Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1795 E. 2024/8791 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından açılan zinaya dayalı boşanma davasının kabulü, kusur belirlenmesi ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin eşinin zina yaptığını öğrendikten sonra birlikte yaşamaya devam etmesi ve boşanma davası açmaması nedeniyle zina eylemini affettiğinin kabulü, erkeğin fiziksel şiddet uygulaması nedeniyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu ve bu sebeple lehine tazminata hükmedilemeyeceği, kadının ise tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2603 E., 2023/3435 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/228 E., 2022/286 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinde zamanla hiç iletişim kurmamaya başlayan erkeğin sonrasında davranışlarını, fiziksel-ekonomik-psikolojik şiddet, hakaret, baskı kurma, aşağılama, güvensizlik, aldatma, her türlü güven sarsıcı hareket şeklinde kadına yönlendirdiğini, evliliğin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten kaçındığını, kadının çalışmasına izin vermediğini, daha ilk çocuğuna hamile iken şiddet gördüğünü, daha sonraki yıllarda şiddetin hakaretin ve aşağılamanın dozunun giderek arttığını 2016 yılında kadının darp edildiğinde sol kulak zarının delindiğini ve ciddi boyutlarda işitme kaybının meydana geldiğini, erkeğin başka bir bayanla aldattığından şüphelendiğini, şiddetin dozunun artması nedeniyle uzaklaştırma kararı verildiğini, kadını silahla yaraladığını, evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, çocuklarına harçlık dahi vermediğini belirterek tarafların öncelikle zina sebebiyle boşanmalarına, aksi takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin psikolojik şiddet ve baskı gördüğünü, işyerine mesaiye kaldığı zaman eve gelince kadının "Çalışan kişi işyerinde de yemeğini yemiştir" diyerek erkeğe yemek vermediğini ve bu şekilde cezalandırdığını, erkeğin surat asma ve küsme huyunun çok sık olduğunu, şiddet iddialarının yersiz olduğunu, 06.01.2019 tarihinde pazar günü erkek yeni uyanmışken kadının yine çeşitli bahanelerle bağırıp çağırmaya başladığını, erkeğin kalkarak salona geldiğini ve kadına “Bir hafta sonu evde birlikte kahvaltı yapıyoruz sus da bir kahvaltı yapalım, şu kahvaltıyı da zehir etme” demesi üzerine bağırmanın dozunu arttıran kadının, “Susmazsam ne olur, vurur musun, ne yapabilirsin kanunlar benden yana, erkeksen vur, bütün polisi eve yığarım, seni tutuklatırım” demek suretiyle erkeği taciz ettiğini, aldatma iddiasının kadının yersiz şüphe ve kuruntularından kaynaklandığını, asıl aldatılanın erkek olduğunu, telefonundaki arşivlenmiş mesajlardan kendisini 2018 yılından itibaren başka bir erkekle aldattığını, karşılıklı erotik yazışmalar, resimler paylaşıldığını, otellerde veya pansiyonlarda buluştuklarını, erkeğin bu durumu kabul etmeyerek boşanmak istediğini, ancak kadının bunu kabul etmediğini, erkeği tehdit ettiğini, haksız yere ikinci kez uzaklaştırma kararı aldırdığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle, tarafların öncelikle zina sebebiyle boşanmalarına, aksi takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadın tarafından 06.01.2019 tarihinde yaşanan tartışma sonrası erkek aleyhine tedbir kararı alındığı, tedbirden 3 ay sonra erkeğin eve döndüğü ve birlikte yaşamaya devam ettikleri, en son erkeğin, kadını darp etmesi üzerine 20.03.2020 tarihinden itibaren ayrı yaşamaya başladıkları, erkek tarafından dosyaya sunulan mesaj çıktıları ile kadının zina yaptığı iddia edilmiş ve buna dayalı olarak dava açılmış ise de bu husus başkaca bir delille ispat edilmediği gibi, aldatma eylemini 2020 yılı Ocak ayında öğrendiğini beyan eden erkeğin bu iddiasını destekleyen tanık anlatımı veya başkaca bir belge de sunulmadığı, zina eyleminden haberdar olmasına rağmen darp eyleminin gerçekleştiği 20.03.2020 tarihine kadar bu sebebe dayalı bir girişiminin olmaması ve tarafların birlikte yaşamaya devam etmelerinin sadece anlaşmalı boşanmaya ikna için olduğu iddiasının hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, erkeğin zina eylemini affettiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığı, kadının zinaya dayalı boşanma davasının şartları oluşmadığından kadının zinaya dayalı davasının reddine, erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma talebinin kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 350,00 TL tedbir nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı-karşı davacının TMK. 161 ve 166/1 maddesine dayalı boşanma davasının, velâyet, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin, "Davacı kadın tarafından 06.01.2019 tarihinde yaşanan