Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9887 E. 2024/6275 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, Bölge Adliye Mahkemesi'nin istinaf incelemesini eksik yapıp yapmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin de istinaf başvurusunda bulunmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi'nin sadece davacı kadının istinaf başvurusunu inceleyerek davalı tarafın başvurusunu inceleme dışı bırakması ve davacı kadının tedbir nafakasına ilişkin talebini de değerlendirmemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. ve 359. maddelerine aykırı bir eksik inceleme oluşturduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1798 E., 2023/2857 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Alanya 3. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin sürekli alkol alarak eve geldiğini ve tartışma çıkardığını, davacı kadının 4 yıl boyunca davalı erkeğin kız kardeşi ile aynı evde kalmaya zorlanıp kendi evinde rahat edemediğini, davalı erkeğin öncesinde söz vermesine rağmen ailesinden uzak duramayacağını söyleyerek ayrı eve çıkma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, gece geç saatlere kadar eve gelmediğini, eve geldiğinde ise alkolün de etkisiyle eşine ve çocuklarına kötü davrandığını, ne evin ne de ailenin ihtiyaçlarına karışmadığını, tarafların baş başa tatillerinin ve dışarı çıkmışlıklarının olmadığını, sosyal ortamlara hiçbir şekilde beraber gitmediklerini, çocukları ile manevî anlamda hiçbir şekilde ilgilenmediğini, büyük kızları ile davalı erkeğin arası çok kötü olduğunu, birkaç defa kızına şiddet uyguladığını, hem davacı kadına hem çocuklara hem de davacı kadının ailesine karşı şiddet, mala zarar verme, küfür, hakaret ve tehdit eylemlerinde bulunduğunu, en son yakın zamanda bir gece alkollü geldiğini, davacı kadına bağırmaya başladığını, büyük kızın müdahale etmesi üzerine kızının boğazını sıktığını, davalının bir hesap sorunu nedeniyle son çalıştığı iş yerindeki çalışanları gece eve çağırdığını, davalı erkeğin çok alkollü olması nedeniyle evden çıkamadığını, bu kişiler ile davacı kadının ve kızının muhatap olmak zorunda kaldığını, tarafların yaklaşık 2 yıldır ayrı yattığını, davalı erkeğin davacı kadının kendisini yatarken rahatsız ettiğini söyleyerek davacı kadın ile aynı yatağı paylaşmaya dahi tahammülünün olmadığını, davalı erkeğin davacı kadının kardeşi Murat'ın aracının lastiklerini kestiğini, iş yerine giderek küfür ve tehditte bulunduğunu, davalının evine davacı kadının ailesinin ve arkadaşlarının gelmesine müsaade etmediğini, davacı kadını sevmediğini, istemediğini söylediğini, davacı kadın ile konuşmayıp, hiçbir şey paylaşmadığını, fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuk İrem'in velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 TL nafakaya, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, hükmedilen nafakaların her yıl enflasyon oranınca arttırılmasına ve kadın yararına dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının, davalının kız kardeşinin kendileri ile birlikte yaşayacağını bilerek ve isteyerek evlendiğini, davalı erkeğin nadiren alkol kullanan birisi olduğunu, asıl tartışma çıkaran kişinin davacı oldunuğunu, bunun sebebinin ise davacının babası ve kardeşlerinin baskısına maruz kalıp boyun eğmesinden kaynaklandığını, davacının ailesinin tarafların kaçıp evlenmelerinden bu yana davalıyı kabullenmediğini, davalının çalışma şartları dikkate alındığında sosyal yaşantı için zaman ayırmasının olanaklı olmadığını, davalının kızına şiddet uyguladığı iddiası gerçek dışı olduğunu, eve arkadaşlarının gelmesi olayında davacı ve büyük kızının davalı erkeği odaya kitlemesi nedeniyle davalının dışarı çıkamadığını, arkadaşlarının içeri girmeden gittiğini, davalının rahatsız hissettiği için ayrı yatmaları hususunun doğru olmadığını, davacının kardeşi Murat'ın her fırsatta davalıyı tahkir ve tehdit ettiğini, Murat'ın beraber çalıştığı iki kişi ile davalıyı darp ettiğini, gururuna dokunduğu için davalının Murat'ın aracının tekerlerini kestiğini, hakaretlere, tehditlere maruz kalan davalının söz konusu kişilerle görüşmek istememesinin olağan bir durum olduğunu, davacı kadının görüşmesini hiçbir zaman engellemediğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166/1. maddesinde aranan evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olma şartı olayda gerçekleşmediğinden ve davalıya kusur yüklenemeyeceğinden maddî-manevî tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri ile davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadına, geri zekalı diyerek hakaret ettiği, davacı kadına adı ile hitap etmediği, onu "köroğlu " diyerek çağırarak davacı kadını aşağıladığı, küçümsediği, küfür ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, ortak çocuklara da kötü davrandığı, eşi, çocukları ve ailesiyle sosyal anlamda ailecek vakit geçirmediği, davacı kadının kendi ailesi ile görüşmesini, davacı kadının ailesinin tarafların ortak konutuna gelmesini istemediği, davalı erkeğin cevap dilekçesinde de ikrar ettiği üzere, davacının erkek kardeşinin aracının lastiklerini kesmek suretiyle zarar verdiği, davalı erkeğin eve sık sık sarhoş geldiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumu göz önüne alınarak ortak çocuk lehine dava tarihinden tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamına ve TÜİK tarafından belirlenecek ÜFE oranında artırılarak devamına, davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadın lehine kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile 15.