Logo

2. Hukuk Dairesi2024/127 E. 2024/2609 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur durumu, tedbir nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillere, uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek, davalı erkeğin tedbir nafakasına ilişkin temyiz isteminin miktar yönünden reddine, sair yönlerden ise Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1734 E., 2023/1947 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2015/766 E., 2020/503 K.

Taraflar arasındaki tedbir nafakası ve boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tedbir nafakası davasının reddine, boşanma davalarının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadının asıl tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, erkeğin tüm, kadının sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince kadının asıl tedbir nafakası davasında kabul edilen ve temyize konu edilen toplam yıllık nafaka miktarı (600,00 TL* 12 ay) 7.200,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen miktarın altında kaldığı anlaşılmakla; davalı -davacı erkek vekilinin kadının asıl tedbir nafakası davasının kabul edilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin reddedilen yön dışında diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili asıl dava dilekçesi ile; erkeğin sadakatsiz olduğunu ve şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ayrı odalarda yattıklarını en son haksız olarak evi terk ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 84721 sayılı Kanun) 197 nci maddesi uyarınca lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin dava dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, erkeğin ortak konutu terk ettiğini, defalarca başka kadınlarla aldattığını, kanser hastalığına yakalandığını, karşı davalının en ufak bir duyarlılık göstermediğini, karşı davalının evin hiç bir giderini karşılamadığını, dava dilekçesinde bahsettikleri üç katlı evin kirasını da yirmi yıl boyunca erkeğin aldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, kabul etmediklerini, davacı lehine tedbir nafakası koşullarının oluşmadığın, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının eşinin hastalığıyla ilgilenmediğini, yardım etmediğini, yanında bulunmadığını, evden kovduğunu, yurtdışında yaşayan kızlarının yardım ettiğini, davalının sevgi ve saygı göstermediğini, eş gibi davranmadığını, davalının kendi adına kayıtlı Türkiye'deki tüm taşınmazların eşine sormadan sattığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların her ikisinin de kanser rahatsızlığı geçirdiği süreçte birbirlerinin hastalığıyla ilgilenmedikleri, sahip oldukları gayrimenkullerin kiralarını üç yıldır ortak aldıklarını, tarafların çocuklarıyla olan anlaşmazlıklarının evliliklerine sirayet ettiği ve sahip oldukları mal varlığı değerlerinden kimin hangi oranda istifade edeceği konusunda çekişme yaşadıkları boşanmaya sebep olan olaylar yönünden taraflar eşit kusurlu oldukları, kadın, her ne kadar açmış olduğu asıl dava ile 4721 sayılı Kanun'un 197 ncı maddesinde yer alan ayrı yaşamanın haklı sebebe dayanmasına ilişkin hukuki sebebi gerekçe göstererek tedbir nafakası talebinde bulunmuşsa da ve kadının ayrı yaşamasının haklı sebebe dayandığı kabul edilebilecek ise de, somut olayda kadının 4721 sayılı Kanun'un 197 ncı maddesi kapsamında ekonomik anlamda korunmasını gerektirir bir maddî geçim güçlüğü içerisinde olduğu yönünde kanaat edinilemediği, zira taraflara ilişkin ekonomik araştırma tutanakları ve üzerilerine kayıtlı gayrimenkuller incelendiğinde, tarafların gelir durumlarının eş düzeyde olduğu hatta erkeğin bakıma muhtaç olup giderlerinin kadına göre çok daha fazla olduğu, kadının üzerine kayıtlı arsa ve tarla niteliğinde iki ayrı taşınmaz bulunmasına rağmen davalı erkek üzerine arsa niteliğinde tek bir taşınmazın olduğu, ekonomık araştırma tutanaklarında görülen beş katlı binanın da 1/2 hisseyle taraflar adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından, kadının tedbir nafakası talepli asıl davasının reddi gerektiği gerekçesi ile kadının asıl tedbir nafakası davasının reddine, tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tedbir nafakası davasının reddi, erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların reddi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve tazminatların reddi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillere göre, İlk Derece Mahkemesinin tarafların ayrı yaşamakta haklı olduğuna ilişkin gerekçesi doğu ise de davacı kadının ekonomik anlamda korunmasını gerektirir maddî geçim güçlüğü içerisinde olduğu yönünde kanaat edinilemediği gerekçesiyle tedbir nafakası isteminin reddi kararı doğru olmadığı, istinaf konusu edilen diğer hususların kanuna ve usule uygun olduğu gerekçesi ile kadının davasının kısmen kabulü ile aylık 600,00 TL tedbir nafakasının dava tarihi olan asıl dava tarihi olan 03.12.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davasının kabulü, tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili; kadının tedbir nafakası davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak tarafların tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı -davacı erkek vekilinin, kadının 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesine dayalı tedbir nafakası davasının kabul edilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.