Logo

2. Hukuk Dairesi2024/4874 E. 2024/6396 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bozma ilamına uygun olarak maddi tazminatın miktarının tespit edilip edilmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve mevcut-beklenen menfaat birlikte değerlendirildiğinde, kadına hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğu ve bozma ilamının amacına uygun olmadığı gözetilerek, daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri için karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/931 E., 2024/92 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ortak çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakasının ve tazminatların miktarları yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına ve temyize konu sair yönlerden kararın onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; ortak çocuk ... Batan yararına hükmedilen iştirak nafakasının ve kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı artırılarak karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlilik boyunca müvekkilini aldattığını, müvekkilinin ekonomik ve psikolojik şiddet gördüğünü ve küçük düşürülüldüğünü, haysiyetsiz yaşam sürme şekli ve başka kadınlarla yaşadığı evlilik dışı ilişkileri nedeniyle müvekkili boşanma davası açmak zorunda kaldığını, küçük düşürücü ve kaba davranışlarda bulunmayı ise alışkanlık haline getirdiğini, ayrıca geceleri çok geç saatlerde eve gelmeye başladığını, müvekkile ve ailesine hiçbir ilgi göstermediğini, sürekli cep telefonu ve bilgisayarında vakit geçirmeyi tercih ederek ailesinden uzaklaşığını, müvekkilinin erkeğin bir başka bir kadınla sanal alemde bir ilişki yaşadığını öğrendiğini, 25.03.2015 tarihinde erkeğin müvekkilini arayarak büyük bir hata yaptığını, acil yardıma ihtiyacı olduğunu söylediğini ve müvekkilinin acilen eve gitmesini istediğini, müvekkilinin büyük bir endişe içerisinde eve vardığında, davalının ... adlı profesyonel iş bağlantısı sağlayan sosyal medya hesabı üzerinden reşit olmayan Belçikalı bir kız ile tanıştığını, bu kız ile ekranda karşılıklı mastürbasyon yaptıklarını itiraf etttiğini, davalının itirafının devamında söz konusu kızın tarafların yatak odasında davalı eşin ekran görüntüsü üzerinden çırılçıplak halini videoya çektiğini ve kendisine yüklü miktar para elde etmek amacıyla şantaj yaptığını anlattığını, ancak müvekkilin eşini affedip ona bir şans daha tanımasına rağmen, erkeğin davranışlarını hiçbir şekilde düzeltmediğini ve müvekkili iyice dışlamaya başladığını, gittikçe artan ilgisizliği ile soğuk, kaba ve küçük düşürücü tavırları karşısında hayatında başka bir kadın olduğundan şüphelenmeye başladığını, sonrasında erkeğin müvekkilini değişik kadınlarla aldattığını, o kadınlarla birlikte yurtiçi ve yurtdışı otellerde kaldığını ve yaptığı zinaları örtbas etmek için özellikle patronunu ve işini bahane olarak öne sürerek yalanlarına alet ettiğini öğrendiğini, Kasım 2017’de erkeğin bir kadınla aynı otel odasında kaldığını öğrendiğini, bu kadınla ilişkilerinin devam ettiğini ve 03.03.2017 tarihinde bahsi geçen kadınla beraber Gayrettepedeki ... oteline giriş yapılırken görüldüğünü, söz konusu kadın ile birlikte farklı otellerde aynı odada kaldıklarını öğrendiğini, erkeğin bu yaşadığı ilişkiler haricinde ayrıca düzenli olarak sosyal medya üzerinden Rus kadınlarla iletişme geçip seks yazışmaları yaptığını, karşılıklı çıplak resimler paylaştığını, onlarla telefon ve whatsapp görüşmeleri yaptığı ve Türkiye’de ağırlamak veya gittiği yurtdışı gezilerde onlarla cinsel ilişki yaşamak amacıyla kredi kartından uçak biletleri satın aldığını ve otel rezervasyonları yaptırdığını, başka bir kadını Atatürk Havalimanından karşılayarak İstanbul’da yanında ağırladığını ve o kadın ile birlikte ... Taksim/Beyoğlu oteline giriş yaparken görüldüğünü, erkeğin ayrıca sürekli olarak hayat kadınlarıyla hem sanal alemde hem gerçek hayatta birlikte olmayı bir hayat tarzı olarak benimsediğini, evlilik birliğini ilgilendiren maddîlarda çoğunlukla müvekkile danışmadan tek başına hareket ettiğini, müvekkilden değişik bahanelerle para alarak bitcoin, menkul ve gayrimenkuller satın aldığını ve bunları müvekkilden saklayıp ve kaçırdığını ve kendi parasının yetmediğine dair gerçek dışı beyanlarda bulunarak müvekkili kendi ailesinden maddiyat istemek durumunda bıraktığını, babalık görevlerini yerine getiremediğini, çocukların hastalık süreçleriyle ilgilemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci, 163 üncü ve 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetvekkiline verilmesine, aylık 12.500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, nafakalara yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasını, yasal faizi ile birlikte 1.000.000,00 TL maddî, 500,000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı karşı davalı kadın vekili 23.09.20220 tarihli ıslah dilekçesi ile ortak çocuklardan ... için aylık 12.500,00 TL, ... için aylık 30.