"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1746 E., 2023/1956 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 17. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/1478 E., 2022/534 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; tarafların 30.09.1992 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden dört müşterek çocuklarının bulunduğunu, tarafların evlendikleri tarihten itibaren 15 sene boyunca davalı karşı davacının ailesiyle birlikte oturduklarını, davalı karşı davacının ailesinin müvekkiline baskı yaparak sürekli eleştirdiklerini, müvekkiline ev işlerini yapmak üzere tutulan bir hizmetçi gibi davrandıklarını, 15 yıl sonra tarafların ayrı bir eve çıktıklarını, ayrı eve çıkmalarına rağmen baskının devam ederek davalı karşı davacının, ailesinin etkisinde kalmaya devam ettiğini, müvekkiline düğünde takılan altın ve ziynet eşyalarına davalı karşı davacı eşin ailesi tarafından el konulduğunu, bu altın ve takıların satılıp paraya çevrilerek erkeğin ailesine dükkan alındığını, davalı karşı davacının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmeyerek eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz davrandığını, çocukların bakım ve eğitimi ile ilgilenmediğini, son 10 yıldır eve haftada bir iki kez uğradığını, geldiğinde de vaktini ayrı odalarda geçirerek birlikte yemek dahi yemediklerini, müvekkili ile ayrı oda ve yataklarda yattıklarını, erkeğin zaman zaman evin elektrik ve su faturalarını dahi ödemediğini, eşine ve çocuklarına maddi ve manevi destekte bulunmadığını, büyük kızları evlenme kararı aldığında davalının müvekkili ve müşterek çocuklarla 1 sene hiç görüşmeyerek sorumluluklarından kaçtığını, müvekkili ve kızının kredi çekip borçlanarak masrafları kendilerinin karşılamak zorunda kaldığını, davalı tarafından müvekkiline bir çok kez fiziksel ve psikolojik şiddet uygulandığını, müvekkilini her fırsatta aşağılayarak "ayı" şeklinde hakaret ettiğini, müvekkilinin ailesine sürekli hakaret ederek aşağılayıp müvekkiline bu şekilde psikolojik şiddet uyguladığını, 2018 yılı Ocak ayında müşterek konutu terk ettiğini, davalı karşı davacının bu kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilerek çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile kadın için aylık 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası bağlanmasına karar verilmesini, 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı karşı davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı karşı davalının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davalının evlilik sürecinde müvekkilinin yüzüne karşı “ben köyün en güzel kızıydım, zengin olup isteyenim çok oldu, senin varlıklı olmana aldanıp evlenmeyi kabul ettim ancak hayal kırıklığına uğradım, ben daha zenginlere layıktım” diyerek pişmanlığını defalarca dile getirdiğini, en küçük müşterek çocuğun doğumuyla birlikte davacı karşı davalının müvekkiline olan davranışlarının tamamen değiştiğini, 12 yıl boyunca eşiyle cinsel ilişkiye girmediğini, yatak odasını ayırarak çocukların odasında yatmayı tercih ettiğini, müvekkili neden birlikte olmak istemediğini sorduğunda ise; "bulabiliyorsan git başkasını bul, onunla evlen" şeklinde cevap verdiğini, davacı karşı davalının telkinleriyle müşterek çocukların babaya düşman olarak müvekkilinin evde istenmeyen kişi durumuna düştüğünü, müşterek çocukların hakaret ve tehditlerine maruz kalan müvekkilinin ortak konutu terk etmek zorunda kaldığını, kızları ...'in babasına kin besleyerek babaannesine "gerekirse babamın yemeğine zehir katar onu öldürürüm, intikamımı alırım" diyerek tehditlerde bulunduğunu, davacı karşı davalının müvekkilinin akraba ve dostlarının eve gelmesine izin vermediğini, anne, baba ve kardeşlerinin dahi zorunlu haller dışında müşterek konuta gitmeye çekindiklerini, davacı karşı davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkiline işe giderken kahvaltı dahi hazırlamadığını, gece geç saatlere kadar televizyon izleyip sabah geç saatlere kadar uyuduğunu, davacı karşı davalının bu kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek, asıl davanın reddine karar verilerek karşı davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini, 100.00,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davacı karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı karşı davacının evlilikle birlikte eşine ayrı bir ev açmayarak 15 yıl kadar ailesiyle birlikte oturmak zorunda bıraktığı, evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmeyerek eşiyle ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi davacı ve müşterek çocuklara maddi ve manevi olarak destek olmadığı, davacı karşı davalı eşine ve çocuklarına "kendiniz çalışın