Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1124 E. 2024/8218 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin açtığı boşanma davasının reddine ilişkin istinaf kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları ve evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu gözetilerek, yerel mahkemelerin davayı reddeden kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2327 E., 2023/3332 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/465 E., 2022/195 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin ticaret ile uğraştığını ve maddî kayıplar yaşadığını, davalı kadının bu durumdan ötürü sürekli boşanacağını söyleyerek psikolojik baskı kurduğunu, taraflar arasında geçimsizliğin olduğunu ve davalı erkeğin evlilik birliğine duyduğu inancı yitirdiğini, davalı kadının eş olmanın yükümlüklerini hiçbir zaman yerine getirmediğini, kapıyı davacı erkeğe açmadığını, davacı erkeğin bir gün geldiğinde valizini kapının önünde bulduğunu ve evden kovulduğunu, bu olaydan sonra erkeğin 2018 yılından itibaren ortak konuta adım dahi atmadığını, davalı kadının, davacı erkekten habersiz çocukları da alıp Bursa'ya yerleştiğini, evi kiraya verdiğini, eşyaların bir kısmını satıp bir kısmını yanında götürdüğünü, tarafların sevgi ve saygı ilişkisinin tamamen bittiğini ve fiili birlikteliklerinin uzun zaman önce sona erdiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalıya verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin ne iyi bir eş ne iyi bir baba olduğunu, davacı erkeğin eşine ve çocuklarına saygı duymadığını, onları yok saydığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını, bir eş olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, alkol alışkanlığı bulunduğunu, alkolün etkisi ile psikolojik şiddet uygulayıp huzursuzluk çıkardığını, davacı eşin maddî desteği bulunmadığı için davalı kadının Bursa'ya yerleşip evi kiraya verdiğini, bundan davacı erkeğin bilgisi olduğunu, davacı erkeğin her konuda yalan söylediğini, eşine sadık olmadığını, defalarca aldattığını, ortak çocuğun buna tanık olduğunu, davalı kadının herhangi bir kusurunun olmadığını ve kusurlu erkeğin dava açamayacağını beyan ederek davanın reddine, ortak çocuk için 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen davacı erkek tanığının dava dilekçesinde davalı kadına kusur olarak atfedilen olaylara dair görgüye dayalı bizzat şahit olduğu bir olayın olmadığı, tanığın sözlerinin bir kısmı da evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olduğu, dava dilekçesinde davalı kadın kusur olarak atfedilen iddiaların kanıtlanamadığı, davalının dosyaya sunduğu mesaj kayıtları, deliller ve dinlenen davalı kadının tanıklarının beyanı birlikte değerlendirildiğinde; davacı erkeğin, davalı kadının ve ortak çocukların birlikte Bursa iline taşınmalarından başından beri haberdar olduğu ve bu durumu bildiği, davacı erkeğin başka kadınla gönül ilişkisi bulunduğu, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davacı erkeğin, davalı eşi ve ortak çocukları ile ilgilenmediği, arayıp sormadığı, evlilik birliğinin kendine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, davacı erkeğin tam kusurlu eylemleri neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı kadına atfı kabil kusurun varlığının ise kanıtlanamadığı, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine, ortak çocuk Elif için aylık 600,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı kadının dava açılmadan önce Bursa'ya yerleştiğini, tarafların uzun süredir ayrı yaşadıklarını, bir araya gelmelerini imkanı olmadığını, davalı erkek aleyhine sunulan sosyal medya ve whatsapp yazışmalarının erkeğin telefonundan izinsiz ve gizlice ele geçirildiğini, hukuka aykırı delil olduğunu, barışma isteği olan bir insanın bir buçuk yıl ayrı kalıp başka bir şehirde düzen kurmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sürdürülebilir bir evliliğin olmadığını beyanla tarafların boşanmalarına karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebep olan olaylarda, davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, bu sebeple İlk Derece Mahkemesinin kusur tespiti ve bu kusur tespitine bağlı olarak boşanma davasının reddini ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların ayrı yaşadıkları ve ortak çocuğun ayrı yaşam süresinde anne yanında kaldığı, ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile davacı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesini tekrar ile kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 nci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenilen sadakat yükümlülüğüne aykırılık eyleminin güven sarsıcı davranış boyutunda kaldığının, bu hususun dinlenen davalı tanıklarının beyanları ile de kanıtlandığının ve gerçekleşen kusur durumuna göre evlilik birliğinin sarsılmasında yine de davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.