"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1386 E., 2023/2624 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/383 E., 2022/149 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı erkek vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeninden esas hakkında hüküm tesisine, davacı erkek vekilinin diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1990 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, küçük düşürücü konuştuğunu, baskıcı olduğunu, ortak çocukları erkeğe karşı doldurduğunu iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, kadını ve ortak çocukları küçümsediğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, baskıcı olduğunu iddia ederek öncelikle davanın reddine, aksi kanaatte olunması durumunda ise kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, kadına taşınmazları kendi üzerine devretmesi hususunda psikolojik baskı uyguladığı, kadını aşağıladığı, kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve ortak konutu terk ettiği, kadının ise erkeği göstererek ''...Siz bunu adam mı sanırsınız...'' dediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, davalı kadının açılan davaya itiraz hakkının olduğu, kadının itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, kadının tanıkları ..., ... ve ... arasında husumet olduğu ve beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğu, vekâlet ücretine dair hükmün hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yurt Dışı Tebligat ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul ve Esaslara Dair Tebliğ uyarınca, istinabe işlemlerinin adli yardımlaşma istenen tarafın kendi mevzuatında öngörülen şekillere uygun olarak yerine getirileceği, istinabe işlemlerini yerine getiren ülke mevzuatına göre davalı kadın tanıkları (ortak çocuklar) ..., ... ve ...'nin yeminsiz olarak dinlenmiş olmaları nedeniyle tanık beyanlarının hükme esas alınmamasının söz konusu olmayacağı, yine davacı erkek vekili tarafından bu tanıklar ile davacı erkek arasında husumet bulunduğu beyan edilmiş ise de, davacı erkeğin tanıkların babası olduğu, aralarında ailevi sorunlar nedeniyle bir kısım anlaşmazlıklar bulunduğu, ancak tanık beyanlarını hükümden düşürecek nitelikte bir husumet bulunduğuna dair delilin dosya kapsamına yansımadığı, hükmün gerekçeyi içerdiği, gerekçede tarafların kusur tespitlerinin yapıldığı, davacı erkek vekilinin bu yönlere temas eden istinaf taleplerinin isabetli olmadığı, tazminat talebinin boşanmanın fer'îsi niteliğinde olduğu, tazminat talebi ayrı harca tabi olmadığı gibi, bir tarafın tazminat talebinin reddi halinde karşı taraf yararına ayrıca vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, kaldı ki İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davalı kadının boşanmaya bağlı tazminat talebi hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı, davacı erkek vekilinin davalı kadının tazminat talepleri reddedilmiş olmasına rağmen davacı erkek yararına ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmemesine yönelik istinaf talebinin isabetli olmadığı, İlk Derece Mahkemesince, davalı kadına verilen kusurların istinaf edilmeksizin kesinleştiği, kadının başkaca kusurunun ispatlanamadığı, davacı erkeğe verilen kusurların ise görgüye dayalı tanık beyanları ile sabit olduğu, davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin isabetli olmadığı, gerçekleşen kusur durumuna göre, İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğin ağır, davalı kadının ise hafif kusurlu olduğu yönündeki kusur dağılımının isabetli olduğu, tarafların 2017 yılından bu yana ayrı yaşadıkları, davacı erkeğin Türkiye'de, davalı kadının ise Avusturya'da yaşadığı, uzun süredir devam eden fiili ayrılık karşısında davalı kadının boşanmanın reddi isteminin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, evlilik birliğinin devamında davalı kadın ve her biri ergin olan çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin ağır, davalı kadının ise hafif kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik şartları ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak, davalı kadın yararına dava tarihi olan 18.03.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, davalı kadının çalıştığı, davacı erkeğin emekli olduğu, tarafların her ikisinin de evlilik birliği içerisinde ortak restoran işlettikleri, her ikisinin de adlarına kayıtlı mal varlıklarının bulunduğu, gelirlerinin denk olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, davalı kadının evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda hafif kusurlu olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, evlilikte geçen süre, kusur durumu, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi ile taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak, davalı kadının tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davacı erkek vekilinin istinaf itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm tesisine, davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminat, davacı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, tazminatlar ve tedbir nafakası yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu olduğu ve davanın kabulü şartlarının gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğu belirtilerek; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi, kusur belirlemesi, tazminatların ve tedbir nafakasının miktarı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına tedbir nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın tanıkları ..., ... ve ...'nin beyanlarının hükme esas alınmasının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 240 ıncı ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.