Logo

2. Hukuk Dairesi2024/2493 E. 2024/5238 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Velinin velayet görevini kötüye kullanması nedeniyle yapılan tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin, velinin velayet görevini kötüye kullanarak davacıya zarar verdiği iddiasını ispatlayamaması ve hükmün usul ve yasaya uygun olması gözetilerek, temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/308 E., 2022/394 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/46 E., 2021/618 K.

Taraflar arasındaki velâyet görevinin kötüye kullanılması nedeni ile tapu iptal tescil, bedel tahsili davasının yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun harç ve vekâlet ücreti yönünden kabulüne, sair yönlerden esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf davalılar ve vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babasının 24.11.2008 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak müvekkili ile ..., ..., ..., ...'in kaldığını, müvekkilinin babasının vefatını müteakip üvey kardeşi ...'in tüm malların idaresini ele aldığını, gayrimenkullerin intikallerini yaptırdığını, ... Turizm Otelcilik İşletmeleri Ltd. Şti adlı işletmenin işlerini devraldığını, tüm ticari işleri ile ilgilendiğini, müvekkilinin yaşının küçük olması Ankara'da ikamet etmesi nedeni ile babasının işlerini bilmediğini, ablasının açtığı dava ile konuya vakıf olduğunu ve ergin oluna eldeki davayı açtığını, dava konusu taşınmazın Trabzon'un en değerli yerinde olduğunu, babalarının ölümünden yaklaşık 4 ay sonra 06.05.2009 tarihinde 1.275.000 TL'ye aceleyle, annesinin velâyet görevini kötüye kullanarak bedelsiz bir şekilde satışının yapıldığını, haricen yaptıkları araştırmada taşınmazın 7-8 milyon değerinde olduğunu öğrendiklerini, gerçekte bir satış yapılmadığını, herhangi bir ödeme yapılmadığını, mirasçılardan mal kaçırmak maksadı ile muvazaalı bir işlem yapıldığını, müvekkilinin diğer kardeşlerinin babalarının ölümünden sonra çok borcu olduğunu, bu borcun kapatılmaz ise taşınmazların üzerine haciz geleceğini, sonrasında şirketin gelirlerinden mahrum kalacaklarını, bu satış yapılır ise kendilerine daire alınacak kadar para paylaştırılacağını, yoksa babaların tüm mal varlığının elden çıkacağı şeklinde sözlerle satışa rıza gösterilmesinin istenildiğini, müvekkilinin annesinin bu nedenle paniklediğini, kardeşlerine güvenerek muvazaalı ve bedelsiz olarak satışı yaptıklarını, velâyet görevini kullanan ...'ın gerekli araştırmayı yapmadığını, müvekkilinin zararına ve aldatılmasına vesile olduğunu iddia ederek velâyet hakkının kötüye kullanılması nedeni ile dava konusu taşınmazın müvekkilinin veraset ilamındaki payı dahilinde tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 191.250 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan ortaken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2-Davacı vekili, davalılar vekilinin cevap dilekçesine sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, davalılar vekilinin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, murisin borçlarının ispatlanmadığını, kullanılan kredilerin bu satışa vesile olduğunun açıklamadığını, alıcı şirket ile davalı diğer murislerin kötü niyetle hareket ettiğini iddia etmiştir.

II. CEVAP

1-Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde özetle; murisleri olan ...'in sağlığında ... Turizm Otelcilik İşletmeleri Ltd. Şirketinin büyük ortağı olduğunu, son zamanlarda şirketin gelirinin azaldığını, çalışanların maaşını karşılamaya ancak yetecek hale geldiğini, murislerinin bir çok ilde yatırım yaptığını, eşi ve çocuklarının geçimini sağladığını, bunlara üst düzey bir yaşam sürme imkanı sağladığını ancak gelirinin yetmediği yerde piyasadan, eşten dosttan borçlandığını, şirket adına kredi kullandığını, kullanılan kredilerin teminatı olarak dava konusu taşınmazın üzerinde toplam 500.000,00 TL ipotek tesis edildiği gibi murislerinin 1.316.000,00 TL ve 120.000 Amerikan Doları tutarında kefaleti bulunduğunu, murisin ani ölümü üzerine, müvekkili ...'in kalan borçlarla boğuşmaya başladığını, 5 ay boyunca aylık 50.000,00 TL ödemeler yaptığını, kendi adına kredi kullandığını, borçlandığını, üvey kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya devam ettiğini, murisin toplam 1.000.000,00 TL'nin üzerinde borçlarını ödeme imkanı olmayınca, kredi borçlarının temerrüde düşmesi halinde yüksek oranda temerrüt faizi ödenmesinin daha zor olacağı ve mal varlığının dava fazla kaybına neden olacağı hesap edilerek, dava konusu taşınmazın satışına karar verildiği, bu taşınmazın ipotekli olması nedeni ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu olmasında çok daha az bedelle satılacağı nazara alındığını, dört ay boyunca müşteri arandığını, bu zaman