Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4405 E. 2024/8528 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında katkı payı, katılma alacağı ve ziynet eşyalarının iadesi taleplerine ilişkin yargılamada, mahkemenin bozma kararına uyulup uyulmadığı ve hesaplanan alacak miktarının doğru olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlara uygun olarak, her bir malvarlığı için ayrı ayrı katkı oranı belirleyip katkı payı alacağı hesabı yaptığı ve bozma ilamına uyulmakla kazanılmış hakların ihlal edilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/440 E., 2023/818 K.

KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret

Taraflar arasındaki katkı payı, katılma ve faiz alacağı ile ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle, birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.

Dosyanın incelenmesinde; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.12.2013 tarih ve 2013/17279 Esas, 2013/19841 Karar sayılı kararı ve 21.02.2018 tarih ve 2018/7875 Esas, 2021/2568 Karar sayılı kararı ile sadece asıl dava yönünden kararın bozulmasına karar verildiği, asıl davaya yönelik yapılan bozma işlemlerinden sonra 23.11.2021 tarihinde açılan birleşen davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı, birleşen dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davacı kadın vekilinin temyizi üzerine birleşen dava dosyası Dairemize gelmiş ise de, birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 09.11.2023 tarihinde ilk defa nihai karar verildiğinden Mahkemece birleşen dava yönünden verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin asıl davaya yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların evlilikleri içinde yaşanan olumsuzlukların yanında davalının üzerine evlendikleri yıl olan 1994 yılında bir adet Ford marka traktör, bir motosiklet, bir benzinli kamyonet ve yaklaşık 2 dönüm civarında seraları olduğunu, müvekkilinin evlendiği günden bugüne kadar canını dişine takarak gece gündüz çalıştığını, bu çalışmaların neticesinde davalı ile birlikte kazandıkları paralarla 10 yıl içinde maddi anlamda ortada olmayan birçok yatırımın yanında dava dilekçesinde ayrıntıları ile nitelikleri ve değerleri belirtilmiş olan malvarlığının davalı adına edinildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kamyonet, sera, taşınmazlar ile bankalarda mevcut meblağın yarısı olan 439.981,00 TL'nin, 2002 yılında davalıya verilen davacının hissesine düşen payı olan 1.375,00 TL ile yine 2003 yılı içerisinde verilen 875,00 TL'nin faizi ile birlikte, davalıya verilen 2 adet bileziğin bugünkü değeri olan 500,00 TL'nin, ayrıca çeşitli ziynet eşyalarının dava tarihi itibari ile karşılığı olan 14.500,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; tarafların aralıklı olarak 10 yıl birlikte olduklarını, müvekkilinin teyzesi olan ...’nün aynı zamanda evlatlığı olup müvekkilini büyütüp destekleyen, iş ve mal sahibi yapanın ...'nün olduğunu, onun dışında hiçbir desteği ve dayanağı olmadığını, tüm edinimlerin onun sayesinde edinildiğini, Ramazan’ın tek başına ya da ara sıra eşinin yardımı ile birikim yapamayacağını, davacının iddia ettiği mal varlığı ile bunların bedeli ve katkısına ilişkin savlarının tümüne yakınının da yalan olup esas katkıyı ...’nün yaptığını, davacının bir katkısı bulunmadığını, bir an davacının çalıştığı varsayılsa bile kadın işçinin bir yılda 6 ay çalıştığı ve günlüğünün 17,00 TL olduğu varsayılarak yılda ancak 30.600,00 TL'yi tam mevsim çalışması karşılığı isteyebileceğini, müvekkiline ait bir tane 1995 model kamyonet varken 2004 yılında satıldığını, davacının evlenirken bir çeyiz veya ziynet getirmediğini, müvekkilinin aldığı ziynetlerin evliliğin başında bozdurularak harcandığını, davacının miras olarak 2002 yılında getirdiğini iddia ettiği 1.375,00 TL'nin 750,00 TL'si ile dişlerini yaptırdığını, 105,00 TL'sinin davacının tapu harcı, 20,00 TL'sinin Yusuf isimli kişiye komisyon olarak verildiğini, geri kalan 475,00 TL'nin müvekkilinde kaldığını kabul ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.03.2013 tarih ve 2006/451 Esas, 2013/208 Karar sayılı kararı ile; davacının söz konusu malların alınmasında katkıda bulunduğunu ve miras hissesinden düşen para ile 875,00 TL para ile altınların davalıya verildiğini ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.12.2013 tarih ve 2013/17279 Esas, 2013/19841 Karar sayılı kararı ile; tasfiye konusu yapılan mal varlığının edinilmelerine ilişkin bir takım eksikliklerin olduğu, Vakıfbank ve Ziraat Bankasından boşanma dava tarihi itibarıyla davalı adına hesaplarda para olup olmadığının sorulmadığı, hesapların açılma tarihinden itibaren ekstrelerin getirtilmediği, evlilik içinde davalı adına edinilen 07 ... plakalı aracın davalı adına alım ve satışına ait belgelerin istenmediği, 1169 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından ilk edinme tarihinden itibaren tedavüllü tapu kaydının da dosya arasında bulunmadığı; ancak, gerek araç ve