"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/477 E., 2023/545 K.
KARAR : Bozmaya uyulmak suretiyle hüküm tesisine
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ziynet alacağı davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya karşı direnme kararı verilmiş, bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.07.2023 tarihli ve 2023/2-191 Esas 2023/703 Karar sayılı ilâmı ile, davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilerek dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların İzmir 5. Aile Mahkemesinin 2013/163 Esas ve 2013/269 Karar sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiğini, kararın 21.11.2013 tarihinde kesinleştiğini, evlenme töreninde davacıya 22 ayar 20 adet (toplamda) 350 gr altın bilezik, 14 ayar 30 gr ağırlığında set, 2 adet 14 ayar kelepçe bilezik ve 42 adet çeyrek altın takıldığını, müvekkiline ait bu ziynet eşyalarının eve hırsız girebileceği ve evde muhafaza etmenin zor olacağı bahanesiyle davacıdan alındığını, erkeğin bu eşyaları eşinden aldıktan sonra eşine karşı boşanma davası açtığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanun, TMK) uyarınca ziynet eşyalarının kadına ait olduğunu ve bu davayı açmak için boşanma ve süre şartlarının aranmadığını ileri sürerek ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması hâlinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 43.070,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı kadın vekili cevaba cevapta ziynetlerin bozdurularak davalının annesi adına araç alındığını beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, belirtilen miktarda altın takılmadığı gibi, kadının erkeğe nafaka davası açması karşısında erkeğin de kadın aleyhine boşanma davası açtığını, eşler arasında 2010-2015 yılları arasında birçok dava görüldüğünü ancak ziynet eşyalarından hiç söz edilmediği, beş yılın sonunda ziynet eşyası alacağının talep edilmesinin kötüniyetli olduğunu, ziynetlerin müvekkili tarafından kadın eşten hiçbir zaman alınmadığını, tüm takıların kadında olduğunu, araba alma amacıyla dahi kadının ziynet eşyalarını bozdurmayı kabul etmediğini, davacının ortak konutu terk ederken dava konusu ziynet eşyalarını da yanına aldığını, eşlerin barışmaları için yapılan görüşmelerde kadının bileziklerinin kolunda olduğunu belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.03.2017 tarihli ve 2015/320 Esas, 2017/158 Karar sayılı kararı ile; toplanan tüm deliller, dinlenen tanık beyanları, boşanma ve nafaka dava dosyası ve bilirkişi raporu dikkate alındığında davacı ziynet eşyalarının elinden alındığını ve iade edilmediğini iddia etmiş ise de, dinlenen davacı tanıkları ... ..., ... ve ...’nın “ziynet eşyalarının bir kısmının araç alımında kullanıldığını, davacının araç alımı için kendi isteğiyle ziynet eşyalarını davalıya verdiğini, kalan ziynet eşyalarının da davalının anne ve babasının borçları için bozdurulduğunu” ifade ettikleri, boşanma dava dosyasında davacı kadın vekilinin 27.01.2011 tarihli cevap dilekçesinde “son yaşanan darp olayı sonrası davacı koca davacı eşini ve çocuğu müşterek hanede bırakarak anne ve babasının evine gitmiş ve müvekkili istemediğini evi terk etmesini söylemiştir. Hal böyle olunca 15 aylık bebeği ile ortada kalan davacı kadın ağabeylerini arayarak yardım istemiş ve müvekkille müşterek haneden ayrılmak zorunda kalmıştır” savunmasına yer verdiği, nitekim mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanığı ...'in de davacıyı ortak konuttan kendisinin aldığını beyan ettiği, bu durumda davacının ortak konuttan davalının bulunmadığı bir zamanda abisinin gelerek kendisi ve çocuğunu alması şeklinde ayrıldığı, hâl böyle olunca davacının takılan ziynet eşyalarının, davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edildiğini ispatlayamadığı, taraflar ayrıldıktan sonra bir kısım ziynet eşyalarının davacı üzerinde bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarının bulunduğu, davacının yemin deliline dayanmış olmasına rağmen yemin teklif etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2017 tarihli ve 2017/1653 Esas, 2017/1836 Karar sayılı kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle davalı tanıkları ..., ... ve ...'in beyanlarına göre delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı ve İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve Kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 30.05.2019 tarihli ve 2017/17187 Esas, 2019/5211 Karar sayılı kararı ile; "..Eldeki davada, davacının iddiasının evlilik birliği içerisinde ziynet eşyalarının elinden alınıp iade edilmediğine ilişkin olduğu ve davacı tanıklarının davacının iddiası ile örtüşen beyanda bulundukları görülmüştür.
