Logo

2. Hukuk Dairesi2024/2084 E. 2024/8988 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur, velayet, maddi ve manevi tazminat ile nafaka miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu, hakkaniyet ilkesi ve ilgili kanun maddeleri gözetilerek daha uygun miktarlarda tazminat ve nafaka takdiri gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1255 E., 2024/28 K.

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/505 E., 2022/150 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı- karşı davalının davasının reddine, davalı- karşı davacının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; tarafların 08.10.2001 tarihinde evlendiklerini ve bu evliliklerinden ortak iki çocuklarının bulunduğunu, davacı- karşı davalının haklı bir gerekçe olmaksızın 23 Eylül 2020 günü ortak haneyi keyfi olarak terk ettiğini, davalının ilk etapta 20 Eylül pazar günü ... ... Mahallede oturan amcasının evine gittiğini, aynı günün akşamı kadının amcası ve yengesi ile birlikte ortak haneye geldiklerini, aynı sofrada müvekkili, davalı kadın, kadının amcası ve yengesinin ortak çocuklar ile yemek yediklerini, o akşam yapılan konuşmalar esnasında kadının ortak çocukların ve kendi amcası ile yengesinin yanında müvekkilini istemediğini ve müvekkilinden ayrılacağını beyan ettiğini, kadının amcası ve yengesinin ayrılık olmaz şeklinde beyanda bulunmaları üzerine davalının ısrarla durmak istemediğini ve gitmek istediğini söylediğini, hatta amcasının 5-10 gün gitsin kafa dinlesin şeklinde beyanda bulunduğunu, davalının babası ve erkek kardeşinin 23 Eylül Çarşamba günü müvekkilinin işte olduğu bir esnada gelip davalıyı ortak haneden alarak ...'da bulunan babasına ait eve götürdüklerini, giderken yanında ortak çocuk ...'yi de götürdüklerini, davacının bu durumu diğer ortak çocuk ile yaptığı telefon görüşmesinden öğrendiğini, davalının müşterek haneyi terk ettikten sonra müşterek çocuğun diş randevusu için ...'e geldiğini, bu gelmesinde iki gün arkadaşında kaldığını, ortak hanede kalmadığını, davalının başka hanede kalmasının müşterek haneden ayrılmak konusundaki kararlılığını ortaya koyduğunu, kadının; müvekkilinin anne ve babasının ortak haneye misafir olarak geldiklerinde onlara karşı soğuk davrandığını, gerekli ilgi alakayı göstermediğini, evlilik süresince ev işlerinde temizlik, yemek yapma gibi işlerde görevlerini tam olarak yerine getirmediğini, evliliklerinin son bir yılında kadının odasını ayırdığını, çoğu zaman eşinden ayrı odada kaldığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; evliliklerinin ilk yıllarında erkeğin müvekkiline çok iyi davranırken çocuk olduktan iki yıl sonra kötü davranmaya başladığını, o sıralarda erkeğin bir kadınla ilişkisi olduğu hakkında dedikodu çıktığını ancak erkeğin bu durumu yalanladığını, erkeğin müvekkiline karşı sinkaflı küfürler ederek hakaretlerde bulunduğunu, erkeğin kadına karşı "seni istemiyorum" şeklinde beyanlarda bulunduğunu, davacı karşı davalı erkeğin gayet iyi maaş aldığı halde müvekkiline 100,00 TL gibi bir para verdiğini ve eve geldiğinde aşırı sinirli, öfkeli, ne yapacağı belli olmayan bir adam olduğunu, bir şeye kızdığında müvekkiline tekme atmak, kafasına yüzüne yumruk atmak suretiyle fiziki şiddet uyguladığını, müvekkilinin sırf çocukları babasız büyümesin diyerek erkeğin zamanla olgunlaşıp düzelmesini beklediğini, erkeğin telefonla gizli gizli uzun uzun görüşmeler yaptığını, müvekkilinin bu hususu sorması halinde ise; "sen kimsin, sana hesap mı vereceğim" diye bağırdığını, erkeğin müvekkiline karşı bir yıldır eşlik görevlerini yapmadığını, davacı karşı davalı erkeğin müvekkiline "evden defol git, sana bir kuruş vermeden boşayacağım, defolup git köylerde otur, ne yaparsan yap ama git başımdan" diyerek defalarca kovduğunu beyan ederek asıl davanın reddine karar verilerek karşı davalarının kabulüne karar verilmesini, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuk ...'nin velâyetinin anneye tevdini, müvekkili lehine aylık 2.500,00 TL tedbir yoksulluk nafakası takdirini, ortak çocuk için ise; 1.000,00 TL tedbir iştirak nafakasına hükmedilmesini, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat takdirine karar verilerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı karşı davalı erkeğin kadına hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, müşterek konuttan kovduğu, kadının ortak konuttan kovulmasından sonra tarafların bir araya gelmedikleri gerekçesi ile davacı- karşı davalı erkek tarafından açılan asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı- karşı davacı kadının tazminat isteminin kısmen kabulü ile ortak çocuk ...'nin velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, 40.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın karar kesinleşme tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davacı karşı davalıdan alınıp davalı- karşı davacıya verilmesine, ortak çocuk için takdir edilen 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 600,00 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleşinceye kadar devamına, karar keşinleştikten sonra iştirak nafakası olarak davacı- karşı davalıdan alınıp ortak çocuğa velâyeten davalı- karşı davacıya verilmesine, davalı- karşı davacı kadın lehine hükmolunan 800,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarile aylık 1.200,00 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra aynı miktar ile yoksulluk nafakası olarak davacı- karşı davalıdan alınıp davalı- karşı davacıya verilmesine, ortak çocuk Nazlı'nın reşit olması nedeniyle velâyet hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun olmadığını, şiddet ve hakaretin bulunmadığını, ortak çocuğun baskı altında beyanda bulunduğunu, tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını, davalının kovulduğuna dair beyanlarının bulunmadığını, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin kabulüne karar verilmesini kabul etmediklerini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, davacının tedbir nafakasından feragat ettiğini beyan ederek asıl dava ve taleplerin kabulüne, karşı dava ve taleplerin reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarlarının düşük olduğundan bahisle talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinn yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun olmadığını, şiddet ve hakaretin bulunmadığını, ortak çocuğun baskı altında beyanda bulunduğunu, tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını, davalının kovulduğuna dair beyanlarının bulunmadığını, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin kabulüne karar verilmesini kabul etmediklerini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, davacı- karşı davalının tedbir nafakasından feragat ettiğini beyan ederek asıl dava ve taleplerin kabulüne, karşı dava ve taleplerin reddine karar verilmesi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarlarının düşük olduğundan bahisle talepleri doğrultusunda karar verilmesi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun hangi eşten kaynaklandığı; davalı- karşı davacı kadının davasının kabulünün ve davacı karşı davalı erkeğin davasının reddinin hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen tedbir, yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının hakkaniyetli olup olmadığı, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktar itibari ile uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 185 inci maddesi, 186 ncı maddesi, 327 nci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- karşı davalı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatleri dikkate alındığında davalı- karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk ...'nin ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarları yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı- karşı davalı erkek vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıdaki temyiz giderinin Murat'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Sibel'e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.