"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/856 E., 2023/1510 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/154 E., 2022/451 K.
Taraflar arasında açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin başvurusunun esastan reddine ve kadının başvurusunun kısmen kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde özetle: aralarında anlaşmazlık olduğunu, boşanma ve ve boşanmanın fer'îleri konusunda anlaştıklarını beyan ederek anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili asıl dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle kadının müvekkilinin ailesine mesafeli olduğunu, gidip gelmediğini, son yıllarda müvekkiline karşı ilgisiz ve agresif davrandığını, her konuda kavga ve huzursuzluk çıkardığını son bir yıldır yatağını ayırdığını, Mahkemece 05.07.2019 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini, karar sonrası kadının, sadakat yükümlülüğüne uymadığını, Ö. İsimli kişi ile birlikte olduğunu öğrendiğini, 2018 tarihinde müvekkilinin ameliyat olduğunu kadın eşin müvekkilinin hastalığı ve tedavisi ile ilgilenmediğini iddia ederek tarafların zina olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyet inin müvekkiline verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile erkek yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava, asıl davaya cevap dilekçelerinde özetle; erkeğin sürekli alkol kullandığını, alkollü olduğu zamanlar müvekkiline tecavüz ettiğini, evdeki eşyaları kırdığını, yatağa küçük tuvaletini yaptığını, Ö. isimli şahısla iş arkadaşı olduğunu, bir kere işle ilgili aradığını, bu arama sonrası erkeğin sık sık müvekkilinin telefonunu kontrol etmeye, sosyal medya hesaplarına girmeye başladığını, iş yeri arkadaşı müvekkilini rahatsız etmeye başlayınca işten ayrılmak istediğini, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını ve müvekkiline baskı yaptığını, anlaşmalı boşanma davası açıldığını ve 05.07.2019 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini, ancak erkeğin müvekkilinin peşini bırakmadığını, rızası dışında ve baskı ile ses kaydı alarak delil oluşturduğunu, izinsiz olarak sosyal medya hesaplarını kullandığını, kazancını sürekli alkole harcadığını, sürekli borç yaptığını, evlilik birliği sorumluluklarını yerine getirmediğini, aşırı kıskanç olduğunu, defalarca aldattığını, evine ve çocuğuna ilgisiz olduğunu, cinsel şiddet uyguladığını, birden çok kez müvekkilini evden kovduğunu, alkollüyken eşyaları kırdığını iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına nafakalara her yıl ÜFE oranında arttırım yapılmasına yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün değilse 10.000,00 TL bedele hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 05.07.2019 tarih ve 2019/502 Esas, 2019/491 Karar sayılı kararı ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek, davanın tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 04.10.2019 tarih ve 2019/1825 Esas, 2019/1491 Karar sayılı kararı ile, anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığını bu haliyle anlaşmalı boşanma davasını "çekişmeli boşanma" olarak görülmesi gerektiğini, mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere, davacının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine ve kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazlarının incelenmemesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının zina yapmak sureti ile aldatmasında ki 3. kişi olan Ö. İsimli kişinin mahkemece tanık olarak dinlendiğini ve ilgili kişinin zina eylemini "...aramızda 2018 yılında 6-7 ay kadar bir ilişki oldu. aramızda cinsel birliktelik oldu. 6 kez birlikte olduk. ... ... ile birlikte olduğum dönemde kullandığım telefon numarası 0505 076 92 16'dır. Bu telefon üzerinden ... ile mesajlaşıp görüşürdük. ... ile mesajlaşıyorduk, messengerdan konuşurduk, telefon ile konuşurduk. ... benim evime 4 kez cinsel amaçlı geldi" açık ikrarının yanı sıra ve taraflar arasında yapılan görüşmeye ait bilirkişi raporunda "...: Aldattın mı beni be ? ...: Yaptım. ...: Evliyken mi aldattın be ... beni iyice? ...: Yaptım." beyanları ile davalı kadının zina eylemini açık olarak ikrar ettiğinden kadının erkek eşi zina yapmak suretiyle aldattığı, erkek eşin ise; kadına ve evlilik birliği çatısı altında ki çocuğuna karşı sürekli alkol tüketmek ve arabasını sık sık değiştirmek suretiyle giderlerini artırıp ortak konutun 3 ay süreyle elektriksiz kalacak şekilde evin temel ihtiyaçlarını karşılamadığı ve ortak çocuğun bakım eğitim ve gözetimine gerekli özeni göstermediği, kadına karşı hakaret ve tehdit eylemlerinde bulunduğu, fiziki şiddet eylemlerinde bulunduğu, kadının özel hayatını kadının sosyal medyasının şifresini ele geçirerek ihlal ettiği, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde davacı davalı erkek eşin az kusurlu kadının ise daha fazla kusurlu olduğu, ortak çocuğun yargılama aşamasında reşit olduğunun anlaşıldığı, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği ve tam kusurlu kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hak kazanamayacağı gerekçesi ile;asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, ortak çocuk hakkında velayet ve nafaka yönünden karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2023 tarihli Ek kararı ile; "...Mahkemece yapılan yargılama