Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1283 E. 2024/1304 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, bozma ilamına uyularak verilen kararda, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete uygunluğu, velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerindeliği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılması ve bozma kararına uygun hüküm kurulması gözetilerek, yerel mahkemenin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2905 E., 2023/2901 K.

DAVA TARİHİ : 18.10.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/445 E., 2021/1007 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince bozma sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun kısmen esastan reddine ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; tarafların Kütahya’da çalışırken tanıştıklarını, sonrasında kadının İzmir'e tayin olduğunu, sonrasında erkeğin tayininin Diyarbakır'a çıktığını, bu sırada erkeğin görevinden ihraç edildiğini, 2018 yılı Ağustos ayında kadının tayininin Konya'ya çıkması sebebiyle Konya'ya geldiğini, erkeğin Konya'ya taşıdıktan hemen sonra 2018 yılı Kurban bayramında ailesinin yanına gittiğini, 5 ay boyunca geri gelmediğini ve arayıp sormadığını, erkeğin ortak haneye döndükten sonra yine kadını yok saydığını, kadının dayısının bulduğu işten kısa süre sonra istifa ederek ayrıldığını, kendini evlilik birliğinden soyutladığını,kadını yalnız bıraktığını, ilgilenmediğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına ve kadın yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının ileri sürdüğü iddiaları kabul etmediğini, erkeğin 2017 tarihinde Diyarbakır'a tayinin çıktığını daha sonra açığa alındığını, davacının doğumu Konya'da yaptığını, doğumdan sonra Bursa iline geldiğini, burada yaklaşık bir ay kaldığı süre zarfında sürekli Konya'ya geri dönmeyi istediğini belirttiğini, sürekli problem çıkardığını, tarafların Diyarbakır'a döndükten sonra davacının tayinini nereye isteyecekleri konusunda problem yaşadıklarını, kadının Konya'ya ailesinin yanına gitme konusunda ısrar ettiğini, erkeğin ailesinin yanına 10-15 gün gittiğini, beş ay sonra döndüğünü, beş aylık süreçte davacının, erkeği arayıp sormadığını, empati kurmadığını, tayin konusu dışında hayatta daha önemli bazı önceliklerin olduğunun farkına varmadığını, erkeğin beş ay gibi uzun bir süre ailesinin yanında kaldığını ancak bunun tek nedeninin kadının umursamaz tavırları olduğunu, beş aylık süreçten sonra erkeğin tekrardan kadın ile bir araya gelmek istediğini, kadının ise bu evin tüm maddî giderlerini sen karşılayacaksın ve ben hiçbir şekilde senin ailenin evine gitmeyeceğim, torunlarını gelip burada görecekler dediğini, maddî manevî destek olmadığını, ezdiğini, ailesinin etkisinde kaldığını, ailesini ise istemediğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin 28.06.2021 tarih ve 2019/445 Esas, 2021/1007 Karar sayılı kararı ile erkeğin işe girdiği ancak kadına haber vermeden işinden ayrıldığı, kadınla yatağını ayırdığı, kadının ise aile konutunu terk ettiği, böylelikle evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı, halen anne ile yaşıyor olması, alıştığı düzen ve uzman raporu dikkate alındığında velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun yüksek yararına olacağı, boşanmaya neden olan olaylarda kusuru eşit ya da daha ağır olmaayan, mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yönünden zedelenen kadın yararına uygun miktarda maddî tazminata, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden kadın yararına uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci maddesi gereğince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 275,00 TL tedbir ve aylık 450,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî, 7.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı ile çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve velâyet düzenlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2022 tarih ve 2021/2075 Esas, 2022/1689 Karar sayılı kararı ile, erkeğe kusur olarak yüklenen kadınla yatağını ayırma vakıasının ispatlanamadığından erkeğin kusurlarından çıkartılması gerektiği, erkeğe yüklenen diğer kusurların gerçekleştiği, erkeğin ayrıca kadını yok saydığı ve kendini evlilikten soyutladığı yönüyle de kusurlu bulunduğu, kadına her ne kadar evi terk etme vakıası kusur olarak yüklenmiş ise de dosya kapsamında tarafların geçimsizliği noktasının sabit olduğu, kadının boşanma iradesi göstererek 16.07.2019 tarihinde evden ayrıldığı, kısa bir süre sonra 18.10.2019 tarihinde de boşanma davası açtığı görülmekle bu vakıanın kadın yönünden kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, kadının ispatlanan başkaca kusurunun bulunmadığı, bu durumda boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, asıl davanın kabulünün istinaf edilmeyerek kesinleştiği, kadın yararına hükmedilen tazminatların ise yetersiz olduğu gerekçesiyle; tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kusur belirlemesinin; erkeğin tam kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarları artırılarak kadın lehine 17.000,00 TL maddî, 17.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, tarafların sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı; davacı- davalı kadın vekili İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, bu konuya itirazlarını istinaf dilekçelerinde açıkça belirtiklerini, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin tam kusurlu sayılması gerektiğinin tespitine rağmen erkeğin karşı davasının reddine karar verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları ile velâyeti kendisine bırakılan ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden; davalı- davacı erkek vekili kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve velâyet düzenlemesi yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.

