"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1932 E., 2024/224 K.
reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/678 E., 2023/86 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı kadın vekili istinaf yoluna başvurmamıştır. Davalı erkeğin istinaf başvurusu üzerine istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı kadının Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı kadın vekilinin "tazminat miktarları" yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının çocuklarının bu evliliği kabullenmediğini, evin ortak giderlerine katılmadığını, erkeğin kızının küçük kızı ile beraber gelip müşterek haneye yerleştiklerini, erkeğin müvekkile yönelik fiziksel şiddetinin başladığını, daha sonrasında kızının ayrı bir eve çıktığını, bu seferde erkeğin ortak konuta gelmemeye başladığını, hatta evin eşyalarını müvekkilinden habersiz olarak kızına götürdüğünü belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, aylık 2.000,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, 250.000,00 TL manevî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, müvekkilinin evin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, faturalarını ödediğini, ilk evliliğinden olan kızının 6 aylık bebeği ile müvekkilinin evine sığınmak durumunda kaldığını, davacının haksız yere kızına ağır hakaretlerde bulunarak evden kovduğunu, saldırdığını, müvekkilini evden kovduğunu, davacının asılsız iddiaları sonucunda müvekkilinin kızının yanında yaşamaya başladığını, davacının müvekkiline eş olarak vazifelerini yerine getirmediğini, yemek hazırlamadığını, yatakları ayırdığını, müşterek hanenin kilidini değiştirerek müvekkilini eve almadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin, kızının yanlarına taşınmasından dolayı davacı ile tartışmaya başladığı, eşlerin makul süre ile birbirlerinin kök ailesinden kaynaklanan sorunlara katlanma yükümlülüklerin bulunduğu ancak taraflar evlediklerinde davacının, davalının kızının ortak konutta yanında yaşayacağını bilmediği, davacı eşin bu duruma karşı tepki göstermesinin davacı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, devam eden tartışmalar sonrası son olarak davalı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, tarafların şiddet olayından sonra barıştığına dair dosyada bir delil bulunmadığı gerekçesiyle tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, koşulları oluştuğundan kadın yararına 30.000.00 TL maddî, 45.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadının öğretmen olarak çalıştığı, düzenli ve sabit bir gelirinin olduğu anlaşıldığından yoksulluk nafakasının reddine, tam kusurlu davalının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; delillerin tek taraflı değerlendirildiğini, tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, kararın gerekçesiz olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin kadının boşanma davası açmasından sonra 23.11.2021 tarihinde, 30.11.2017 tarihli eylem ve başka iddialar nedeniyle kadın hakkında şikayette bulunduğu, erkeğin şikayeti ile ilgili olarak Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 01.03.2022 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği kararda, "şüphelinin (kadının) üzerine atılı 30.11.2017 tarihinde müştekiye (erkeğe) karşı basit yaralama suçunda müştekinin soyut iddiası dışında olaya vakıf tanık bulunmadığının" belirtildiği, bu durumda mahkemenin kararında usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kadının davasının kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı sabittir. Buna karşılık, davacı kadının da, erkeğe ve erkeğin önceki evliliğinden olan kızına hakaret ettiği anlaşılmakla belirlenen bu kusurlara göre tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde, kadının maddî ve manevî tazminat isteğinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadının , tazminat miktarlarına yönelik katılma yolu ile temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
Davalı erkeğin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen maddî, manevî tazminat yönlerinden BOZULMASINA,
3.Davalı erkeğin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
17.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.