zarfında borç alınabilecek bütün yollar tükendiğinden taşınmazın 1.275.000 TL bedelle davalı şirkete satıldığını, satış ipotekle yükümlü olarak yapıldığını, peşin ödenen kısmının iş bankası kredi hesabına yatırıldığını, zamana yayılı çekler halinde tahsil edildiğini, kredi borçları ödenince taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırıldığını, satış bedelinin tamamıyla murisin borçları için kullanıldığını, bu satışın yapılmaması halinde davacının hak sahibi olduğu bir çok taşınmazın ellerinden çıkmış olacağını, davacının iddialarının iftiradan ibaret olduğunu, davacı ile müvekkillerinin mirasçı sıfatı ile aynı hakka sahip olduklarını, tüm işlemlerin usule uygun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2-Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan ...'in müvekkili şirket temsilcisine gelip, babalarının borç içinde vefat ettiğini, dava konusu yerin banka ipoteği ile satılma tehdidi altında olduğunu, babasının borçlarını temizlemek için bu yeri satmak istediğini söylediğini, müvvekkilinin o tarihte taşınmazı maddi imkanı olmadığını belirttiğini, sonrasında müvekkili şirketin başka bir taşınmazının satılması ile dava konusu taşınmazı satın alabileceklerini ilettiklerini, tarafların 06.05.2009 tarihinde tapuda resmi senet ile devri gerçekleştirdiklerini, davalı ...'in satış karşılığı 191.250,00 TL bedelle davacının hissesinin tamamını devrettiğini, satış bedelini nakden ve tamamen aldığını, satış sırasında dava konusu taşınmaz üzerinde 800.000,00 TL'lik ipotek olduğunu, müvekkilinin ipoteğinin tüm hukuki vecibelerini kabul etmek sureti ile taşınmazın satın alındığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, müvekkili şirketin tarafları tanımadığını, taşınmazın satış bedelinin davacı ve davalıların babalarından kalma ... şirketinin hesabına havale edildiğini, müvekkili şirketin davada taraf olmadığını, müvekkili açısından davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Dosya içerisinde bulunan dava dilekçesi ve cevap dilekçeleri, Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/327 Esas, 2018/544 Karar sayılı dosyası, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan davanın muvazaa nedeniyle tapu iptal, bu mümkün görülmediği taktirde alacak davası olduğu, davanın ilk olarak asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/327 Esas, 2018/544 Karar sayılı kararı ile davanın davacı yönünden tefrik edilerek 2018/476 esas numarasını aldığı, bu dosya üzerinden yapılan yargılama sonrasında 2018/476 esas, 2018/545 karar sayılı karar ile davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 2. kitabının 7. ayrım başlığını taşıyan "çocuk malları" ile ilgili bölümde yer alan düzenlemelerden kaynaklandığı, bu davalara bakma görevinin Aile Mahkemesinin olduğu gerekçesi ile usulden reddedilerek mahkememize gönderildiği, bu kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2019/1935 esas, 2020/4879 karar sayılı kararı ile onandığı, daha sonra yargılamanın mahkememizde devam ettiği, davacının, velisi ...'ın velâyet görevini kötüye kullanarak kendisini zarara uğrattığını, gerçekte murisin bahsedildiği gibi bir borcunun olmadığını, üvey kardeşlerinin annesini kandırarak satışa onay vermesini sağladığını, annesinin ise yeterli araştırma yapmadan velâyet görevini kötüye kullanarak bu satışa onay verdiğini, satışın gerçek bir satış olmadığını, kendisinden mal kaçırmak için muvazaalı olarak satıldığını, gerçekte bir bedel alınmadığını, alınmış gibi sözleşmeye imza atıldığını, dava konusu taşınmazı alan tüzel kişinin de kötü niyetli olduğunu iddia ettiği anlaşılmıştır. Daha önce yapılan yargılamalar sonunda verilen yukarıda belirtilen yargıtay kararlarında bu davanın muvazaa iddiasına dayandırılamayacağı, ancak velâyet/vekâlet görevinin kötüye kullanılmasına dayanabileceği, velâyet görevini yerine getirenin davacının annesi olduğu, davacının annesi davalı ...'ın kötü niyetle hareket ettiğinin ispatlanması gerektiği, ancak bunun ispat edilemediği, kaldı ki davalı ...'ın davacının annesi olduğu göz önüne alındığında böyle bir durumunda hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/327 esas sayılı dosyasında davacı tanığı olarak dinlenen tanıkların tamamının çevreden ve davacıdan duyduklarını anlattıkları, soyut bilgilerinin olduğu, dava konusu taşınmazın davalı ... Ltd. tarafından satın alınmadan önce de ipotekli olduğu, tüm bu hususlar dikkate alındığında davada üçüncü kişi konumunda bulunan ... Ltd. Şti'nin kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği, davalının iyi niyetli üçüncü kişi olduğu, davacıyı ve velisi davalı ...'ı tanımadığı, davanın diğer tarafları ile herhangi bir çıkar ilişkisi de olmadığı, davacının velisi davalı ...'