"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1134 E., 2023/1528 K.
KARAR : Başvurunun kabulüyle kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/100 E., 2021/389 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesi kararını sınırlı olarak istinafa getiren tarafın açıkça istinaf etmediği konularda da temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karar davalı erkek vekili tarafından "kadının davasında verilen boşanma hükmü" yönünden istinaf edilmediğinden kesinleşmekle davalı erkeğin bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davalı erkek vekilinin "kadının davasında verilen boşanma hükmü" dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki evliliğin son 4 yılında, özellikle de son 6 ayında erkeğin bir takım sadakat yükümlülüğüne aykırı, güven sarsıcı davranışlar içerisinde bulunduğunu, eve geç geldiğini beyan ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin kadına verilmesine, çocuklar yararına aylık 2.000,00''er TL iştirak nafakasına, kadın yararına ise aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, lüks bir sitede oturmasına rağmen eşine ne lüksüm var şeklinde serzenişte bulunduğunu, öfke kontrol sorunu olduğunu, ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, ortak çocukların yanında "sen erkek misin? Öküz, ayı" gibi hakaretlerde bulunduğunu, evliliklerinin çekilmez bir hale geldiğini, küfür ve hakaret ettiğini, işi olmadığı halde eşine nerede olduğunu söylemeden eve geç geldiğini, yemek, temizlik, çamaşır, ütü gibi sorumluluklarını yerine getirmediğini, uyumadan önce telefonunu sakladığını, 3. kişiden gelen telefon konuşmalarıyla kadının sadakatsiz davrandığını öğrendiğini, bu hususa ilişkin ses kayıtlarının bulunduğunu, eşini yatakta boğmaya kalktığını ileri sürerek çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, erkek yararına 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her iki tarafın da üçüncü şahıslarla iletişimde bulunmak suretiyle birbirlerine karşı güven sarsıcı eylemde bulundukları, dolayısıyla gelişen olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların yaşı ve anne bakımına muhtaç olmaları dikkate alınarak ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklardan her biri yararına aylık 500,00'er TL iştirak nafakası ödenmesine, geliri bulunmayan kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası takdirine, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve nafaka miktarları yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, eksik inceleme ile karar verilmesi, tazminat taleplerinin reddi, velâyet, aleyhine hükmedilen nafakalar ile miktarı yönlerinden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkek ile dava dışı üçüncü kişi arasındaki ceza dosyasının celp edilmeden karar verilmesinin dosyanın esasına etkili olmayacağı gerekçesiyle erkeğin bu yöne ilişkin itirazında haklı olmadığı, İlk Derece Mahkemesince taraflara her iki eşin de üçüncü şahıslarla iletişimde bulunmak suretiyle birbirlerine karşı güven sarsıcı eylemde bulundukları vakıalarının kusur olarak yüklenmişse de dava dışı üçüncü kişi ile davalı erkek arasındaki konuşmalara dayanılarak davacı kadına güven sarsıcı davranışta bulunduğu vakıasının kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin cevap dilekçesinde delil olarak dayanmadığı ve dava tarihinden sonra olduğu iddia edilen olaya ilişkin fotoğraf ve güvenlik kamerası görüntülerinin bu dava dosyasında kusur belirlemesinde esas alınamayacağı, erkeğin kadına yönelik diğer iddialarını ispat edemediği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen vakıanın sabit olduğu, erkeğin ayrıca evden erken çıkıp eve geç geldiği vakıasının da sabit olduğu, tarafların ayrı yattıkları sabit olmakla birlikte kimden kaynaklandığının belli olmaması nedeni ile taraflara kusur olarak yüklenmemesi gerektiği, geçimsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat şartlarının oluştuğu, erkeğin yargılama aşamasında maddî tazminat talep etmeyip istinaf dilekçesi ile maddî tazminat talep ettiği, ortak çocuklardan ... ...'un baba yanında kalmak istediği yönünde beyanı olsa da iki kardeşin bir arada yaşamalarının çocukların lehine olacağı, ortak çocukların yargılama aşamasında anne ile yaşıyor oldukları ve bu durumun çocuklar aleyhine olduğuna dair bir olayın olmadığı gerekçesiyle ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine dair kararın yerinde olduğu, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatlar ile iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarına yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, erkeğin tam kusurlu olduğunun tespitine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, ortak çocuklar yararına aylık 900,00'er TL iştirak, kadın yararına ise aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakası ödenmesine, erkeğin maddî tazminat talebinin reddine, kadının sair, erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, kusurun Bölge Adliye Mahkemesince belirtilmediğini, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ödenmesine ilişkin koşulların oluşmadığını, miktarların fahiş olduğunu, erkeğin işsiz olduğunu, aleyhine nafakaya hükmedilemeyeceğini, ortak çocuk ...'ın babasının yanında kalmak istediğini beyan etmesine rağmen velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, velâyet, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine göre kadın yararına tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, nafaka ve tazminatların miktarı, ortak çocuk ...'ın velâyeti ve istinaf edilmeyen kadının boşanma davasının kabulüne ilişkin temyiz itirazının incelenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 323, 324 ve 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin "kadının davasında verilen boşanma hükmü" yönünden temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.