"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1704 E., 2023/2784 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/784 E., 2022/247 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle;avalı ile davalının evliliğinin üçüncü günü Bandırma'da bulunan yeğenlerinin düğününe gittiğini, sonra da ortak konuta geri dönmüşse de evlilik birliğinin kendisine yüklediği görev sorumluluklardan bihaber davrandığını, kendisine güler yüz göstermediğini ve kadınlık görevini yerine getirmediğini, ilk görüştüklerinde eşine aradaki yaş farkının sorun olabileceğini ve kesinlikle sigara içilmesini istemediğini ve bu hususu davalıya söylediğinde aralarındaki yaş farkının sorun olmayacağını, sigarayı zaten yarım paket içtiğini, bırakacağını söylemiş ise de daha sonraki zamanlarda günde iki paket sigara içtiğini ve davalının bu konuda yalan söylediğini, davalı evlilikten önce davacıya aylık gelirinin 5.000,00 TL olduğunu söylediğini ancak bu durumun gerçeği yansıtmadığını, evlilik birliğinin kadının kusurlu eylemleri nedeniyle sarsıldığını belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının neredeyse işkenceye varan hakaretlerine maruz kaldığını, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi müvekkilinin hiç bir konuda karşı davalıya yalan beyanda bulunmadığını, rencide edici hiç bir eyleminin olmadığını aksine bu kısa süre zarfında davacı-karşı davalı tarafından hem fiziksel hem de ruhsal açıdan rencide edildiğini kadınlık onurunun ayaklar altına alındığını, müvekkilinin bandırma da çocukları ve torunlarının bulunduğunu onları görmeye gittiğini, ancak daha sonra ortak tanıdıkları ... tarafından arandığını, tüm kişisel eşyalarının davacı-karşı davalı tarafından bu kişiye bırakıldığını, evden ziyaret için ayrılırken hiç bir tartışma olmadığından bu duruma çok şaşırdığını, evlilik birliği içerisinde bu kısa sürede davalı davacının yaşadığı hakaret ve tacizlerin işkenceden farksız olduğunu, cinsel olarak tacizlerde bulunduğunu, davacı-karşı davalının kendisine sürekli hakaretlerde bulunduğunu, arkadaşlarının ve ailesinin eve gelmesini hiç istemediğini, ailesi geldiğinde yanlarına çıkmayarak davalı davacıyı ailesi yanında küçük düşürdüğünü, arkadaşlarının yanında hakaretler ettiğini, evlilik birliği içinde anlatamadığı durumlar da dahil olmak üzere işkenceden farksız günler geçirdiğini, psikolojik olarak çok büyük bir çöküntü yaşadığını bu nedenle manevi olarak çöktüğünü ve halen kendini toparlayamadığını, tüm bu nedenlerle öncelikle davacı-karşı davalının açmış olduğu boşanma davasının reddi ile açmış oldukları karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına; 100.000,00 TL manevî tazminat ve aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "...her ne kadar davacı-davalı tanığı tarafların ortak konutunda bir gece kaldığını, o gün de eve aşçı geldiğini beyan etmişse de bunun dışında ortak konutta bulunmadığı, eve tek sefer birinin gelip yemek yapmasının, ev zemin katta olduğu için beğenmediğini beyan etmesinin de hayatın olağan akışına uygun olup bu hususların kusur olarak atfedilemeyeceği, tanığın bunun dışında görgüye dayalı beyanının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davacı-davalının, kadına yönelik "kadın da bana kadınlık yapsın. Her gece istediğimi bana verecek." şeklinde aşağılayıcı ve onur kırıcı söylemlerde bulunduğu, davalı-davacı kadın gezmek için çocuğunun evine gittiğinde kadının eşyalarını gönderdiği, görgüye dayalı tanık beyanlarıyla sabittir. Olayların akışı karşısında tarafların evlilik birliğinin davacı-davalının tam kusurlu eylemleriyle sarsıldığı, davalı-davacıya atfedilecek bir kusur bulunamadığı..." gerekçesi ile; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, kadın yararına toptan 15.000,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine, kadın yararına 20.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma kısmı hariç olmak üzere kusur belirlemesi, asıl davanın reddi ve hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma kısmı hariç olmak üzere lehine hükmolunan nafaka ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma kısmı hariç olmak üzere lehine hükmolunan nafaka ve manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.