Logo

2. Hukuk Dairesi2024/48 E. 2024/8649 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve velayet düzenlemesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1848 E., 2023/2535 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/636 E., 2023/318 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadının diğer hukuksal sebeplerine dayalı boşanma taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun süre nedeniyle usulden reddine, erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı -davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, eşine ve evine karyı ilgisiz ve alakasız olduğunu, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, şiddet nedeniyle erkeğin ceza aldığını, kendi ailesinin evinde dahi şiddet uyguladığını, davalının annesi tarafından devamlı olarak fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, göreve gittiği zamanlarda annesinin evinde yaşamaya zorladığını, annesinin devamlı olarak erkeğe sen bu kızı boş ver, ben sana daha güzel kızlar bulurum, bu kız senin dengin değil, bu kız sana büyü yapmış, eski sevgilin daha güzel, eski sevgilin çocuğuna da bakar şeklinde sözler söylediğini, üstelik kadının yanında küçük düşürerek hiçbir şekilde ağza alınmayacak sözler söylediğini, .ben seninle neden evlendim, seni sevmiyorum, seni görmek istemiyorum, babanın evine git, senden bana karı olmaz, beni bırakmazsan seni öldürürüm, artık senden nefret ediyorum şeklinde çok ağır sözler söylediğini, erkek ve annesi tarafından baba gönderildiğini, sonrasında da gelmemesini, kapı kilidini değiştirdiğini mesaj olarak gönderdiğini, evden uzaklaştırmak, evlilik birliğini sonlandırmak amacıyla baskı uyguladığını, kadının instagram’da fotoğrafılarını dahi kaldırmasını istediğini, kadınla tek bağlantısının ortak çocuk olduğunu mesaj olarak gönderdiğini, B.. G.. isimli bir kadınının erkeğin kendisine attığı mesajların ekran görüntüsünü kadına gönderdiğini, sürekli hakaret ve küfür ettiğini iddia ederek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne, öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereğince, olmadığı takdirde 162 nci, 164 üncü, 166 ncı maddeleri gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 2000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE TÜFE ortalaması kadar arttırılmasına, kadın yararına 150.000,00 TL maddî 150.000,00 TL manevî tazminatı karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı – davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddia ettiği başka kadın ile mesajlar ile şiddet vakıasından sonra evlilik birliğini devam ettirdiklerini, bu vakıalarının af edildiği en azından hoş görüldüğünü, kadının sürekli ailesine kendisini kötülediğini, kadına para bırakmıyor gibi iftiralar atarak kötü duruma düşürdüğünü, sürekli yalan söylediğini, erkeğe Allah belanı versin şeklinde sözler söyleyerek kapılara vurduğunu, ailesine karşı kabul edilmez ithamlarda bulunduğunu, sizi tanıdığım güne lanet olsun, siz nasıl insanlarsınız şeklinde sözler söylediğini, her ufak bir tartışmada erkeğin eski sevgilisini unutamadı şeklinde sözler söyleyerek ailesine şikayet ettiğini, evlenmeden önceki konuları açıp, kafasında kurup beni sevmiyorsunuz gibi söylemlerle huzursuzluk çıkardığını, erkeğin ve annesinin üstüne yürüyerek, kölenizmi var bağırıp çağırdığını, annesinin arkasından enim evimi karıştırıyor, oğlunu gidecek başka bir yerle evlendirecek gibi sözler söylediğini, erkeğin annesine zaman zaman kafamdan sesler geliyor, olmamış şeyleri olmuş sanıyorum, ... beni aldatıyor, kadınlara gidiyor, eski nişanlısını unutmadı gibi sözleri söylediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince kadının davasının reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin babaya verilmesine, erkek yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğin zina eylemini ispatlayamadığı, terke dayalı dava açabilmek için kadın tarafından çekilmiş bir terk ihtarının gönderilmediği, terke dayalı davanın şartlarının oluşmadığı, hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranışın da ispatlanmadığı bu nedenle bu taleplerin reddine karar verilmesinin gerektiği; tarafları karşılıkla olarak açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasının incelenmesinde ise; erkeğin kadını aldattığı, güvensarscı davranışta bulunduğunun sabit olduğu, her ne kadar tanık tarafından kadının erkeği affettiği sonrasında birlikte yaşadıklarını beyan etmiş ise de beyanın devamında ise kadının kızını düşünmek zorunda olduğunu beyan ettiği, bu haliyle kadının erkeği affettiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, kadının ise erkeğe evlendiğim güne lanet olsun, Allah belanı versin dediği, kayınvalidesine hakaret ettiği, üzerine yürüdüğü, erkeğin kadını aldattığına dair mesaj aldığını söylemesine karşın bu mesajı atanın kuzeni olduğunu belirttiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile kadının 4721 sayılı Kanun’un 161 inci, 162 nci ve 164 üncü maddesine dayalı boşanma talebinin reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, kadın yararına boşanma kararı kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına, bu nafakaların her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğunu, velayet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar ile velâyet yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı- davalı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğun ileri sürerek kararın tazminat ve nafaka miktarları yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesi kadına 05.06.2023 tarihinde tebliğ edildiği, kadın tarafından sunulan 20.06.2023 tarihli istinafa cevap dilekçesiyle hükmedilen nafakaların artırılması talebinde bulunduğu, kadın tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinin katılma yoluyla istinaf dilekçesi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, ancak katılma yoluyla istinaf başvuru süresi olan 2 haftalık süre geçtikten sonra dilekçe sunduğu, dolayısıyla kadının katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesi yasal süresindeden sonra katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 352 nci maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesinin gerektiği; Mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen aldatma vakıasının güvensarsıcı boyutta kaldığı, ayrıca erkeğe yüklenen bu kusurlu davranıştan sonra kadının erkeği affedip birlikte Samsun'a ortak konutlarına döndükleri ve bir süre daha birlikte yaşadıkları, kadın tarafından bu vakıanın affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulünün gerektiği, affedilen ya da hoş görü ile karşılanan vakıaların taraflara kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı, kadına yüklenen kusurların ise istinaf edilmeyerek kesinleştiği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu; bu halde kusuru olmayan erkek yararına tazminata hükmedilmesinin gerektiği, tam kusurlu eş yararına tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu; kadının nafakalara ÜFE-TÜFE ortalamasına göre artış talebi olduğu halde Mahkemece; hükmedilen nafakaların her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 352 nci maddesi gerekğince kadının katılma yoluyla istinaf başvurusunun usulden reddine; 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ;kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, erkek yararına 20.000,00 TL maddî 20.000,00 TL manevî tazminata, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, kadının maddi, manevi tazminat ile yoksulluk nafaka talebinin reddine, erkeğin diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı- davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesi, erkek yararına tazminata hükmedilmesi ile tazminat talepleri ile yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tedbir ve iştirak nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, kadının davasının ve fer'îlerinin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu, kadının çalışmaya başladığını, tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu, hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, tazminat miktarları, velâyet ve tedbir nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı ile tazminat koşullarının kimin yararına oluştuğu ile miktarlarının uygun olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı ile yoksulluk nafaka şartlarının kadın yararına oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.