Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4608 E. 2024/5795 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarının uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kadının ihtiyaçlarını ve paranın alım gücünü dikkate alarak takdir ettiği yoksulluk nafakası miktarında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve delillerin takdirinde bir yanlışlık yapılmadığı gözetilerek karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1521 E., 2024/494 K.

DAVALI-DAVACI : ... Erdoğan vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 27.09.2018

KARAR : Bozmaya uyulmak suretiyle yeniden hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına, sair yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın yararına aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek ve davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı - karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının, erkeğe tokat atıp saldırdığını, hakaret ettiğini, iktidarsız olduğunu söylediğini, ortak çocuğu kendisinden soğutmak için iftira attığını, ortak çocuğun uygun olmayan görüntülerini sosyal medyada yayınladığı, taşınmazlarını satıp yakın akrabalarına devrettiğini, 20.09.2018 tarihinde eşyalarını evden atarak eve girmesini engellediğini, içkili mekanların müdavimi olduğunu, bu mekanlarda alkol alıp tanımadığı erkeklerle dans ettiğini, alkol tutkusunun evde de devam ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ortak çocukla ilgilenmediğini, eve hiç gelmediğini, geldiğinde de geç geldiğini, yalan söylediğini, aşırı alkol aldığını, kendisine ve ortak çocuğa psikolojik baskı uyguladığını, cinsel beraberlikten kaçındığını belirterek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 7.000,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her iki tarafın sadakat yükümlülüğü kapsamında güven sarsıcı davranışlarda bulunmak şeklindeki eşit kusurlu davranışları sonucunda evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmelerini olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsıldığı, ortak çocuk Beren'in yaşı ve ihtiyaçları nazara alınarak velâyet hakkının anneye verilmesi, baba ile kişisel ilişki kurulması, tarafların gelir ve ihtiyaçları, ödeme güçleri, paranın satın alma gücü, genel ekonomik esaslar ile hak ve nesafet ilkeleri nazara alınarak kadın ile ortak çocuk yararına uygun miktarda nafaka takdiri, tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuk 21.09.2005 doğumlu Beren'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına belirlenen aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 2.000,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına belirlenen aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 3.000,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen nafakalar yönünden; davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakasına TÜFE oranında artış belirlenmemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 11/11/2022 tarihli, 2021/833 E., 2022/1713 K. sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulüne karar verilmiş ise de; tanık beyanları, telefon kayıtları, fotoğraflar ve toplanan diğer deliller değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen vakıaya ilişkin tanık beyanında net bir tarih bulunmadığı gibi tanığın beyanında yer alan anlatım ile kadına yüklenen vakıanın ispatlanmadığı, erkeğe yüklenen vakıanın gerçekleştiği, dosyada mevcut mesajlarda net bir tarih bulunmadığı gibi kimden gönderildiğinin de anlaşılamadığı, bu nedenlerle kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, son celse taraf vekillerince tüm delillerin toplanıldığı yönünde beyanda bulunulduğu, dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların ayrı bir dava konusunu oluşturacağı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, asıl davanın reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk ve kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesine ilişkin hükümlerinin isabetli olduğu, kadının düzenli geliri olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile kusura ilişkin gerekçe değiştiğinden ve yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine belirlenen aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasının 03.03.2021 tarihi itibariyle 2.000,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına belirlenen aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasının 03.03.2021 tarihi itibariyle aylık 3.000,00 TL'ye çıkartılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 300.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde erkek vekili tarafından her iki dava ve fer'îleri yönünden; kadın vekili tarafından maddî ve manevî tazminatların miktarları ile yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairenin 28.09.2023 tarihli kararı ile; taraf gelirlerinin birbirine denk olup olmadığı hususu da değerlendirilerek sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilebilmesi için kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumunun, kadının elde ettiği gelirin miktarı itibarıyla kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, işten ayrılmış ise ayrılma sebebi araştırılarak yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların mali ve sosyal durumlarının denk olmadığı, kadının gelirinin, kadının ihtiyaçları, paranın alım gücü de dikkate alındığında kendisini yoksulluktan kurtaracak nicelikte olmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kadın tarafından karşı dava dilekçesinde aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakası talebinde bulunulduğu, yoksulluk nafakasına düzenli artış uygulanması yönünde bir talepte bulunulmadığı, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda kadın lehine aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, kadın tarafından talebi olmamasına rağmen yoksulluk nafakasına artış uygulanmaması yönünden istinaf itirazında bulunulduğu, yoksulluk nafakasının miktarına yönelik bir istinaf itirazının bulunmadığı, Dairece verilen 11.11.2022 tarihli kararda kadının süresinde ve usulüne uygun şekilde nafakanın artışına yönelik bir talebi bulunmadığından İlk Derece Mahkemesince bu konuda değerlendirme yapılmamasının doğru bulunduğunun belirtildiği, bozma sonrası her ne kadar kadın tarafından 21.12.2023 tarihli kısmi ıslah dilekçesi ile aylık 40.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, nafakanın ÜFE oranında artırılması yönünde talepte bulunulmuş ise de yukarıda açıklandığı üzere kadın tarafından yoksulluk nafakasının miktarına yönelik bir istinaf itirazında bulunulmadığından bu konuda erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu sebeple ıslah dilekçesinde yer alan yoksulluk nafakası miktarının ve buna bağlı olarak artış talebinin de değerlendirilemeyeceği gözetilerek, tarafların mali ve sosyal durumları, kadının ihtiyaçları, paranın alım gücü de dikkate alınarak kadın yararına aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek ve davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakasının miktarı ve artış oranına hükmedilmemesi

yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Her iki tarafın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.