"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3106 E., 2023/2729 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ereğli (Konya) 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/187 E., 2022/714 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2013 yılında evlendiklerini, tarafların bu evliliklerinden ortak çocuklarının bulunmadığını, müvekkil ile davalının bir arkadaş tavsiyesi üzerine tanıştıklarını, bu evlilik müvekkili ve davalının ikinci evlilikleri olduğunu, müvekkilinin davalının ilk evliliğinden olan çocuğu kabul ettiğini, kendi çocuğu gibi ihtiyaçlarını, masraflarını karşıladığını, ancak davalının bir türlü müvekkilinin küçük çocuk ile yakınlaşmasını ve küçük çocuk ile samimiyet ve yakınlık kurup baba şefkatini göstermesini istemediğini, müvekkilinin genellikle yurt dışında çalıştığı için senede iki kez Türkiye'ye geldiğini, her geldiğinde 14 günlük kaldığında bu süre zarfında taraflar kısa süre birlikte kaldıkları için evlilik birliğini etkileyecek şekilde bir sorun yaşanmadığını, covid 19 salgın hastalığı sebebiyle müvekkilinin 04.06.2019 tarihinde Ereğli'ye geldikten sonra davalı ile birlikte aynı ev ortamında yaşamaya başladıklarını ve bu tarihten sonra da sorunların çıkmaya başladığını, davalı evlilik birliği içerisinde müvekkilin kendisine açtırmış olduğu 3 banka hesabına gelen paralarla kendi geleceğini kurduğunu, yeterli birikimi yaptığını, davalının müvekkiline ihtiyacı kalmadığını anladığı anda harekete geçtiğini, evde huzursuzluk çıkarıp evi ve eşyaları toplayıp evden ayrıldığını, taraflar arasındaki evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını belirterek tarafların boşanmalarına, davacı lehine yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların ortak bir tanıdıkları tarafından tanıştırılıp davacı yurt dışında olduğu için bir yıla yakın bir süre mesajlaştıklarını, daha sonra da evlendiklerini, davacının yılda bir ya da iki kez gelip on dört gün kaldığını, bu sürede ise sabah çok erken saatlerde evden çıkıp akşam geç saatlerde eve dönmediğini, müvekkilinin davacıya dokunduğu zamanlar ise davacının, yorgun olduğunu ve başının ağrıdığını belirtip arkasını dönüp yattığını, müvekkili ile beraber olmadığını, davacı kalp hastası olduğu için cinsel problemlerinin olduğunu müvekkiline söylediğini, davacının belirttiği gibi evde altın, döviz ve para hiç bir şey bulunmadığını, olan paraların hepsinin bankada olup paraları da davacının harcadığını, müvekkilinin evi toplamadan önce davacının kardeşini ve davacının kardeşinin eşini çağırıp kendi evinden getirdiği eşyalarını eltisi ve ablası ile topladığını, davacıya ait hiç bir eşyayı almadığını, müvekkilinin eşyaları aldıktan sonra da müşterek konutun anahtarını da davacının isteği üzerine kardeşi ... verdiğini, müvekkilinin üzerine düşen bütün görevlerini eksiksiz olarak yerine getirip yemek yaptığını, çamaşır, bulaşık ve ev temizliği gibi rutin ev işlerini de en güzel şekilde yaptığını, hatta davacının yapması gereken işleri de müvekkilinin yaptığını, davacının son akşam eve sarhoş gelip müvekkili ütü yaparken sandalyeyi yere vurup müvekkiline hakaret ve tehdit ettiğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin kendisine gelen bankadaki paraları davacının talimatı üzerine harcadığını, ayrıca müvekkilinin davacı kocaya yurt dışında bulunduğu dönemlerde Türkiye'den para transferi yaptığını, davacının ortak çocuklarının olmasını istemediğini, müvekkilinin oğlunu ise suçlayıp, onu azarlayıp rencide ve tehdit ettiğini, onur ve gururunu zedeleyici sözler söylediğini, yemek yerken bile oğlunu göz hapsinde tutup sürekli baskı kurmaya çalıştığını, defalarca herkesin yanında evden gitmesini söylediğini, davacının müvekkiline hitaben ''Seni hizmetçi olarak aldım, herkes başının çaresine baksın, evi otel gibi kullanacağım'' şeklinde sözler söyleyerek psikolojik şiddet uyguladığını, eve bakmadığını, davalı eşine para vermediğini, davalıyı ve oğlunu istemediğini ve evden kovduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacının kusurlu olduğunu belirterek davacının boşanma talebinin kabulüne, davalı lehine aylık 5.