Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1852 E. 2024/8840 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır kusurun kimde olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak erkeğin açtığı boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, erkeğin eşine hakaret, küfür, ev eşyalarına zarar verme gibi eylemlerinin tanık beyanlarıyla sabit olduğu, kadının ise tek bir hakaret dışında kusurlu davranışının ispatlanamadığı, erkeğin daha ağır kusurlu olmasına rağmen kadının boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve erkeğin de boşanma davası açma hakkı bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin erkek tarafından açılan boşanma davasını kabul eden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1423 E., 2023/2005 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2017/270 E., 2022/116 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dilekçelerinde özetle;davalının sürekli eşini aşağıladığını, başkalarının duyacağı şekilde hakaret ve küfürler ettiğini, sinirlendiğinde evdeki eşyaları kırıp döktüğünü, kadını evden kovduğunu, cinsel birliktelikten kaçındığını, ödenmeyen nafaka sebebiyle takibe geçilmesi ve maaş haczi üzerine eşini arayıp ölümle tehdit ettiğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili dilekçelerinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, psikolojik sorunlarının evlilik öncesinde yaşadıklarından ileri geldiğini, kendisinin öğretmen olarak atanması, erkeğin ise atanamaması sebebiyle kadının eşini maaşı yüzünden aşağılayıp onur kırıcı sözler söylemeye, çevresinden uzak tutmaya başladığını, erkeğin de çalışıp Adana'ya müzik öğretmeni olarak atanmasından sonra ise eşine sevmediğini ve boşanmak istediğini söyleyerek boşanma davası açtığını, davalının hayatında bir başkası olduğundan şüphelenildiğini, kadının cinsel birliktelikten de kaçındığını, yatağını ayırdığını, çalıştığı gerekçesiyle ev işlerini erkekten beklediğini, erkeğin ailesiyle olan ilişkisini koparmaya çalıştığını, baskın ve inatçı bir yapıda olduğunu, ileri sürerek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde davalı- birleşen davacının birden fazla kez davacı- birleşen davalıya hakaret, küfür ve küçük düşürücü söz söylediği, ev eşyalarına zarar verdiği, davacı-birleşen davalının davalı- birleşen davacıya bir defa küçük düşürücü söz söylemekle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı- birleşen davalının az kusurlu davalı-birleşen davacının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının davasının kabulüne, erkeğin birleşen davasının reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında yatılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına takdir olunan 750,00 TL tedbir nafakasının devamına, 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 15.000,00 TL manevî, 13.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı- davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- davacı erkek vekili ,kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece erkek aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "eşine hakaret etme, küçük düşürücü sözler söyleme, evdeki eşyalara zarar verme, küfür etme" şeklindeki kusurların tanıkların görgüye dayalı beyanları ile sabit olduğu, davacı-davalı kadının istinafı bulunmadığından erkeğe başkaca kusur yüklenemeyeceği, diğer taraftan kadına yüklenen eşine "defol git" dediğine ilişkin kusur da, kadının istinafı olmaması nedeniyle kesinleştiği, davalı-davacı erkeğin dayandığı kadının eşini sevmediğini söylediğine yönelik vakıa dışındaki sair vakıalara ilişkin tanıklarının hükme esas alınmaya elverişli, somut delil niteliğinde görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı gibi bu iddialarını doğrulayacak başka somut bir delili de bulunmadığı, ancak birleşen dava dilekçesinde dayanılmış olmasına rağmen, tanıklardan Osman'ın beyanında geçen kadının eşine "sevmediğini söylediğine yönelik" vakıanın, mahkemece bu vakıaya dayanılmadığı gerekçesiyle kadına kusur olarak yüklenmemiş olması doğru olmadığı, tarafların belirlenen kusurlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda az kusurlu olan kadının yanı sıra yukarıda belirtildiği üzere ağır kusurlu erkeğin de dava açma hakkı bulunduğu, kadının birleşen davada boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu o halde, davacı-davalı kadının asıl davasının kabulünde yanlışlık yok ise de erkeğin birleşen davasının da kabulü yerine reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile erkeğin kusura esas vakıalar ile birleşen davasının reddine ilişkin istinaf itirazlarının kabulüne, kararın gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine, erkeğin birleşen davasına ilişkin hükmün yargılama giderleri ve vekâlet ücreti de dahil olmak üzere fer'ileri ile birlikte kaldırılmasına, davalı- davacı erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkeğin ortak çocuk ...'ın velâyetine ilişkin talebinin reddine, davalı-davacı erkeğin sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı davalı kadın vekili; birleşen davanın davanın kabulü, kusur belirlemesi,

usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.