tartışma sonrası davalı aleyhine tedbir kararı alındığı, tedbirden 3 ay sonra davalı kocanın eve döndüğü ve birlikte yaşamaya devam ettikleri, en son davalı kocanın davacıyı darp etmesi üzerine 20.03.2020 tarihinden itibaren ayrı yaşamaya başladıkları sabit görülmüştür. Davalı ... tarafından dosyaya sunulan mesaj çıktıları ile davacı kadının zina yaptığı iddia edilmiş ve buna dayalı olarak dava açılmış ise de bu husus başkaca bir delille ispat edilmediği gibi, aldatma eylemini 2020 yılı Ocak ayında öğrendiğini beyan eden davalının bu iddiasını destekleyen tanık anlatımı veya başkaca bir belge de sunulmamış, zina eyleminden haberdar olmasına rağmen darp eyleminin gerçekleştiği 20.03.2020 tarihine kadar bu sebebe dayalı bir girişiminin olmaması ve tarafların birlikte yaşamaya devam etmelerinin sadece anlaşmalı boşanmaya ikna için olduğu iddiası hayatın olağan akışına uygun bulunmamış, davalı kocanın zina eylemini affettiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığı şeklinde yorumlanmıştır." demek suretiyle erkeğin karşı davasının reddine karar vermesinin hatalı olduğu, eşler arasında 20.03.2020 tarihinde gerçekleşen olayda erkeğin eşine fiziksel şiddet uygulaması sonucunda tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, dosyaya sunulan mesaj kayıtları içeriğinden kadının başka bir erkek ile cinsel ilişki yaşadığı, erkeğin, söz konusu mesajları Ocak 2020 tarihinde tesadüfen gördüğünü, anlaşmalı olarak boşanmak ve çocukların eğitim durumlarını etkilememek amacıyla dava açmayı ertelediğini belirttiği, sunulan delillerle öğrenme tarihinin daha önceki bir tarih olduğunun kanıtlanamadığı, sunulan delillerle erkeğin eşini affettiği ya da yaşananları hoşgörü ile karşıladığının kabulünün de mümkün olmadığı, sunulan mesaj kayıtları ile kadının zinasının ispatlandığı, evlilik birliğinin mevcut hale gelmesinde zina eden kadının, eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğu, erkeğin zina nedenine dayalı karşı davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile karşı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilerek erkeğin karşı davasının kabulü ile tarafların zina nedeniyle boşanmalarına, boşanmaya neden olan olaylarda kadın, erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğundan kararın bu yönüyle düzeltilerek kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan erkek lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin zinaya dayalı davasının kabulü, kusur, kabul ve reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; erkek tarafından açılan zinaya dayalı boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, kabul ve reddedilen tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 174 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması neticesinde İlk Derece Mahkemesince, eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesi kararı erkek vekilince temyiz edilmiş ve istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir. "Eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur (TMK m.161). Somut olayda, tarafların en son erkeğin, kadını darp etmesi üzerine 20.03.2020 tarihinden itibaren ayrı yaşamaya başladıkları, kadının boşanma davası açması üzerine erkeğin karşı boşanma davası açtığı, erkeğin karşı dava dilekçesindeki beyanlarından 2020 yılının Ocak ayında eşinin telefonundaki mesajlardan eşinin zina eylemini öğrendiğini, eşine "eğer mesajları silmiş olsaydın ben hiçbirisini görmezdim sen de kendi ayıbınla yaşardın" dediğini beyan ettiği, zina eyleminden haberdar olmasına rağmen darp eyleminin gerçekleştiği tarihe kadar birlikte yaşamaya devam ettiği, bu durumda kadını affettiği, aksi yöndeki iddiaların ise ispatlanamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle davalı-karşı davacı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de, kadının kabul edilen boşanma davası temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden, erkeğin boşanma talebinin konusuz hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda erkeğin boşanma davasının konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararla birlikte davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdir ve tayin edilmesi gerekmektedir. Bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkek tam kusurlu olup yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluşmamıştır. Hal böyle iken Mahkemece yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar ile kadının reddedilen tazminat talepleri yönünden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif) (Muhalif)

KARŞI OY YAZISI

Usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmetmek gerekirken bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.