"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2022 E., 2023/1708 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/205 E., 2021/432 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davalı ile müvekkilinin 2017 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden ortak çocuklarının bulunmadığı, taraflar arasında davalının kusurlu davranışları nedeniyle şiddetli geçimsizlik mevcut olduğu, evlilik birliğinin başından bu yana taraflar arasında en küçük sorunların dahi davalı tarafça büyütülerek tartışma konusu haline getirildiği, davalının ortak konutu bir çok kez terk ettiğini, bunu alışkanlık haline getirdiği, davalının sürekli kendi ailesinin yanına gitmek istediği, müvekkilinin ailesini istemediği, özellikle davalının annesinin evlilik birliğine müdahale ettiği, bir gün davalının yine ailesinin yanına gitmek istemesi üzerine taraflar arasında başlayan konuşmanın davalı tarafından tartışmaya dönüştürüldüğü, tartışma esnasında davalının müvekkiline beni ailemin yanına gönder boşanalım dediği, ardından ailesini aradığı, kısa bir süre sonra davalının anne ve babasının ortak konuta ellerinde valizlerle gelerek müvekkiline bağırarak tüm eşyaları toplamaya başladıkları, bu sırada davalının babasının müvekkilinin üzerine yürüyerek tokat attığı, davalının anne ve babası ile birlikte müvekkiline tehdit ve hakaretler ederek tüm eşyaları ziynet eşyalarını da alarak ortak konutu terk ettikleri, tarafların bu tarihten beri ayrı yaşadığı, davalı da heyecan veya gerginlik anında bayılma, fenalaşma, kasılma, titreme şeklinde görülen bir rahatsızlık mevcut olduğu, ancak davalının evlenmeden önce bu rahatsızlığını müvekkilinden gizlediği, müvekkilinin evlendikten sonra bu durumu öğrendiği, davalının bu hastalığı nedeniyle müvekkilinin davalı ile iletişim kurmakta zorlandığı, davalının tedaviden de kaçındığı, evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, evliliğin müvekkili açısından çekilmez bir hal aldığı, ayrıca davalının bu ağır kusurlu davranışları sebebiyle müvekkilinin kişilik haklarının saldırıya uğramış olduğu, müvekkilinin manevî olarak yıprandığı" iddia ve vakıaların ileri sürülerek, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanma nedeni ile 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı kadından alınarak, davacı erkeğe ödenmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili tarafından cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu tüm hususların asılsız olduğu, evlilik birliğinin bu noktaya gelmesinde davacı eşin tam kusurlu olmasına rağmen müvekkiline iftira atmak ve asılsız ithamlarda bulunmak suretiyle kusurlu olmasına karşın kendini kusursuz gösterme çabası içerisinde olduğu, tarafların evlilikleri boyunca arada akrabalık bağı olması sebebiyle müvekkilinin eşine ve ailesine karşı hürmette kusur etmediği, ancak aynı karşılığı davalıdan ve davalının ailesinden bir türlü görmediği, davalının ailesi ile altlı üstlü oturan müvekkilinin, davalının annesi ve kız kardeşinin etkisi altında kalması nedeniyle evlilik birliğinin eziyetli bir hal aldığı, evlilik birliğinin başından itibaren en küçük sorunları dahi bilinçli olarak büyüten ve tartışma konusu haline getirenin davacı olduğu, müvekkilinin her seferinde ortak konutu bir çok kez terk ettiği, bunu alışkanlık haline getirdiği iddiasının yalan olduğu, aksine müvekkilinin her seferinde kovulmak ve babasından kendisini gelip alması yönünde talimatlarına muhatap bırakıldığı, ailesinin yapıcı değil yıkıcı olması nedeniyle davacının gerek pasif kalarak, gerekse dolduruşlarla müvekkiline yönelik sözlü ve fiili saldırılarda bulunduğu, müvekkilinin evlilik birliği içerisinde devamlı davacının baskılarına maruz kaldığı, zaman zaman davacıdan şiddet gördüğü, davacı tarafın, müvekkilinin boynunu sıkarak ölümle tehdit, yumruk, tekme, itip kakma, sözlü hakaret vs. davranışlarda bulunmaktan kaçınmadığı, ilk defa gözünü açtığı eşinden bu tarz şiddet gören müvekkile, aynı zamanda davacı, davacının annesi ve kız kardeşi ... tarafından manevî şiddet - psikolojik baskı altında bırakıldığı, 2018 yılı eylül ayında müvekkilinin babası aranarak gelip müvekkilini almasının istendiği, müvekkilin anne ve babasının ortak konuta gelerek davacıya bağırmaları gibi bir durum söz konusu olmadığı, müvekkilinin davacının üzerinde