Logo

2. Hukuk Dairesi2024/185 E. 2024/7246 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkemenin boşanma, velayet, nafaka ve tazminata ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek istinaf mahkemesinin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2053 E., 2023/2054 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/259 E., 2023/596 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde;müvekkili ile davalının 2003 yılında evlendiğini, tarafların bu evlilikten ortak 2004 doğumlu ..., 2007 doğumlu ... ve 2018 doğumlu ... isminde 3 çocuğunun bulunduğunu, müvekkilinin ev hanımı olduğunu davalının ise seramik ustası olarak yurt dışında çalıştığını, tarafların evliliğin ilk iki senesinde davalının ailesi ile birlikte yaşadığını, ortak çocuk ...’nin doğumuna yakın davalı eşin Sudan’a çalışmaya gittiğini, müvekkilinin bu nedenle köyde tek odalı bir eve taşınmak zorunda kaldığını, davalının yaklaşık 14 yıl yurt dışında çalıştığını senede sadece 20-30 gün eve geldiğini, bu süreçte de ortak çocuklarla ilgilenmediğini, evde durmadığını, zamanını kendi ailesi ile geçirdiğini, müvekkiline ve çocuklara şiddet uyguladığını, 14 yıl boyunca eşine hiç para göndermediğini, müvekkilinin ailesinin, komşuların ve Kaymakamlık yardımlarıyla geçinmeye çalıştığını, davalının son gelişinde tabletinde başka bir kadınla birlikte uygunsuz fotoğraflarını gördüğünü, davalıya sorduğunda evlendiğini, 3 tane de orada çocuğu olduğunu beyan ettiğini, ardından İstanbul’a çalışmaya gittiğini, 3 ay sonra Sudan da evlendiğini söylediği kadın ve 3 çocuğu ile birlikte ortak konuta geldiğini, “duruyorsan burada bunlarla birlikte dur, durmuyorsan babanın evine çek git” şeklinde sözler söylediğini, müvekkilinin bu durumu kabul etmemesi üzerine “şerefsiz, o.. çocuğu, bu evden s… git” dediğini ardından müvekkilini dövdüğünü, müvekkilinin kayınbabasının evine sığındığını, ardından babasının evine döndüğünü, davalının Sudan asıllı kadının ikametgahını ortak konuta aldırdığını beyan ederek; tarafların zina sebebiyle, zina hususunun sübut bulmadığına kanaat getirilir ise evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak 3 çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri için 2.000,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına bu nafakaların her yıl ÜFE oranından az olmamak üzere arttırılmasına, müvekkili lehine 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili karşı dava ve cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat işçisi olup aylık gelirinin takriben asgari ücret olduğunu, kadının eşinin bilgisi olmadan akrabalarının evini kiralayarak müvekkilinin kök ailesinin yanından taşındığını, müvekkili Sudan’dan geldiğinde kadının zamanını ev dışında geçirdiğini, eşinin istemediği insanlarla görüştüğünü, eşini ve çocuklarını ihmal ettiğini, ilgisiz davrandığını eşi ile olan cinsel yaşamlarına ait özel sırları başkalarına anlattığını, müvekkili kadını uyardığında “sen bana karışamazsın, adam gibi koca olsaydın da bende iyi anlatsaydım seni, herkes bilsin ne mal olduğunu” gibi sözlerle eşini aşağıladığını, eve geç geldiğini, cinsel birliktelik istemediğini, her hususta tartışma çıkardığını, eşinin kendisinden beklediği hiçbir şeyi yapmadığını, müvekkilini sürekli maddî imkansızlıklar çekmekten dolayı suçladığını, çocuklarına karşı eşini kötülediğini, müvekkilinin davalı kadının ısrarı ile Sudan da birlikte yaşadığı kadını ve 3 çocuğunu Türkiye’ye getirdiğini, kadının bu birlikteliği başından beri (2011) bildiğini, sürekli psikolojik tedavi için ilaçlar kullandığını, çocuklara şiddet uyguladığını, son olarak 2022 yılının mart ayında evi terk ederek annesinin yanına taşındığını beyan ederek; tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata ortak 3 çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar için 1.000,00’er TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacının çalışmak için yurt dışına gittiği ve kısa süreli izne geldiği, izne geldiğinde kök ailesi ile vakit geçirdiği, eşine harçlık göndermediği, eşine ve çocuklarına şiddet uyguladığı, eşine hakaret ettiği, çocuklarla ilgilenmediği, eşini aldattığı ve aldattığı kadını ortak konuta getirdiği gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, reşit olmayan çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ... için aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra aylık 950,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, her yıl ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına, ... için aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra aylık 850,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, her yıl ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra aylık 2.250,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, her yıl ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına, kadın yararına 70.000,00 TL maddî, 65.000,00 TL manevî tazminata, 2022/1080 Esas sayılı birleşen dava yönünden ise; davanın kabulü ile; tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; maddî ve manevî tazminat miktarları, nafaka miktarları, kusur belirlemesi, birleşen davanın reddine karar verilmemesi yönünden kararın kaldırılması yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kadının zinaya yönelik davasının kabulünün hatalı olduğunu, hak düşürücü süre ve af bulunduğunu beyan ederek asıl davanın kabulü, davalı-davacı erkek aleyhine hükmedilen tazminatlar, kusur belirlemesi ve reddedilen maddî ve manevî tazminatlar yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yoksulluk nafakası, iştirak nafakaları ile tazminatların az olduğu gerekçesi ile kadının yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminatlara ilişkin talebinin kabulü ile ilgili hükümlerin kaldırılmasına, velâyet hakkı anneye verilen tarafların ortak çocukları yararına dava tarihinden itibaren her ay düzenli olarak 750,00 TL, diğer çocuk yararına ise dava tarihinden itibaren her ay düzenli olarak 650,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştikten sonra ortak çocuklar yararına aylık 2.000,00'er TL iştirak nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine söz konusu nafakaların miktarının kararının kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında artış yapılmasına, davacı-birleşen dosya davalısı kadın yararına dava tarihinden itibaren her ay 1.500,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasının her ay erkekten alınarak kadına verilmesine, hükmedilen nafakanın her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında arttırılmasına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, erkeğin tüm, kadının sair istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tazminatlar ile kadın lehine verilen nafakanın kaldırılmasını, çocuklar için verilen nafakanın miktarı, kusur değerlendirilmesi ve asıl davanın kabulü yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık, asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.