esnasında he ne kadar; 10.12.2020 tarihli 3 nolu celsesinin 2 nolu ara kararı ile dava tarihinden itibaren kadın lehine 700,00 TL ortak çocuk lehine 800,00 TL tedbir nafakasına, 09.02.2021 tarihli 4 nolu celsenin 4 nolu ara kararı ile tedbir nafakaları başlangıç tarihinin birleşen dava dava tarihi olan 15.11.2019 tarihi olduğuna, 23.12.2021 tarihli 9 nolu celsenin 5 no'lu ara karar ile ortak çocuğa ilişkin çocuğun reşit olduğu 26.08.2021 tarihi ile kaldırılmasına 6 no'lu ara kararı ile kadın yararına olanın 50,00 TL artırılarak 750,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş ise de; Mahkememiz yargılaması sonunda, evlilik birliğinin boşanma ile son bulmasında nafaka talep eden kadının zinası nedeniyle evliliğin son bulmasında erkekten daha fazla kusurlu bulunduğu kadın için 15.11.2019 tarihinden hüküm tarihi olan 24.11.2022 tarihine kadar tedbir nafakası ödeyen daha az kusurlu erkeğin tedbir nafakası ödemeye devam etmesinde tarafların güncel sosyal ekonomik durumları dikkate alınarak artık bir gereklilik bulunmadığı gibi kadın lehine tesis olunan tedbir nafakasının devamının, hakkaniyet ilkesine aykırı olacağı gerekçesi ile; birleşen davanın davacısı kadın yararına birleşen dava tarihi olan 15.11.2019'dan 700,00 TL, 23.12.2021 tarihinden itibaren ise 50,00 TL artarak 750,00 TL olarak belirlenen tedbir nafakasının hüküm tarihi olan 24.11.2022 tarihi itibariyle kaldırılmasına, ortak çocuk yararına; Mahkememizce 10.12.2020 tarihli 3 nolu celsesinin 2 nolu ara kararı ile dava tarihinden itibaren aylık 800,00 TL tedbir nafakasının çocuğun reşit olduğu 26.08.2021 tarihi ile kaldırılmasına" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; zinaya dayalı davanın kabulü, kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile tedbir nafakası yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; farklı hukuki sebebe dayalı boşanma davalarında tarafların kusurlu davranışları değerlendirilip boşanmaya sebebiyet veren vakıalara göre taraflardan her birinin kusur durumu belirlenip tek kusur belirlemesi yapılarak, kusurun derecesine göre tazminata hükmedilmesi gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılması yerinde olmadığı, taraflarca dilekçeler aşamasında dayanılan ve hükme esas alınan kusurlar somut, görgüye dayalı tutarlı tanık anlatımları ile kanıtlandığını, taraflar arasında geçen ses kaydı ele geçiriliş şekli itibariyle hukuka aykırı delil olup hükme esas alınması yerinde olmadığı, ancak tanık Ö. İsimli kişinin beyanıyla kadının zina yaptığı sabit olduğundan bu durum sonuca etkili görülmeyerek zinaya dayalı davanın kabulünde bir isabetsizlik görülmediği, erkeğin sürekli alkol tükettiği, evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği, kadına hakaret ve tehdit ettiği fiziksel şiddet uyguladığı, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği yönündeki kusurların kanıtlandığını, tespiti yapılan bu kusurlara göre boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi nedeniyle taraflar yararına tazminat isteme koşulu oluşmadığından hatalı kusur belirlemesi sonucu erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı, kadının boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkına sahip olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafaka yükümlüsü erkeğin gelir durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında tedbir nafakasının kaldırılması ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesi yerinde görülmediği gerekçesi ile; kadının kusur gerekçesine ve derecesine erkek yararına hükmedilen manevî tazminata, ek kararla kaldırılan tedbir nafakasına ve reddedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kusur belirlemesine dair gerekçenin düzeltilmesine, tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin ek kararın kaldırılmasına, kadın yararına ek karar tarihi olan 13.01.2023 tarihinden boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar aylık 750,00 TL tedbir aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, erkek eşin şartları oluşmayan manevî tazminat taleplerinin reddine, erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve tespiti, reddedilen tazminatlar ve kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve tespiti, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı ve üfe oranında arttırım yapılmaması, reddedilen tazminatlar, zinaya dayalı davanın kabulü yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesi ve tespiti, erkeğin zina nedenine dayalı davasının kabulü, tazminat hükümleri ve kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının kabulü noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 161 inci,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci 176 ncı ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin tüm; davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yasal olarak yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Toplanan delillerden, kadın eşin herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği ispatlanmış ise de tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" yönünde yoksulluk nafakası verilmesi hususunda bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmemesi yönünden BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'a geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.