Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9885 E. 2024/5949 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan kusurun tespiti, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların savunmaları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren davranışlarının tam kusurlu kabul edildiği, velayet, nafaka ve tazminat hususlarında hükmedilen miktarların da uygun olduğu gözetilerek istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1302 E., 2023/1409 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/96 E., 2022/415 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının temmuz 2000'de evlendiklerini, evliliklerinin başından beri ailesinin baskısı altında kaldığını, onlar ne derse onu yaptığını, eşi ve çocuklarını ikinci plana attığını, davalının annesinin sürekli tarafların evliliklerine karıştığını, davalının annesinin izin vermemesi nedeniyle tarafların balayına gidemediklerini, davalının evin özelini annesine anlattığını, çocukları ...'nın erken dünyaya geldiğini, davalının annesinin bu durumu problem yaptığını, ortak çocuğun 15 gün yoğun bakımda kaldığını, davalının müvekkili ile ortak çocukla ilgilenmediğini, müvekkili ile davalının 2016 yılında ihraç olduklarını, satın alınan evin kredisini ödeyemeyecekleri için evi sattıklarını, davalının ailesinin Tire'ye gelin diye ısrarları üzerine Tire'den ev aldıklarını, alınan evin davalının kardeşi ... üzerine yaptığını, tüm bu işlemlerde müvekkilinin devre dışı bırakıldığını, müvekkilinin 14 kasım 2016 tarihinde tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı CİK de kaldığını, davalının da Ocak 2017 den 19.07.2018'e kadar İzmir Aliağa Cezaevinde kaldığını, davalının tahliye olalı 14 ay olduğunu, davalının bu süre zarfında müvekkiline ziyarete gelmediğini, para göndermediğini, ortak çocukları ziyaretine getirmediklerini, müvekkili ile ortak çocukların görüşmelerine davalının ailesinin izin vermediği için müvekkilinin çocuklarını göremediğini, konuşamadığını, bir yılda sadece iki kere görüştüğünü, çocukları Ankara'ya müvekkilinin kardeşinin getirdiğini ve yine Tire'ye müvekkilinin kardeşinin götürdüğünü, ortak çocukların yaşamlarıyla ilgili kararlarda müvekkilinin fikrinin alınmadığını, müvekkilini yok saydıklarını, evlilik birliğinin davalının tam kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını belirterek boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuklardan Bahar için 300,00 TL ... İ. için ise, 200,00 TL tedbir iştirak nafakası verilmesine, yine kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki iddialarının asılsız olduğunu, davacının ceza evinde olduğunu, kendisinin de soruşturmadan dolayı tutukluyken çocukları Bahar ile ...'nın vasiliklerinin Tire Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.02.2018 tarihli 2018/23 Esas, 2018/147 Karar sayılı ilamıyla bakım ve koruma kayyımları olarak annesinin atandığını, küçük Bahar'ın Sosyal Bilimler lisesinde okuduğunu, ...'nın da ilkokulda öğrenim gördüğünü, her ikisinin de ruhsal ve bedelsen sağlıklarının yerinde olduğunu, annesinin etkisi ve baskısı altında çocuklarını ve eşini ihmal ettiği iddialarının asılsız olduğunu, eşinin ve kendisinin görevleri nedeniyle Ankara'da oturduklarını, bazı yıllar sömestri ve yaz tatillerinin de Tire'ye gittiklerini, görevlerinden alındıklarından zorunlu olarak ailesinden ve annesinden destek aldıklarını, evlerini bu nedenle Tire'ye taşıdıklarını, davacının ceza evinde olduğu zamanlarda sık sık görüştürmeye maddî gücünün yetmediğinden dolayı Ankara'ya her ay ya da iki ayda bir götürdüğünü, halen işsiz olduğunu, düzenli bir iş bulamadığını, düzensiz çalışarak ailesinin geçimine katkıda bulunduğunu, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını, davalarının iddia ettiği kusur isnatlarını kabul etmediğini, kendisinin de boşanmak istediğini talep ve beyan etmişti

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı erkeğin cezaevinden çıktıktan sonra cezaevinde tutuklu olarak bulunan eşini arayıp sormadığı, eşini ziyaret etmediği, maddi ve manevi olarak eşine destek olmadığı anlaşılmıştır. Davalı tanıkları her ne kadar davacının örgüt faaliyeti adı altında devamlı seyahatlere çıktığını, çocukları ile yeterince ilgilenmediğini beyan etmiş ise de davalı tarafça bu hususların dilekçeler aşamasında ileri sürülmediği anlaşılmış, davacı kadına atfı kabil bir kusurun varlığı ispat edilememiştir..." Gerçekleşen bu duruma göre tarafların evlilik birliğinin, davalının tam kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, tarafları bu aşamadan sonra bir arada yaşamaya zorlamanın artık kanunen de mümkün görülmemesine göre davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların velâyete tabi ortak çocukları ...'nın fiilen baba yanında kalıyor olması ve baba yanında kalmaya devam etmesinin gelişimini olumsuz etkileyeceğine dair bir delil bulunmaması ve dosya içerisinde bulunan uzman raporları nazara alınarak velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına ve ortak çocuk Bahar'ın dava devam ederken ergin olduğu anlaşıldığından bu çocuk yönünden velâyet talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının gelirinin bulunmaması nazara alınarak yararına, dava tarihinden geçerli olmak üzere 500,00 TL tedbir nafakasına ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği sabit olmakla da uyarınca hükümde aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16.02.2022 tarihinde ceza evinden çıktığını, davalının müvekkiliyle çocukları görüştürmediğini, çocukların yalnız kalacakları bir yeri olmadığını, davalının anne, baba ve kardeşleriyle kaldığını, davalının cezasının kesinleşmediğini, cezaevine girme durumunun olduğunu, kişisel ilişki sürelerinin yeterli olmadığı ve velâyetin kendisine verilmesi yönünden istinaf dilekçesi sunmuştur.

2-Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun olmadığını, işsiz olup tazminat ve nafakaları ödeyemeyeceğinden kararın kaldırılması yönünden istinaf dilekçesi sunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın ve katılma yolu ile davalı erkek vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; velâyet ve kişisel ilişki kurulması yönünden temyiz dilekçesi sunmuştur.

2-Davalı erkek vekili katılma yoluyla vermiş olduğu temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur değerlendirilmesi, nafaka, maddî ve manevî tazminat, yönünden temyiz dilekçesi sunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakası, velâyet, tedbir kararı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 389 uncu ve devamı maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.