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe kadını azarlayıp aşağıladığı, kadına hakaret ettiği, kadına ise mesaj kayıtları ile sabit görülmekle erkeği tehdit ettiği, erkeğe hakaret ettiği kusurları yüklenmiş ve taraflar eşit kusurlu bulunduklarından dolayı davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesini, kadının maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmamasını, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddini istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davalı kadının davacı erkeği tehdit ettiği, bu durumun mesaj kayıtları ile sabit olduğu belirtilmiş ise de, dosyaya sunulan mesaj kayıtlarının davalı kadının önceki evliliğinden olan oğlu tarafından davacı erkeğe gönderildiği, kadının bu konuda oğlunu kışkırttığı hususunun ispat edilemediği, bu nedenle kadına verilen ''Erkeği tehdit ettiği'' yönündeki kusurun kusur olmaktan çıkarılması gerektiği, yine erkek tanıklarının bu hususta herhangi bir beyanlarının bulunmaması ve başkaca delil ile de ispatlanmamış olması nedeniyle kadına verilen ''Erkeğe hakaret ettiği'' yönündeki kusurun da kusur olmaktan çıkarılması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe verilen kusurların istinaf edilmeksizin kesinleştiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenmemiş ise de erkeğin ayrıca; tanıklar Murat ve ... beyanlarından anlaşıldığı üzere ''Müşterek eve karşı ilgisiz olduğu, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, yurt dışından Türkiye'ye geldiği zamanlarda eve nadiren geldiği ve geç saatlerde geldiği'', tanık Murat beyanından anlaşıldığı üzere ''Birlikte yaşayacaklarını evlilik öncesinde bilmesine rağmen, evlendikten sonra kadının önceki evliliğinden olan oğlunu istemediği, evden gitmesini istediği'', tanık ... beyanından anlaşıldığı üzere ''Kadının önceki evliliğinden olan oğlu ...'e 'Üniversiteyi kazanamazsın, boşa çalışıyorsun' diyerek gurur zedeleyici sözler söylediği, çocuğu azarladığı'' ve tanıklar ..., ... ve ... beyanlarından anlaşıldığı üzere ''Birkaç defa başka bir kadınla arabada görüldüğü, Kazakistan'da çalışmakta iken sosyal medya üzerinden başka bir kadın fotoğrafı (davalı kadın tarafından dosyaya sunulan fotoğraf) paylaştığı, bu suretle kadına karşı güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu'' yönleriyle de kusurlu olduğu, buna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, davalı kadının ise ispatlanan kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından, davalı kadın vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verilmiş, her ne kadar davalı kadının kusurunun bulunmaması nedeniyle tam kusurlu erkeğin davasının kabulü hatalı olsa da, boşanma kararının taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiği, tarafların her ikisinin de emekli oldukları, gelirlerinin denk olduğu, davalı kadına intikal eden taşınmazların bulunduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmakla, davalı kadın vekilinin kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik istinaf talebinin esastan reddine yapılan yargılama sonucunda kusuru bulunmayan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kadının maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında olumlu/olumsuz herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından, davalı kadın vekilinin kadının maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmamasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur durumu, kadının yaşı ve yeniden evlenme şansı, evlilik birliğinin süresi, günümüz ekonomik koşulları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti ve tazminatlar yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kusur tespiti ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 174 üncü maddesi. 6098 sayılı Kanun'un 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.