ın kendi hür iradesi ile söz konusu satışı yaptığı, kaldı ki davalı velisi ... ile davacı arasındaki bir hukuki durumun üçüncü kişi konumunda olan davalı ... Ltd. ve diğer davalıları ilgilendirmeyeceği, diğer davalıların da yapılan satıştan bir menfaat elde ettiklerinin ispat edilemediği, taşınmazın o tarihte borçlarının kapatılarak devredildiği anlaşılmakla davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verildiği" gerekçesi ile davanın reddine, dava konusu taşınmaza konulan tedbirin kaldırılmasına, alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 25,20 TL'nin mahsubu ile eksik 34,10 TL harcın davacıdan alınarak Hazine'ye irat olarak kaydedilmesine, davalı ... A.Ş kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalılar ..., ..., ..., ..., ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen davası yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2-Davalılar ... ve diğerleri vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Devir tarihinde davacının, velisi ...'ın velâyet görevini kötüye kullanarak davacıyı zarara uğrattığı, velâyet görevini kötüye kullanarak bu satışa onay verdiği iddia edilse de; velâyet görevini yerine getirenin davacının annesi olduğu, davacının annesi davalı ...'ın kötü niyetle hareket ettiğinin ispatlanamadığı, aynı şekilde ...'ın diğer çocuğuna karşı vekâlet görevinin kötüye kullandığı hususu da ispatlanamadığından reddine karar verildiği ve Yargıtay denetiminden geçen kararın kesinleştiği, Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/327 esas sayılı dosyasında davacı tanığı olarak dinlenen tanıkların taraf ve çevreden duyuma dayalı bilgilerinin olduğu, davada üçüncü kişi konumunda bulunan ... Ltd. Şti'nin kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği, davanın diğer tarafları ile herhangi bir çıkar ilişkisi de olmadığı, diğer davalıların da yapılan satıştan bir menfaat elde ettiklerinin ispat edilemediği, taşınmazın o tarihte borçlarının kapatılarak devredildiği anlaşılmakla, davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı tarafın esasa yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dava açılış aşamasında davacı tarafça 191.250,00 TL üzerinden harç yatırıldığı ve davası reddedildiği halde davacı tarafa harç iadesi yapılmadığı anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince hükümde harç ile ilgili eksik olarak hüküm kurulmuştur. Taraflarca bu konuda açık istinaf yok ise de, harçlar kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen reddedilen dava yönünden alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.266,10 TL'den mahsubu ile bakiye 3.185,40 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. İDM tarafından kararı istinaf etmeyen ... Ltd. Şti'nin lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmiş ise de; ne davacı ne de davalı şirket vekili bu hususa yönelik istinaf başvurusunda bulunmadıklarından ve vekâlet ücreti kamu düzenini ilgilendirmediğinden ilk derece mahkemesince davalı şirket lehine hükmedilen maktu vekâlet ücreti kesinleşmiş olup, aleyhe hüküm kurma yasağı doğrultusunda bu husus Dairemizce istinaf incelemesine konu yapılmamıştır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince istinaf eden davalılar lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmiş ise de; dava dilekçesinde harca esas bedelin 191.250,00 TL olarak belirlenerek harcının yatırıldığı ve davanın reddine dair karar verildiği halde davalı lehine reddedilen miktar göz önüne alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi gözetilerek, harcı tamamlanan dava değeri üzerinden davalılar yararına nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ancak bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığı anlaşılarak 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince istinaf eden davalılar vekilinin vekâlet ücretine yönelik ve istinaf başvurusunun yukarıdaki sebeplerle kabulü ile davacı tarafın tüm istinaf taleplerinin esastan reddi ile İlk Derece Mahkemesinin hükmünün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir." gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının vekâlet ücretine ilişkin kısmının kaldırılmasına, davalı şirket yararına 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretine, davalılar ..., ..., ..., ..., ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 21.838,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan ..., ..., ..., ..., ...'e verilmesine, bakiye 3.185,40 TL harcın davacıya iadesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, velâyet görevini kötüye kullanma nedeni ile tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedeline ilişkin davanın kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 363 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.