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini, nafakaların yıllık ÜFE oranında arttırılmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı kadının aşırı hırslı bir kişiliğe sahip olduğunu, kendisi gibi, çocukların da sürekli olarak her konu da çok başarılı olması gerektiğine inandığını, çocuklar üzerinde sürekli kurulan anne baskısı nedeniyle pedagoga gittiğini, evlilik hayatı boyunca evde her zaman çocuklar için bakıcı ve ev işleri için yardımcı kadın olduğunu, davacı karşı davalı kadının ev işi ile uğraşmadığını, çocukların eğitimleri dışındaki işler ile uğraşmayı zaman kaybı olarak gördüğünü, hiçbir komşu ile görüşmediğini, kendi arkadaş çevresininde dar olduğunu, çocuklar ile ilgilenmediği gibi müvekkiline karşı da ilgisiz olduğunu, müvekkilini çocukların ihtiyaçları konusunda bir kaynak olarak gördüğünü, evlilik hayatı boyunca kadınlık görevlerini yerine getirmekten kaçındığını, müvekkilinin uzun yıllardır karısı ile birlikte olma istekleri hep bir bahane ile geri çevirdiğini, bu nedenle müvekkilinin psikiyatriste gitmek zorunda kaldığını, ilerleyen zamanlarda kadınlık görevlerini yerine getirmeyen davacı karşı davalı kadının, yaşının getirdiği doğal sonuçlar da etken olarak müvekkilini kıskanmaya çevresindeki insanları ona yakıştırmaya başladığını, müvekkilinin sürekli olarak tedirgin yaşamasına neden olduğunu, müvekkilinin üst düzey bir yönetici olarak zaman zaman yoğun çalıştığını, davacı karşı davalı kadının müvekkilinden daha yoğun olarak çalışan daha fazla mesaiye kalan birisi olduğunu, gece, sabaha karşı saat 3 ya da 4 gibi eve geldiğini, bir hafta ya da iki hafta sürebilen seyahatlere gittiğini, kendisi Rus Cumhuriyetlerine, Doğu Avrupa'ya, Amerika'ya seyahatlere gittiğini, çocukları neredeyse sadece hafta sonu gördüğünü, davacı karşı davalı kadının iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin zina yaptığı iddialarının, kadının hezeyanlarından ve oluşturduğu senaryolardan biri olduğunu, müvekkilinin yakın geçmiş diye bahis edilen 24 Mart 2017 günü Ataköy ... otelde kaldığının doğru olduğunu, kadının baskısından bıkan, evde yaşanan tartışmadan uzak durmak isteyen aynı zamanda iş yoğunluğundan bunalan müvekkilinin biraz dinlenebilmek kafasını rahatlatıp iş ve eş stresinden bir gün uzak kalabilmek adına o gece otelde kaldığını, karısının bu isteğine anlayış göstermeyceğini bildiği için bu konuda karısına farklı bir şey söylediğinin doğru olduğunu, ancak o geceyi otelde başka bir kadın ile zina ederek geçirdiği hususunun tamamen gerçek dışı olduğunu, ortak çocuk ... hastayken davacı karşı davalı kadının Amerika'ya gittiğini, müvekkilinin çocuğu ile evde ilgilendiğini, saat 12'ye çeyrek kala dubleks evde bakıcıdan çocuğun uykusunu kontrol etmesini istediğini ve kadının feryadı ile fırlayan müvekkilinin çocuğun yatağında ateşlendiğini ve bilincinin yerinde olmadığını gördüğünü, derhal kendisi de elbiseleri ile birlikte soğuk duşa girdiğini, çocuğa suni teneffüs yaptığını, bu arada çağrılan ambulansla çocuk hastaneye sevk edildiğini, hastane de çocuğun soğuk havale geçirdiği tespit edildiğini ve gereken tedavinin yapıldığını iddia ederek, asıl davanın ve feri taleplerinin reddine karar verilmesini, davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin babaya ... Botan'ın velâyetinin anneye verilmesini, ... için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini, müvekkili yararına 350.000,00 TL manevînata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.01.2021 tarihli kararı ile; dosyadaki bilgi ve belgelere, yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre; erkeğin, kadına ve çocuklara yönelik küçük düşürücü ve kaba davranışlarda bulunduğu, taraflar birlikte tatile gittiklerinde çeşitli bahanelerle erkeğin geri döndüğü, erkeğin şehir dışında olduğunu söylemesine rağmen İstanbul'da bir misafiriyle birlikte otelde konakladığı, üçüncü şahıs kadınla gece vakti telefon konuşmalarının olduğu, böylelikle güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu, gerçekleşen bu olaylara göre boşanmada erkeğin tam kusurlu olduğu, her ne kadar kadın, karşı tarafın sanal alemde ilişki yaşamasından dolayı şantaja