2.Dairenin 09.02.2023 tarih ve 2022/10041 Esas, 2023/548 Karar sayılı kararı ile istinaf talebinde bulunan ... kadın vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinin sonuç kısmında "...Davalı- davacının boşanma davasının reddi ile talep ettiği nafaka ve tazminatların tamamen kabulüne karar verilmesi..." talep edildiğine göre erkeğin karşı davasının kabulünün de istinaf edildiği, ne var ki kadın vekilinin bu talebinin Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi dışında bırakılarak incelenmediği, istinaf sınırlamasının "kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı ile kişisel ilişkinin süresi" olarak belirlendiği, tarafların kusur belirlemesi ve kadının tazminatların miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, tarafların diger istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verildiği; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ayrıca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı- davalı kadın vekilinin erkeğin davasının kabulüne yönelik istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken istinaf incelemesi dışında bırakılmasının hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 24.05.2023 tarihli 2023/1034 Esas, 2023/1189 Karar sayılı karar ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğin kadınla yatağını ayırdığı yönüyle kusurlu bulunduğu ispatlanamadığı bu nedenle kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, erkeğe yüklenen diğer kusurların isabetli olduğu, erkeğin kadını yok saydığı ve kendini evlilikten soyutladığı yönüyle de kusurlu bulunduğu, kadının her ne kadar evi terk ettiği yönüyle kusurlu bulunduğu anlaşılmış ise de dosya kapsamında tarafların geçimsizliği noktasının sabit olduğu, kadının boşanma iradesi göstererek 16.07.2019 tarihinde evden ayrıldığı, kısa bir süre sonra 18.10.2019 tarihinde boşanma davası açtığı görülerek kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, kadına verilecek başkaca kusur olmadığı; tarafların kusura yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği; gerçekleşen kusur durumuna göre Mahkemenin kusur dağılımı isabetsiz bulunarak erkeğin tam kusurlu olduğunun tespiti ile asıl davanın kabulü istinaf edilmemekle kesinleşmiş olduğu, davacı kadının karşı davanın kabulüne yönelik istinaf talebi kabul edilerek; tam kusurlu bulunan davalı erkeğin açtığı karşı boşanma davasının ve velâyet talebinin, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği; ortak çocuğun 2017 doğumlu olduğu annesi ile birlikte yaşadığı, yaşadığı ortamın gelişimine uygun olduğu, aldırılan sosyal inceleme raporunda çocuğun velâyetinin annede bırakılmasının çocuğun menfaatine olacağının tespit edildiği, çocuğun anne yanında kurulu düzeninin oluşması, anne bakım gözetim ve şefkatına muhtaç olduğu dönemde olması nazara alınarak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin, çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, gelişimine uygun olduğu, çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir iddia ve olgunun bulunmadığı; boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.' hükmüne amir olduğu, bu nedenle ortak çocuk lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu olduğu; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, çocuğun yaşı, zorunlu öğrenim döneminde bulunması temel ihtiyaçları ile eğitim öğretim ihtiyaçları nazara alındığında hükmedilen iştirak nafakası miktarı ölçülülük ve hakkaniyet ilkelerine uygun olduğu; kadının boşanma sonucu en azından davalı erkeğin maddî desteğini yitireceği, erkeğin kusurlu davranışları sebebiyle kişilik haklarının zedelendiği gözetilerek uygun bir maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki davalı erkeğin kusurunun mahiyeti, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 52 nci madde hükümleri dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının yetersiz kaldığı, kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kadın yararına 17.000,00 TL maddî ve 17.000,00 TL manevî tazminatın hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin davasının reddine, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 275,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştikten sonra aynı miktarda iştirak nafakası olarak devamına; kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten tahsiline, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

