Logo

2. Hukuk Dairesi2024/16 E. 2024/8244 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, maddi ve manevi tazminat, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tanık beyanları ve erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının ispatlanması, erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulünü gerektirmiş ve bu durum da belirlenen tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olmaması gözetilerek, Yargıtay kararı kısmen bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2000 E., 2023/2890 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/198 E., 2022/344 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı dava cevap dilekçesinde özetle; davalının kendisinin istediği gibi lüks bir konut kiralamadığı için müvekkile ile defalarca kavga ettiğini, müvekkilinin bayan kuaförü olarak çalıştığını, 08.00'den - 20.00'ye kadar çalıştığını, evine geldiğinde davalının evde yemek pişirmediğini, evin günlük temizliğini dahi yapmadığını, her akşam kendine aperitif yiyecekler hazırlayarak ya da dışarıdan yemek söyleyerek karnını doyurduğunu, davalının sürekli ailesi ile arkadaşları ile gezmeye gittiğini, kadınlık görevini dahi yapmadığını, davalının hamile olduktan sonra hamilelik psikolojisini bahane ederek müvekkili ile en küçük bir sebepten dolayı kavga çıkardığını, her tartışmanın sonunda çeşitli bahaneler üreterek ailesinin evine gittiğini, davalının müvekkiline küfür, hakaret dolu sözleri olduğunu, müvekkilini kışkırttığını, müvekkiline sinir krizi geçirdiğini, müvekkilinin de davalıya bir tokat attığını, doğumdan sonra saldırgan tavırlarını müvekkilinin ailesine doğru yönelttiğini, müvekkilinin ailesinin torununu görmeye gelmesini dahi engellemeye çalıştığın, bunda ısrar eden müvekkili ve ailesine hakaretler ettiğini, bir gün bu nedenle davalının babasının müvekkili annesinin ölümle tehdit ettiğini, davalının ise bardak ve su şişesi fırlattığını, sehpaları devirdiğini, ağır beyin ameliyatı geçiren müvekkilinin annesinin ziyaretine gitmediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarını ve ortak çocuğun velâyetini müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalının iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin evlendikten sonra çalışmak istediğini, ancak davacının buna izin vermediğini, karşı tarafın müvekkilinin çalışmasına engel olduğunu, ekonomik olarak kendisine bağımlı olmasını istediğini, taraflar evlendiğinde eşyaların büyük çoğuluğunun müvekkil ve ailesi tarafından karşılandığını, karşı tarafın kişisel eşyaları ve bavulu ile geldiğini, müvekkilin hiç bir zaman lüks konut kiralamadığı için karşı taraf ile tartışmadığını, müvekkilinin hergün en az iki çeşit yemek yaptığını, müvekkilinin evi temizlediğini, ancak karşı taraf sürekli olarak yerlerin ve kapı kollarının çamaşır suyu gibi kimyasallarla temizlenmesini talep ettiğini, ancak müvekkilinin ve çocuğun sağlığı yönünden sağlıklı olmayacağını beyan ettiğini, bundan dolayı karşı tarafın müvekkiline sinkaflı küfürler ederek, her seferinde fiziksel saldırıda bulunduğunu, davacı karşı davalının müvekkilinin vücudu ile sürekli dalga geçtiğini, psikolojik olarak şiddet uyguladığını, müvekkilinin hamile olduğu zaman bile fiziksel şiddet uyguladığını, karşı tarafın ailesinin müvekkiline biz Adanalıyız sonuçları olur, şeklinde sürekli tehdit ettiğini, davacı karşı davalının müvekkilinin yaptığı yemeklere sürekli bahaneler söyleyerek müvekkiline hakaretler ettiğini, defalarca müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin ilgili yerlere şikayet ettiğini, ancak davacı karşı davalının tehditlerinden dolayı şikayetlerini geri çekmek zorunda kaldığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkili için aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasının, 100.000,00 TL maddî tazminatın, 100.000,00 TL manevî tazminatın davacı karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini ve tarafların boşanmalarını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "Taraflar arasında devam eden huzursuzluk nedeni ile davacı kocanın müşterek haneden ayrılarak kendi ailesi ile yaşamaya devam ettiği, ancak ayrılığa davacı kadının eylemleri nedeni ile olduğu, davalı kadının doğumdan sonra sürekli kendi ailesini eve alarak, evlilik birliğine ailesinin müdahalesine açık kıldığı, evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini ev hanımı olmasına rağmen yemek yapmayarak ve evi temizlemeyerek yerine getirmediği, kocanın ailesini misafir olarak eve almadığı, kadının erkeğin annesi ameliyat olduğunda ziyarette bulunmayarak eşine duygusal şiddet uyguladığı, erkeğin ise müşterek haneden ayrıldıktan sonra zaman zaman eve geldiğinde eşini müşterek haneden çıkarmakla tehdit ettiği, ev eşyalarına ve demirbaşlara zarar verdiği, kadının vücudu ile dalga geçerek küçümsediği, davalı kadın tarafından sunulan mesaj kayıtlarından ise anlaşılacağı üzere her iki tarafında birbirine hakaret ettiği, Antalya 27.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/975 E. 2019/463 K. sayılı ceza dava dosyası ile sabit olduğu üzere davacı erkeğin kadına karşı fiziki şiddet uygulamış ise kadının yargılama aşamasında şikayetinden vazgeçerek tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri, kadın tarafından bu olayın affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, daha sonraki şiddet iddialarının usulüne uygun olarak kanıtlanamadığı, kadın tarafından dosyaya sunulan şiddet gördüğüne dair fotoğrafların ne zaman çekildiğinin ve kime ait olduğunun anlaşılamadığından hükme esas alınmamıştır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu sabit olup taraflar eşit kusurlu olduğu anlaşılmıştır." gerekçesiyle her iki davanın kabulüne, tarafların evlili birliğinin temelinden sarsrılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı-karşı davacı anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve 850,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı-karşı davacı kadına kusur olarak izafe edilen "davalı kadının doğumdan sonra sürekli kendi ailesini eve alarak, evlilik birliğine ailesinin müdahalesine açık kıldığı, evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini ev hanımı olmasına rağmen yemek yapmayarak ve evi temizlemeyerek yerine getirmediği, kocanın ailesini misafir olarak eve almadığı, kadının erkeğin annesi ameliyat olduğunda ziyarette bulunmayarak eşine duygusal şiddet uyguladığı" vakıalarına ilişkin tanık beyanları sebep ve saiki açıklanmayan ve davacı erkekten aktarılan beyanlar olup hükme esas alınması olanaklı olmadığı, ancak, davalı-davacı kadının eşine hakaret içerikli mesajlar çektiği, Mahkemece, davacı-davalı erkeğe izafe edilen kusurlar istinaf edilmeyerek kesinleştiği, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda davacı-davalı erkeğin daha ziyade, kadının ise daha az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur tespiti ile eşlerin eşit kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadın vekilinin, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ile kadın yararına hükmolunan yoksulluk ve iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüyle; kadın lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk, velâyeti anneye verilen ortak çocuk için 1.500,00 TL iştirak nafakasına, 40.000,00 TL maddî 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti,maddî-manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz talebinde bulunulmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekâlet ücreti, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddî-manevî tazminat, kusur tespiti, erkeğin kabul olan davası yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ile tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında dinlenen tanık beyanları ile erkeğin kadına farklı zamanlarda fiziksel şiddet uyguladığının da ispatlandığı, erkeğe bu kusurun yüklenmesi gerektiği ve bu hale göre erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti davacı annede bulunan ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Deniz'e yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden Şule'ye iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.