gerekse taşınmaz ve üzerindeki seraların 01.01.2002 tarihinden önce edinildikleri ve yapıldıklarının anlaşıldığına göre somut olayda öncelikle çözümlenmesi gereken hususun tarafların çalışarak gelir elde edip etmediklerinin belirlenmesi gerektiği; kadının seralarda çalışması, eşiyle birlikte çiftçilik yapması gözetildiğinde evin olağan işleri dışında yaptığı bu işlerle gelir getirici ve tasarruf sağlayacağı işler yapması nedeniyle 01.01.2002 öncesi için bir gelire sahip olduğunun ve gelir elde ettiğinin kabulü gerektiği; Mahkemece, öncelikle az yukarıda açıklanan eksiklikler tamamlandıktan sonra her bir mal varlığı için evlenme tarihi ile edinme tarihlerine kadar yaptıkları işler gözetilerek elde edebilecekleri taraf gelirlerinin belirlenmeye çalışılması, taraf gelirlerinden her birinin kişisel harcamalarının ayrı ayrı toplam gelirlerinden düşürülmesi, ayrıca kocanın eve bakma ve geçindirme yükümlülüğü de dikkate alınarak eşlerin tasarruf oranlarının belirlenmesi, bu tasarruf oranlarına göre davacı kadının katkı oranının tesbitine çalışılması, her bir malvarlığının dava tarihi itibarıyla belirlenecek piyasa rayiç değerleri ile bu katkı oranları çarpılarak davacı kadının katkı payı alacağının bulunması, buna rağmen tazminatın hakiki miktarının tayini mümkün olmadığı takdirde hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri uyarınca halin mutat cereyanına ve tarafların mali durumlarına göre davacıya ödenecek tazminat miktarının adalete tevfikan tayin edilmesi gerektiği; Mahkemenin talep edilen para ve altınlarla ilgili denetime uygun bir gerekçesinin de bulunmadığı belirtilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 14.01.2016 tarih ve 2014/183 Esas, 2016/34 Karar sayılı karar ile; alınan 23.10.2015 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının toplam 35.000,00 TL alacağı bulunduğu, davacının 1 metre 18 ayar 55 gr kordon zincir, 1 çift 22 ayar 6 gr samayolu küpe ve 1 adet 22 ayar 20 gr samanyolu bileziğin davalı tarafça davacıdan alındığı geri iade edilmediği, 17.12.2014 tarihli bilirkişi raporu da dikkate alınarak karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle 35.000,00 TL alacağın tahsiline, 1 metre 18 ayar 55 gr kordon zincir, 1 çift 22 ayar 6 gr samayolu küpe ve 1 adet 22 ayar 20 gr samanyalo bileziğin aynen iadesine, aynen iadesini mümkün değilse 1.164,68 TL alacağın dava tariniden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine yönelik verilen karara karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21.02.2018 tarih ve 2018/7875 Esas, 2021/2568 Karar sayılı kararı ile; bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, bozma kararında her bir mal varlığı için evlenme tarihi ile edinme tarihlerine kadar yaptıkları işler gözetilerek elde edebilecekleri taraf gelirlerinin belirlenmeye çalışılması, taraf gelirlerinden her birinin kişisel harcamalarının ayrı ayrı toplam gelirlerinden düşürülmesi, ayrıca kocanın eve bakma ve geçindirme yükümlülüğü de dikkate alınarak eşlerin tasarruf oranlarının belirlenmesi, bu tasarruf oranlarına göre davacı kadının katkı oranının tesbitine çalışılması gerektiği belirtilmesine rağmen, Mahkemece davacının geliri araştırılmış ise de davalının gelirinin araştırılmadığı, Mahkemece sadece davacı kadının gelirleri üzerinden hesaplama içeren yanlış hesaplamaya dayalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı; her bir malvarlığı için ayrı ayrı katkı oranı belirlenerek her bir malvarlığı yönünden ayrı ayrı katkı payı alacağı hesabı yapılması gerekirken davacının aracın edinilmesine yönelik kayda değer bir katkı yapmasının mümkün olmayacağına yönelik görüş içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınarak aracın tasfiye dışında bırakılması doğru görülmediği; boşanma dava tarihi itibariyle banka hesabındaki paraların tasfiyeye tabi tutulmasını istenmiş olmasına rağmen boşanma dava tarihinden sonraki bir tarih olan 04.10.2007 tarihi itibariyle değerlendirme içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının da doğru olmadığı; 1169 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 adet cam seranın evlilik birliği içinde 01.01.2002 tarihinden sonra yapıldığı, buna ilişkin isteğin katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2 adet cam seranın dava tarihi itibariyle belirlenen değeri üzerinden hesaplama yapıldığı, Mahkemece, tasfiyeye konu 2 adet cam seranın tasfiye tarihindeki (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihindeki) sürüm (rayiç) değeri belirlenerek bu değer üzerinden talep miktarı da gözetilerek hüküm kurulması gerektirtiği belirtilerek davacı kadın vekilinin 1169 ve 2684 parsel sayılı taşınmazlar ile 07 ... plakalı araca ilişkin katkı payı alacağı ile banka hesaplarındaki paralara ve 1169 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 adet cam seraya ilişkin katılma alacağına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle hükmün bozulmasına, davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

1. Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava yönünden; bilirkişinin 14.12.2020 tarihli rapor ile 26.04.2021 tarihli ek bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının 07 ... plakalı araç yönünden katkı payı alacağının 4.537,50 TL, 2684 parsel sayılı taşınmaz yönünden katkı payı alacağının 15.837,28 TL, 1169 parsel sayılı taşınmaz yönünden katkı payı alacağının 4.323,04 TL, 1169 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 adet seraya yönünde katılma alacağının 167.250,00 TL, bankalardaki para yönünde katılma alacağının 3.419,73 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle 195.367,55 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

2. Birleşen dava yönünden de; zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalının mal varlığının muazzam arttığını, müvekkilinin katkısının ve katkı payı oranının az hesaplandığını, çiftçiliğin ayrı bir meslek olarak değerlendirilmediğini, güncel değere göre alacağın belirlenmesi gerektiğini, zamanaşımının dolmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; alacağın fazla hesaplandığını, boşanma dava tarihinden sonraki iyileştirmelerin dikkate alınmasının hatalı olduğunu, tanıkların dinlenmediğini, birleşen davanın müvekkilinin yokluğunda bakılıp sonuçlandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, katkının ispatı, katkı payı oranı, tasfiye konusu malların değeri ve tasfiyeye dahil edilecek mallar noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı, katılma ve faiz alacağı ile ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 31 nci maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Birleşen Dava Yönünden

Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,

B. Asıl Dava Yönünden

1. Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.