2.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz başvurusunda; kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen ve reddedilen kendi tazminat talepleri, velâyet ve nafaka yönünden davacı- davalı kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvurusunda ise gerekçe ve hüküm arasında bulunan çelişki, kusur belirlemesi, tazminat miktarı ile kişisel ilişki yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

3.Dairenin 02.11.2023 tarihli, 2023/6707 Esas, 2023/5138 Karar sayılı kararında; Mahkemece verilen kararın gerekçesinde ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafaka miktarının uygun olduğu belirtildiği, hüküm fıkrasında ise ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafaka miktarının artırıldığı; yine kararın gerekçesinde kadın yararına maddî ve manevî tazminat miktarının uygun olmadığının belirtilerek gerekçenin içinde kadın yararına 17.000,00 TL maddî ve 17.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine karşın hüküm fıkrasında kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği; bu haliyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yarattığı gerekçesiyle; hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sebebine göre sair temyiz itirazları incelenmemiştir.

C. Bölge Adliye Mahkemesi Son Kararı

Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı yer alan kararı ile, bozma kararına uyulmasına karar verilerek; İlk Derece Mahkemesince erkek eşe "kadınla yatağını ayırdığı" vakıasının ispatlanmamış olmasına rağmen kusur olarak izafe edilmesinin hatalı olduğu, kadına ise "evi terk ettiği" vakıası kusur izafe edilmiş ise de kadının boşanma iradesi göstererek evden ayrıldığı ve daha sonrasında boşanma davası açmış olduğundan kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, kadına kusur olarak yüklenebilecek başkaca kusurun bulunmadığı,boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, tarafların ortak çocuğu 2017 yılı doğumlu ...'nın yaşı itibariyle babasının sevgi ve ilgisine de muhtaç olduğu dikkate alındığında, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin, çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, gelişimine uygun olduğu, çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir iddia ve olgunun bulunmadığı, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kişilik haklarına yapılan saldırı, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde takdir edilen maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle; tarafların kusur belirlemesine, erkeğin kişisel ilişkiye, kadının karşı davanın kabulü, tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı- davacı erkek eşin açtığı karşı davanın karşı dava, velâyet ve tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren aylık 275,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye yükseltilmesine ve aynı miktar iştirak nafakasına, takdir edilen nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf talepleri ise esastan reddedilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili; boşanma hükmü hariç olmak üzere, kusur belirlemesi, vekalet ücreti, lehine karar verilen tazminatların ve nafakaların miktarı, nafakalara dava tarihinden itibaren ÜFE artışına karar verilmesi taleplerinin değerlendirilmediği, kişisel ilişki düzenlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarı, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozmanın amacına uygun karar verilip verilmediği ve kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının, kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarının, hakkaniyete uygun olup olmadığı kusur belirlemesi, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi hükümleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 3 üncü maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Ayrıca Sözleşmenin 1 inci maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle erkeğe Bölge Adliye Mahkemesince yüklenen "ev eşyalarına zarar verdiği" maddî vakıasına yönelik tanık beyanının görgüye dayalı olmayıp, duyumdan ibaret olması nedeniyle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği ancak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına ve bozma kararı gereğince karar verilmiş olmasına göre, usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.