"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2092 E., 2023/3272 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/994 E., 2022/136 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm tesisine, davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince, asıl davada hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığına ilişkin olarak verilen hüküm davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-karşı davalı erkek vekilinin ise reddedilen yön dışındaki yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2005 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, ortak konutu terk ettiğini, erkeğin ailesini ve arkadaşlarını istemediğini, belirtilen sebeplerden dolayı kadın aleyhine 2014 yılında boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini, ret kararının 02.07.2015 tarihinde kesinleştiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin 1 inci fıkrası ve 4 üncü fıkrası hükümleri uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine olan müdahalesine sessiz kaldığını, fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sık sık ortak konuttan kovduğunu, kadına ait ziynet eşyalarını aldığını ve iade etmediğini, kadının ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, onlar geldiklerinde de ortak konuta kabul etmediğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... yararına aylık 800,00 TL tedbir nafakası, 800,00 TL iştirak nafakası, ortak çocuk Kevsernur yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 75.000,00 TL maddî tazminat, 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, fiziksel şiddet uyguladığı, kadına ve kadının ailesine hakaret ettiği, birlik görevlerini ihmal ettiği, kadının ise fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ettiği, erkeğe iftira attığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası hükmü uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu içeriği, ortak çocukların velâyete dair beyanları ve fiilen anne yanında kaldıkları dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları sebebiyle tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve kadının davasının reddine karar verilmesi gerektiği, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğu, erkek yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakalar ve velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, nafaka miktarlarının ise az olduğu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamından, erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası hükmüne, kadının davasının ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 1 inci fıkrası hükmüne dayalı olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından her iki davanın da 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası hükmün uyarına kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, erkek tarafından 2014 yılında kadına aleyhine boşanma davası açıldığı, davanın reddedildiği ve ret kararının 02.07.2015 tarihinde kesinleştiği, karar gerekçesinde taraflara herhangi bir kusurlu davranışın yüklenmediği ve bu davadan sonra tarafların bir araya gelmediği, erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası hükmü uyarına kabulüne karar verilemesi doğru ise de reddedilen davada kadına herhangi bir kusur yüklenmediği gibi fiili ayrılık sırasında da kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın ispatlanamadığı, fiili ayrılık süresinde erkeğin, hakaret ve tehdit ettiği, birlik görevlerini ihmal ettiği ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, alınan sosyal inceleme raporu içeriği, ortak çocukların velâyete dair beyanları dikkate alındığında velâyet düzenlemesinin dosya kapsamına uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında ortak çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, kadının çalışmadığı, gelirinin olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleştiği, ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleştiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, mevcut ve beklenen ihlal edilen menfaat, evlilikte geçen süre dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm tesisine, erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesini 4 üncü fıkrası hükmü uyarınca, kadının davasının ise aynı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ... yararına aylık 800,00 TL iştirak nafakası, ortak çocuk Kevsernur yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminat, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise diğer istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 1 inci ve 4 üncü fıkraları istemine dayalı olduğu, hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığı belirtilerek; erkeğin davasında hukuki nitelendirme, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet düzenlemesinin ortak çocukların üstün yararlarına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 335 inci ve devamı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin asıl davada hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığı yönünden, istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin ise reddedilen yön dışındaki temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.