uğrayarak kendisinden yardım istediğini ve erkeğin ameliyat olduktan sonra kendisiyle ilgilenmediğini iddia etmiş ise de bu olaylar sonrası tarafların evliliklerinin devam ettiği, iddia olunan olayların kadın tarafından affedildiği, en azından hoşgörüyle karşılandığı, erkeğin ise iddia ettiği eylemleri kanıtlayamadığı, her ne kadar tanıklar tarafların ortak hanede bakıcı ve temizlik işleriyle ilgilenen kişilerin olduğu söylenmiş ise de tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kadının yoğun çalışma şekli ve saatleri dikkate alındığında bu durum kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, erkek, ameliyat olduktan sonra kadının kendisiyle ilgilenmediğini iddia edilmiş ise de bu olaylar sonrası tarafların evliliklerinin devam ettiği, iddia olunan olayların erkek tarafından affedildiği, en azından hoşgörüyle karşılandığı, bunun yanında erkeğin üçüncü bir şahıs kadınla 25.03.2016 tarihinde otelde aynı odada konakladığı, bu durumun emniyet müzekkere cevabı ile sabit olduğu, bu durumda zina eyleminin gerçekleştiği sabit olmakla kadının zina sebebine dayalı davasının da kabulüne karar verildiği, her ne kadar, kadının erkeği affettiği ileri sürülmüş ise de, bu eylemin net olarak açığa çıkmasından, sonra kadın tarafından eylemin af edildiğine dair bir delil olmadığını, bu nedenle erkeğin bu iddiasına itibar edilmediğini, kadın tarafından erkeğin haysiyetsiz yaşam sürdürdüğü iddia edilmiş ise de, haysiyetsiz yaşama ilişkin kanunun aradığı yaşam koşulları ve yaşam biçimi olarak benimseme şartı oluşmadığından davanın reddine karar verildiği, tarafların ayrı yaşadıkları, bu zaman içinde ortak çocuklardan ...'ın babasının yanında, ...'in annesinin yanında kaldığı, çocukların bakımı, gözetimi ve sağlığı açısından tarafların bir ihmali iddia olunmadığı gibi, dosyada bu konuda herhangi bir delil de bulunmadığı, sosyal inceleme raporu içeriği, çocukların gelişmesi ve yaşantısının bozulmaması, idrak çağında olan çocukların beyanları ve istekleri de dikkate alınarak çocukların alıştığı çevreden uzaklaştırılmaması ve çocukların velâyet yanlarında kaldıkları ebeveynlere bırakılmasının çocukların yararına olacağı nazara alınarak ...'ın velâyet babaya, ... 'in velâyetinin anneye bırakılmasına karar verildiği, ortak çocukların velâyetleri ayrı ayrı taraflara bırakıldığı, velâyeti verilmeyen anne ve babanın da çocukların masraflarına katılması gerektiği nazara alınarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, günün ekonomik koşullarına göre hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak çocuklar için nafaka takdirine karar verildiği, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının kusursuz olduğu, olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, kadın yararına 150.000,00 TL maddî 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, kadının düzenli ve sürekli yüksek miktarlı geliri bulunduğu anlaşılmakla, kadının tedbir nafakası talebinin ise reddine karar verildiği, tazminat isteyen erkeğin tam kusurlu olduğu, diğer tarafa göre daha az kusurlu olmayan taraf yararına maddîmanevîinat takdir edilemeyeceği için, bu taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 163 üncü maddesine dayalı davalarının reddine, kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birini fıkrası uyarınca kabulü ile taraflarına boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velâyeti babaya verilmesine, ... için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ortak çocuk ...'in velâyeti anneye verilmesine, ... Botan için aylık 7.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın yıllık ÜFE oranında arttırılmasına, kadının tedbir nafakası talebinin reddine, kadın yararına 150.000,00 TL maddî50.000,00 TL manevînata, erkeğin manevînat talebinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia ettikleri ve ispatlanan tüm kusurların gerekçede yer almadığını, mahkemece kusurun eksik değerlendirildiğini, haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı açtıkları davanın sübut bulmasına rağmen reddedilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığını, erkeğin aylık gelirinin 70.000,00 TL'nin üzerinde olduğunun ve müvekkilinin iki katından fazla gelirinin olduğu hususunun dosya kapsamı ile sabit olmasına rağmen ortak çocuk için hüküm altına alınan nafakaların çok düşük olduğunu, müvekkili yararına hükmedilen tazminatların erkeğin kusur durumu ve nazara alındığında son derece düşük olduğunu belirterek reddedilen 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi kapsamındaki davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı kadının iddia ettiği hususların hiç bir somut delille ispatlanmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, asıl kusurun davacı karşı davalı kadında olduğunu, tek bir müzekkere cevabına dayanılarak başkaca bir delil olmaksızın zina sebebine dayalı davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, 2016 yılında gerçekleştiği iddia edilen bir olaya dayanılarak zina sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilemesinin mümkün olmadığını, kardeşlerin her ikisinin de velâyetlarına verilmesinin üstün menfaatlerine olduğunu, davacı karşı davalı kadının gelir durumu ve çocuğun ihtiyaçları nazara alındığında tedbir ve iştirak nafakasının düşük olduğunu, kusuru olmayan müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu, kadının tazminat taleplerinin reddi ile müvekkili yararına manevînata hükmedilmesi gerektiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.09.2022 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesince, erkeğe yüklenen kusurların sabit olduğu, erkeğe izafe edilecek başkaca kusurun bulunmadığı, kadına izafe edilecek kusurun bulunmadığı, mahkemece kusur belirlemesinde isabetsizlik bulunmadığı, kadının 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesine dayalı haysiyetsiz yaşam sürme davasında, yasal koşular oluşmadığından reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece belirlenen kusur durumuna göre, kadının zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açtığı davaların kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuk 07.10.2011 doğumlu ...'in yaşı, kurulu düzeni, dikkate alındığında küçüğün velâyeti anneye verilmesinin küçüğün yararına olduğu ve düzenlenen kişisel ilişkinin içtihatlara uygun olduğu, velâyeti anneye verilen 07.10.2011 doğumlu ...'in yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik sosyal durumları dikkate alındığında küçük için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi ve belirlenen nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun ve yeterli olduğu, velâyeti babaya verilen 05.07.2004 doğumlu ... 'ün yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik sosyal durumları dikkate alındığında küçük için belirlenen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının hakkaniyete uygun ve yeterli olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında, kadın yararına maddî manevî tazminata hükmedilmesi yerinde olduğu gibi hakkaniyet ilkesi gereğince kadın yararına hükmolunan maddî manevî tazminat miktarının uygun olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu eş yararına maddî manevî tazminata hükmedilmemesine isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı karşı davalı kadın vekili reddedilen 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi kapsamındaki davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı; davalı karşı davacı erkek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 20.06.2023 tarihli kararı ile; tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, tarafların yaşları, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, günün ekonomik koşulları, kadının ve ortak çocuk ...'in zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakalarının az olduğu gerekçesiyle; ortak çocuk ...'in yararına hükmedilen iştirak nafakası ve kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozmanın kapsamı dışındaki temyize konu hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararına uyulmasına karar verilerek kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına ve ortak çocuk ... yararına 20.01.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla aylık 25.000,00 TL tedbir nafakasına karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 600.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen son kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; maddî ve manevî tazminat tutarları ve vekâlet ücreti yönünden temyiz incelemesi neticeleninceye kadar, icranın geri bırakılması talepli olarak iştirak nafakasının miktarı, kadın yararına kabul edilen tazminatların kabulü ve miktarı yönünden kararın bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozmanın amacına uygun karar verilip verilmediği ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarının ve kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 174 üncü 182 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî tazminat az olup bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'a iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.