Davacı tanıklarından davacının dayısı ...'ye davalının babası tarafından altınların davalıların ailesinin borçları nedeni ile bozdurulduğunu söylediği ve davacı tanıklarından .... ve ..... de bu konuşmayı duyduklarını belirttikleri halde; davacı tanık beyanlarına neden itibar edilmediği gerekçeli kararda tartışılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle davacı tanık beyanlarına neden itibar edilmediği gerekçeleri ile ortaya konulmalıdır. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B.İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2021 tarihli ve 2019/764 Esas, 2021/212 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı tanığı ...'nin beyanında geçen ve doğru olup olmadığı başka bir surette denetlenemeyen hususlara dayanılarak davanın ispat edilmiş sayılamayacağı, bu nedenle tanığın beyanına üstünlük tanınmadığı, ayrıca davacının dava ve cevaba cevap dilekçesinde talebin dayanağı vakıa konusunda birlik sağlamayarak samimiyetine olan inandırıcılığını düşürdüğü, bu samimiyeti zayıflatan başka bir hususun ise boşanma dosyasına verilen davacı kadının cevap dilekçesindeki beyanları olduğu, tüm bunlar dikkate alındığında kadının şiddet uygulanarak ortak evden atılmasının sabit olmadığı ve davacı tanık beyanlarının çelişkili beyanlar içerdiği gerekçesiyle kadının ziynetlerinin rızası dışında alındığına ilişkin davacı tanık beyanlarına itibar edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;"...Ancak, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre davacı kadının ziynet eşyalarının güvenlik gerekçesi ile elinden alınarak kendisine iade edilmediğini tanık beyanlarıyla ispatladığı anlaşılmaktadır. Davacı kadının ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2022 tarihli, 2021/598 E., 2022/403 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle bozmaya karşı direnilmiştir.
2. Kararın davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 26.12.2022 tarih ve 2022/10159 Esas, 2022/10828 Karar sayılı kararı ile; direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.07.2023 tarihli ve 2023/2-191 E., 2023/703 sayılı kararıyla; öncelikle bozma üzerine İlk Derece Mahkemesince davalı aleyhine açılan 43.070,00 TL ziynet alacağı istemli davanın reddi yönünden önceki kararda direnildiği dikkate alındığında; direnme kararının verildiği 08.09.2022 tarihi itibariyle miktar yönünden kesinlik sınırının tespitinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341/2 nci maddesinin mi, yoksa 362/1-a maddesinin mi uygulanması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiş ve 6100 sayılı Kanun'da İlk Derece Mahkemesince verilen kararların temyiz edilmesi hâlinde kesinlik sınırının tespitine dair açık bir hüküm bulunmadığından HMK’nın 341 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemenin dikkate alınmasının gerekli olduğu belirtilerek oy çokluğuyla ön sorunun bulunmadığına karar verilerek işin esasının incelenmesi geçilmiş ve "davacı tanıklarının davacının iddiasıyla örtüşen beyanlarda bulundukları, hâl böyle olunca; davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtladığı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir."
gerekçesiyle Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı kararın oy birliği ile bozulmasına karar verilmiştir.
D.İlk Derece Mahkemesince Verilen Son Karar
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tanıklarının davacının iddiasıyla örtüşen beyanlarda bulundukları, hâl böyle olunca; davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtladığı dikkate alınarak dosyada bulunan 23.09.2016 tarihli kuyumcu bilirkişi raporunda kadın üzerinde olduğu tespit edilen 10 adet 22 ayar 15'er gram bilezikler, 5 adet 22 ayar 10'ar gram bilezikler, 4 adet 22 ayar 12'şer gram bilezikler, 2 adet 14 ayar 10'ar gram kelepçe bilezikler ,1 adet 14 ayar 30 gramlık set ve 15 adet çeyrek altının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde dava tarihi itibariyle tespit edilen 27863.00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, erkek üzerinde tespit edilen çeyrek altınlar ve kadın üzerinde varlığı tespit edilmeyen 1 adet bilezik yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; yargılama sırasındaki beyanlarını tekrarla davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ziynet alacağı istemine ilişkin eldeki davanın, dosya kapsamındaki deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi tarafından bozmaya uygun inceleme ve araştırma yapılmış olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.