"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2008 E., 2023/1693 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: İskenderun 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/408 E., 2021/188 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek dilekçesinde özetle; davalı-davacı ile 2012 yılında görücü usulü ile evlendiğini, bu evliliklerinden ortak bir çocuğunun bulunduğunu, evlilik süresi boyunca ortaya çıkan bütün olumsuz durumları sineye çektiğini ve karşı tarafça ufak tefek görünen ancak hayatın olağan akışına göre önemli olan durumları bile büyütmediğini, çözmeye çalıştığını, bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen evlendikten sonra davalının kendisine karşı olumsuz kişiliğinin ortaya çıktığını, aralarında kültür farklılığı ve mizaç uyumsuzluğunun baş gösterdiğini, davalının asabi ve geçimsiz bir kişiliğinin olduğunu, en küçük sorunları bile büyütüp kavga ve tartışma ortamı yarattığını, davacıya karşı hiç saygı göstermediğini, kişiliğini ve saygınlığını hiçe saydığını, evlilik öncesinde davalının aile yapısı ve bulunduğu ilin toplumsal özellikleri nedeni ile davalıyı tanıma fırsatı bulamadığını, evliliğin ilk zamanlarında anlaşıyor gibi göründüklerini ancak dışarıya yansıtmamak için böyle davrandıklarını, anlaşmazlıkların evliliğin ilk zamanlarında filizlenmeye başladığını, davacının memur olduğunu, evlilik birliği süresince gerek ev işleri gerek çocuğun bakımı gerekse davalı tarafın maddî ve manevî ihtiyaçlarını bir eşten ve bir babadan beklenilenin çok daha üstünde emek harcayarak gidermeye çalıştığını ve aile birliği süresince bütün yükümlülüklerini fazlasıyla yerine getirdiğini, tüm bu durumlara rağmen davalı tarafın tüm çabalarını görmezden gelerek hem davacıya hem davacının ailesine hem de ortak çocuğa karşı gereken ilgi ve özeni göstermediğini, bunda ailesinin yanlış yönlendirmesinin ve doldurmalarının etkili olduğunu, adeta evlilik birliğinin sonlanması için çabaladığını, evlilik birliğini sürdürmenin imkansız hale geldiğini, ortak çocuk yönünden velâyet talebi bulunmadığını belirterek İskenderun 1. Aile Mahkemesi'nin 2018/796 Esas sayılı dosyası ile işbu davanın birleştirilmesine ve tarafların evlilik birliğinin sarsılmasısnedeniyle boşanmalarına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İskenderun mahkemeleri olduğunu, davacının dava dilekçesinde "İskenderun Aile Mahkemesi'ne gönderilmek üzere" açtığını, eşler arasındaki geçimsizliğe davacının davranışlarının sebep olduğunu, tarafların görücü usulü ile evlendiklerini, davalının munis ve mazbut bir yapısının olduğunu, iyi bir ailenin kızı olduğunu, evliliklerinin ilk aylarından itibaren davacının davalıyı hor gördüğünü ve sürekli olarak herkesin huzurunda "sen şişkosun, ben yeniden evleneceğim, pis şişko" gibi hakaret ve onur kırıcı sözlerle davalıyı küçük düşürdüğünü, davalının her türlü hakaret ve kötü davranışa yuvası yıkılmasın diye katlandığını, daha sonra hamile kaldığını, davacının doğacak bebeğin cinsiyetinin kız olduğunu öğrenince kıyametler kopardığını, davalıyı azarladığını, küçük düşürdüğünü ve hamile olan davalıyı babasının evine gönderdiğini, hatta davalıyı babasının evine göndermeden önceki dönemde davacının sırf bebeğin cinsiyetinin kız olduğu için davalının yatak odasında uyumasına dahi izin vermediğini, "sen kız doğuracaksın, kerhanede yatarım seninle aynı yatakta yatmam" diyerek odadan kovduğunu, davalının hamilelik sürecini İskenderun'da geçirdiğini, daha sonra büyüklerin araya girmesi ile doğum için davacı ile yaşadıkları yer olan Batman iline döndüğünü, davacının davalıyı kız bebeğe hamile kaldığı için hor gördüğünü ve doğum yaptığı hastaneye bile gitmediğini, o tarihten sonra da davalıyı sürekli toplum huzurunda sürekli olarak "şişko karı, oğlan doğuramadı" gibi sözlerle incitmeye devam ettiğini, 2018 yılının Haziran ayında davacının