihlal eden yazışmalar yaptığı, bununla birlikte evlilik birliği devam ederken davacı karşı davalı kocanın da eşinin annesine "senin kızını bir gün mutlaka yollarım, belki kefenle yollarım" diye tehditte bulunduğu, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, annesinin evliliğe müdahil olmasına izin verdiği, her iki tarafın da bu eylem ve söylemleri ile evlilik birliğinin devam etmeyecek nitelikte temelinden sarsıldığı, bunda her iki tarafın da kusurlu olması ile birlikte davalı karşı davacı kadının daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmasına, boşanmada davalı karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğundan maddî - manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davalı karşı davacı kadının ev hanımı oluşu göz önüne alınarak davacı karşı davalı erkeğin maddî tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı karşı davacının eylem ve söylemlerinin davacı karşı davalı açısından manevî saldırı olduğu kanaatine varılmış, davacı karşı davalının çekmiş olduğu manevî acı ve ızdırabın kısmen telafisi ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alınarak erkeğin manevî tazminat talebinin 1.000,00 TL'lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı - davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve fer'î talepler yönünden süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü,, kusur belirlemesi ve fer'î talepler yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 inci maddeleri. 6098 sayılı Kanun 50 ve 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta, mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşinin annesine ve kocasına hakaret eden, kocasının olduğu ortamda "Ben burada katliam yaptırırım" diyerek tehditte bulunan, kocasından habersiz kredi yapılandırması yapan ve güven sarsıcı davranışta bulunan kadının ağır; eşinin annesine "Senin kızını bir gün mutlaka yollarım, belki kefenle yollarım" diye tehditte bulunan, evinin ihtiyaçlarını karşılamayan, annesinin evliliğe müdahil olmasına sessiz kalan erkeğin ise az kusurlu olduğunun kabulü ile her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilere hükmedilmiş, karara karşı kadın vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Dosyanın yapılan incelemesinde her ne kadar davalı -davacı kadına "kocasından habersiz kredi yapılandırması yaptığı" kusuru da yüklenmiş ise de; dosya kapsamında bulunan icra dosyalarının kadının ödenmemiş cep telefonu faturalarına ilişkin olduğu, diğer dosyaların ise evlilik öncesinde çekilen ama ödemesi kadının kök ailesi tarafından yapılan icra dosyasına ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında kadına sırf borçların ödenmesine ilişkin "kocasından habersiz kredi yapılandırması yaptığı"ndan dolayı kusur yüklenmesi doğru olmamıştır. Mahkemece kadına yüklenen diğer kusur olan "güven sarsıcı davranışta bulunduğu" kusuruna yönelik tanık beyanlarının ise sebep ve saiki açıklanamayan, inandırıcılıktan uzak soyut izahlardan ibaret olduğu, bu nedenle ispatlanamayan bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen tarafların diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğunun kabulü doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda ikinci paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Mahkemece kadının, erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

4.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yasal olarak yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Dosya kapsamından kadının ev hanımı olduğu ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. O halde Mahkemece yapılacak iş tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre dikkate alındığında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusuru daha ağır olmayan kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" yönünde karar verilmesi hususu da değerlendirilerek kadının yoksulluk nafakası hakkında hüküm kurulması gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu isteğin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat ve kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararınınkusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat ve kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.