kurmuş olduğu maddî ve manevî baskı yüzünden çöküntüye uğradığı, ortak konuttan ayrılmak durumunda bırakıldığı, müvekkilin ailesinin yanına gitmek için davacıyla tartıştığı ve boşanmak istediği iddialarının doğru olmadığı, tam tersine sudan sebeplerle ve ailesinin baskısı altında gereksiz tartışma ile kavga çıkaran ve şiddet uygulayanın bizzat davacı olduğu, davacı tarafın, müvekkilin evden ayrılması esnasında meydana geldiğini ileri sürdüğü tüm iddiaların hakikat dışı olduğu, neredeyse davacı taraf kendini kaybederek müvekkil ve babasına fiili saldırıda bulunma teşebbüsünde bulunduğu, müvekkilin heyecan ya da gerginlik anında bayılma, fenalaşma, kasılma, titreme şeklinde görülen bir rahatsızlığı olduğu, bu rahatsızlığın evlilik öncesinde kendisinden gizlendiğinin iddiasının asılsız olduğu, müvekkilinin hayatı boyunca yaşamadığı elem ve acı altında bırakılması neticesinde vücudunun reaksiyon göstermesi kadar normal bir şey olmadığı, müvekkilimin bayılma, fenalaşma, kasılma, titreme şeklinde görülen bir rahatsızlığı olduğunu iddia ettiği rahatsızlıklara bizzat kendisinin sebep olduğu, müvekkilinin evlenmeden önce son derece huzurlu ve mutlu bir yaşantı içerisinde bulunduğundan, herhangi bir rahatsızlığı olmadığı gibi, gizlediği bir hastalığının da söz konusu olmadığı, manevî açıdan yıpranan tarafın müvekkil olduğu, davacının manevî tazminat talep etme hakkı bulunmadığını esas manevî tazminat talep etme hakkı fiili ve manevî şiddete maruz kalan müvekkilene ait olduğu karşı iddia ve vakıaların ileri sürülerek, açılan davanın reddine, aylık 1.500,00 TL tedbir, boşanmaya karar verilip, kesinleştiği takdirde aynı miktarın yoksulluk nafakası olarak devamına, boşanma nedeni ile 50.000,00 TL manevî tazminat ile birlikte davacı erkekten alınarak, davalı kadına ödenmesine karar verilmesinin talep edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı gereğince; evlilik birliği içinde kadının erkeğe "öküz, sen adam değilsin, adam olsan böyle olmazdı" diyerek hakaret ettiği, erkeğin ailesi ile görüşmek istemediği ve tarafların ayrılmalarına sebep olan olay sonrasında kadının babasının erkeği kovaladığı ve "bu iş burada kalmayacak" diyerek tehdit ettiğinin tespiti ile kadının evlilik birliği içinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 185 inci maddesine aykırı davranarak az kusurlu olduğu, davacı erkeğin ise evlilik birliği için kadının boğazını sıktığı ve evlilik birliği içinde kadına şiddet uyguladığı, kadını evden kovduğu, erkeğin kadının masraflarını karşılamak istemeyerek, kadının babasına "kızınızın masraflarını karşılayın benim borçlarım var" dediği ve evlilik birliği içinde bakım yükümlülüğünü yerine getirmediği, ayrıca erkeğin ailesinin kadının ailesine "yine mi geldiniz, sürekli geliyorsunuz, bokları kurumuyor" diyerek hakaret ettiğinin görgüye dayalı tanık anlatımları ile tespit edildiği gözetilerek erkeğin evlilik birliği içinde 4721 sayılı Kanun'un 185 inci ve 186 ncı maddelere aykırı davranarak ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile
davacı erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinvi fıkraları uyarınca açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadın lehine dava tarihinden 01.07.2021 tarihine kadar aylık 250,00 TL, 01.07.2021 tarihinden kararın kesinleşmesine kadar aylık 500,00 TL tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası ile boşanma nedeni ile 20.000,00 TL manevî tazminatın davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur değerlendirilmesi, erkeğin reddedilen manevî tazminatı, kadın lehine takdir edilen nafaka ve manevî tazminat yönlerinden istinaf yolu ile talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, kusur değerlendirlmesi, takdir edilen nafaka ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu yönlerinden istinaf yolu ile talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin istinaf itirazının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur değerlendirilmesi, erkeğin reddedilen manevî tazminatı, kadın lehine takdir edilen nafaka ve manevî tazminata ve miktarları yönlerinden yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, kusur değerlendirlmesi, takdir edilen nafaka ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 2 nci, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.