tayinin Mardin iline çıktığını, oradan ev tutulduğunu, davalının Mardin'e gittiğini ve evi yerleştirdiğini, evi yerleştirdikten iki gün sonra davacının davalı ve ortak çocuğa zorla otobüs bileti alarak apar topar İskenderun'a ailesinin yanına gönderdiğini, bir daha arayıp sormadığını, tarafların ortak çocuklarının İskenderun Devlet Hastanesi'nde son 6 ay içerisinde 5 defa yatışı yapılarak bronşit ve diğer hastalıklardan tedavisinin yapıldığını, bu süreçte davacının ortak çocuğu bir defa bile arayıp sormadığını, maddî ve manevî olarak hiçbir şekilde ilgilenmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı- karşı davacı anneye verilmesine, davalı- karşı davacı kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, davacı lehine 150.000,00 TL maddî tazminat ile 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi talep ve karşı dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı-davalı erkek tanıklarının beyanlarının davacı-davalı kadından duyum, bazıları sebep ve saiki açıklanmayan soyut beyanlardan ibaret olup, beyanlarının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olayların kusur durumu açıklar mahiyette olmadığı, kadının kusurlu olduğuna ilişkin davacı-davalı tarafında ileri sürülen vakıaları ispata yarar başkaca bir delil bulunmadığı, davalı-davacı tanıklarının birbirleriyle örtüşen beyanlarında ise erkeğin kadına hitaben "sen şişmansın, seni boşayacağım, seni istemiyorum, sen benim yanıma yakışmıyorsun" şeklinde sözler söyleyerek küçük düşürdüğü, tarafların tüp bebek yöntemi ile bir kız çocuklarının olduğu, ortak çocuğunun doğumu esnasında erkeğin şehir dışında olduğu, şehir dışından geldiğinde ısrar üzerine hastaneye gittiği, eşi ve ortak çocukla yeterince ilgilenmediği, bir süre sonra kadını İskenderun'a ailesinin yanına gönderdiği, tarafların bu tarihten beri fiilen ayrı yaşadıkları, bu süreçte erkeğin birçok kez kadının akrabalarını arayarak "benim kız çocuğum var, benim zürriyetimin büyümesi için ben evlenmek istiyorum" şeklinde sözler söylediği, kadına ve ortak çocuğa yeterince maddî ve manevî katkıda bulunmadığı ve evlilik birliği içerisinde üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediği, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusur belirlenemediği gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, velâyetin davalı-davacı anneye bırakılmasına, velâyeti davalı-davacı anneye bırakılan ortak küçük çocuk ile davacı- karşı davalı baba arasında; kişisel ilişki kurulmasına, davalı-davacı kadın yararına, aylık 750,00 TL tedbir nafakasının (İskenderun 1. Aile Mahkemesi'nin 2018/796 E- 2019/236 K. sayılı ilamı ile hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) dava tarihinden hükmün kesinleşme tarihine kadar davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına ödenmesine, karar kesinleştikten sonra 150,00 TL artırımı ile aylık 900,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, ortak çocuk Beritan Nurevşan yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakasının (İskenderun 1. Aile Mahkemesi'nin 2018/796 E- 2019/236 K. sayılı ilamı ile hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) dava tarihinden hükmün kesinleşme tarihine karar davacı-davalı erkekten alınarak velâyeten davalı-davacı kadına ödenmesine, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davalı-davacı kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması, asıl davanın kabulü ve karşı davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur değerlendirlmesi, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek karşı davanın kabulü ve fer'îleri ile asıl davanın reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı var ise geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün, erkeğin davasının reddinin yerinde olup olmadığı, nafakalar, tazminatlar, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.