Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1149 E. 2024/8489 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldıysa kusurun kimde olduğu, boşanmaya ve nafaka ile tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının, davalı erkeğin evlilik birliğini temelinden sarsacak kusurlu davranışlarını kanıtlayamadığı, tanık beyanlarının bu yönde yeterli olmadığı ve affedilmiş olayların kusur olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek, boşanmaya hükmeden istinaf mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1772 E., 2023/2725 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Aksaray 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/291 E., 2022/171 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların uzunca bir süre Ortaköy`de yaşadıklarını, müşterek çocuğun ... Lisesini kazanınca Aksaray'dan ev kiralamak sureti ile burada yaşamaya başladığını, davalının sürekli evde kavga çıkardığını, müvekkilini ve müşterek çocuğu bırakıp Ortaköy'e gittiğini sonrada müvekkilini arayıp sormadığını, maddî ve manevî yardımda bulunmadığını, davalının evliliğin başından itibaren müvekkilini istemediğini, çocuk için katlandığını söylediğini, ortak çocuk Aksaray da okurken hafta sonları köye gittiklerinde davalının müvekkili eve almadığını, davalının müvekkilini eşi olarak görmediğini, benimsemediğini, davalının olmayan şeyleri yaşanmış gibi anlatma huyu olduğunu, taraflar bir arada yaşadıkları dönemde müvekkilinin fiziksel ve ekonomik şiddete maruz kaldığını, davalının fiziksel şiddetinden dolayı müvekkilinin davalı hakkında şikayetçi olduğunu, müvekkilinin fiziksel engelli olmasına rağmen günlük işlere çapaya nohut, pancar yolmaya gittiğini buradan kazandıklarını da eve harcadığını, davalı erkeğin eve doğru düzgün alış veriş dahi yapmadığını, canı isterse istediğini alıp getirdiğini, davalının müvekkilini hiçbir zaman beğenmediğini, aşağıladığını istemediğini dile getirdiğini, tarafların dört yıldır ayrı yaşadıklarını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, 80.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davanın evi terk edip gittiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların evliliklerinin ilk yıllarında Ortaköy ilçesinde ikamet etmeye başladıkları daha sonra müşterek çocuğun eğitimini sağlamak amacıyla birlikte karar vererek Aksaray ilinden kiralık bir ev tuttukları ancak Ortaköy de bulunan evlerini de kapatmadıkları, bir müddet bu evde birlikte yaşamaya başladıkları, sonrasında ise müşterek çocuğun eğitim hayatının sona ermesi ve evlenmesi üzerine erkeğin tekrar Ortaköy ilçesine eşi ile birlikte dönmek istediği, fakat kadının bu durumu kabul etmemesi üzerine erkeğin tek başına döndüğü ancak zaman zaman yine Aksaray da bulunan eşinin yanına gelip kısa süreli de olsa birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu suretle davacı kadının dayanmış olduğu müşterek haneyi terk ve Ortaköy de bulunan ortak konuda davacı kadının kabul etmediği yönündeki vakıaların ispat edilemediği bu hususta dinlenilen tanık beyanlarının da bu durumu doğruladığı, diğer vakıalar yönünden yapılan değerlendirmede ise taraflar arasındaki şiddete ilişkin şikayetin tarihinin eski olduğu bu tarihten sonra tarafların bir arada yaşadıkları buna ilişkin tanık anlatımlarının bir kısımının evlilik birliğinin temelinden sarsacak anlatımlar olmadığı, bir kısmının ise neden ve saiki açıklanamayan soyut ibaret kaldığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine, davacının tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî tazminat ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 2016 yılından bu yana davacı kadının Aksaray'da, davalı erkeğin ise Ortaköy'de yaşadıkları, davacı kadının kızının okulu için Aksaray'a gittiği, daha sonra 2019 yılında müşterek çocuğun evlendiği, tanık ...'ın beyanlarından anlaşıldığı üzere, davacı kadının Ortaköy'de bulunan müşterek haneye dönmek istemesine rağmen davalı erkeğin ''Gelme, seni kovarım'' şeklinde sözler söylediği, kadını istemediğini söylediği, fiilen ayrı yaşadıkları süreçte kadına maddî yardımda bulunmadığı, her ne kadar davalı erkek, tanık ...'un dinlendiği celsede davacı kadın ile tanığın dost hayatı yaşadıklarını beyan etse de, dosya kapsamında bu yönde bir delil bulunmaması nedeniyle tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, buna göre; taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurlu olup, davacı kadının ispatlanan herhangi bir kusurunun bulunmadığı, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile davacı kadın vekilinin, kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu, davacı kadının kusursuz olduğunun tespitine, davacı kadın vekilinin, davanın reddine, kadının tedbir-yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisine, buna göre davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, davacı kadın için dava tarihi olan 01.09.2020 tarihinden Daire karar tarihi olan 06.12.2023 tarihine kadar aylık 500,00 TL, Daire karar tarihi olan 06.12.2023 tarihinden boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine, bu nafakanın (aylık 1.000,00 TL) boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamı ile davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesi ile 25.000,00 TL maddî tazminatın ve 25.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü kararının doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi.

3.Değerlendirme

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların Ortaköy`de yaşarken ortak çocuklarının Aksaray`da okul kazanması üzerine Aksaray`da ev kiraladıkları, davacı kadın ve ortak çocuğun bu evde yaşamaya başladıkları, davalı erkeğin de dönem dönem bu eve gelip birlikte kaldıkları, tarafların çocuklarının 2019 yılı Ağustos ayında evlendiği, tanık beyanlarına göre tarafların bundan sonra da bir arada yaşadıkları, her ne kadar davacı kadın tanığı ...`ın tarafların telefon konuşmasında davalı erkeğin davacı kadına '' gelme, seni kovarım '' şeklindeki beyanını duymuş olduğunu beyan etmişse de tarih itibari ile bu beyanın tarafların birlikte yaşadıkları döneme denk geldiği, affedilmiş ve hoşgörüyle karşılanmış olayların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, bundan başka da davacı kadının davalı erkeğin kusurlu bir davranışını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken davalı erkeğe yüklenebilecek bir kusur bulunmadığından davanın kabulü koşulları gerçekleşmemiş olup davanın reddi gerekirken kabulü ile boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.