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuk lehine tedbir-iştirak nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarının düşük olması, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2-Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme alınan tanık beyanları, çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması gerektiği, evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olma şartı olayda gerçekleşmediği, bu nedenle davalıya kusur yüklenemeyeceğinden maddî ve manevî tazminat talebinin reddi gerektiği ve miktarı belirlenirken mali gücünün dikkate alınmadığı ve yoksul duruma düşmesi söz konusu olmayacağından nafaka talebinin de reddi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmadığından aleyhine yapılan tespitlerin kesinleştiği, tarafların tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi gereği sürekli ve düzenli bir geliri bulunmayan ve boşanmakla yoksulluğa düşecek olan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği ve tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olduğu gerekçesi ile davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine, davacı kadın yararına aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, takip eden yıllarda TÜİK tarafından belirlenecek ÜFE oranında artırılmasına, kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadının çocuk lehine hükmolunan tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; alım gücüde dikkate alınarak müvekkili lehine 5.000,00 TL tedbir yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, 600,00 TL tedbir- iştirak nafakasının çok az olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf taleplerini kısmen kabul etmesine rağmen lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2-Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yoluna başvuru itirazlarını aynen tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf taleplerini incelemediğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme yapılıp yapılmadığı, eksik istinaf incelemesi yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi, 359 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve ikinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

1-Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiş, hükme karşı her iki taraf vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

2-6100 sayılı Kanun’un 359 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında tarafların ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin gösterileceği, aynı Kanun'un 355 inci maddesinin birinci fıkrasında incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı yapılacağı ve 359 uncu maddesinin ikinci fıkrasında hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı erkek vekili de İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir. Davalı taraf istinaf talebinde bulunmasına rağmen davalı tarafın istinaf talebi Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi dışında bırakılarak sadece davacı kadının istinaf başvurusunun incelendiği ve davacı kadının lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemesine, maddî ve tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurusu kabul edilerek bu hususlarda yeniden esas hakkında hüküm tesisine, davacı kadının çocuk lehine hükmolunan tedbir ve iştirak nafakasının miktarı yönünden ise istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince, davacı kadının lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesine yönelik istinaf talebinin incelenmediği, yine davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf ettiği halde bu yönden inceleme yapılmadığı ve bu yönlerden hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.

3-6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yukarıda da belirtildiği üzere, davalı erkek vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmasına karşın, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun incelenmemiş olması ve yine davacı kadın vekili tarafından kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesine yönelik başvurusunun incelenmemiş olması, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkek vekilinin ve davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.