kazanın, ben bu kadar babalık yapabiliyorum" şeklinde sözler söyleyerek sorumluluklarından kaçındığı, davalı karşı davacının en küçük sorunlarda bile tartışma çıkartarak davacı karşı davalıya "ben seni boşayacağım" dediği, müşterek çocuklarının yanında davacı karşı davalı eşine "ayı" diye hitap ettiği, ailesinin tarafların evlilik birliğine sürekli olarak müdahale ederek anne ve babasının "seni boşatacağız, oğlumuza yeni bir kadın alacağız" şeklinde sözler söyledikleri, davalı karşı davacının bu müdahaleye izin verdiği, davalı karşı davacının her tartışmadan sonra müşterek konutu terk ettiği, evde olduğu zamanlarda davacı karşı davalı eşine fiziki, ekonomik ve psikolojik şiddet uygulayarak "Gerizekalı, aptal, orospu " şeklinde hakaretvari söylemlerde bulunduğu, davacı karşı davalının ise; davalı karşı davacı eşine ilgisiz ve sevgisiz davrandığı, evde temizlik ve yemek yapmadığı, yataklarını ve odasını ayırdığı için taraflar arasında karı koca ilişkisinin kopmasına sebebiyet verdiği, davalı karşı davacının annesine "ben oğluna karılık yapmam" şeklinde sözler söylediği, davalı karşı davacı eşinin ailesinin müşterek konuta gelip gitmesini istemediği, müşterek çocukların annesinin etkisinde kalarak babaannelerine " babam eve gelmesin dedik, niye geliyor, bir daha gelirse biz onu bıçaklarız, ayağımızın altına alır ve de zehirleriz" şeklinde sözler söylediği, tarafların fiilen uzun zamandan beridir de ayrı yaşadıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı karşı davacının daha ağır, davacı karşı davalı kadının ise az kusurlu olduğu anlaşılmış, gerçekleşen bu olaylar nedeniyle her iki davanın da ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuk küçük Kamil Berat'ın yaşı ve ihtiyaçları, alıştığı yaşam düzeni ve sosyal inceleme raporu nazara alınarak velayetinin davacı karşı davalı anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki tesisine, tarafların gelir ve ihtiyaçları, ödeme güçleri, davalı karşı davacı babanın müşterek çocuğun giderlerine katılma yükümlülüğü, genel ekonomik esaslar ile hak ve nefaset ilkeleri nazara alınarak uygun miktarda iştirak nafakasının davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, tarafların gelir ve ihtiyaçları, ödeme güçleri, paranın satın alma gücü, genel ekonomik esaslar ile hak ve nefaset ilkeleri nazara alınarak davacı karşı davalı lehine uygun miktarda yoksulluk nafakası takdirine, iştirak ve yoksulluk nafakalarının fazlaya dair taleplerinin reddine, davacı karşı davalının boşanmakla zedelenen ekonomik menfaatleri ile davalı karşı davacının boşanmaya sebep olan eylemlerinin davacı karşı davalının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte bulunması sebebiyle uygun miktarda maddi ve manevi tazminatın davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı karşı davacının daha ağır kusurlu olduğu göz önünde bulundurularak davalı karşı davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü ile kusur belirlemesi ve ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen tazminat miktarları yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü ile kusur belirlemesi, davacı karşı davalı lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakaları, erkeğin reddedilen tazminatları yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaların esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü ile kusur belirlemesi ve ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen tazminat miktarları yönünden yerel mahkeme kararının bozulması talebi ile temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü ile kusur belirlemesi, davacı karşı davalı lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakaları, erkeğin reddedilen tazminatları yönünden yerel mahkeme kararının bozulması talebi ile temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun hangi eşten kaynaklandığı; davaların kabulünün ve erkeğin tazminat taleplerinin reddi ile kadının tazminat taleplerinin kabulünün ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası talebinin kabul edilmesinin, çocuk lehine hükmedilen tedbir iştirak nafakasının hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları ile davalı karşı davacı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatleri dikkate alındığında davacı karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevi tazminat miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevi tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
3.Davalı karşı davacı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacı karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Bekir'e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden Zeliha'ya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.