"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/169 E., 2024/467 K.
KARAR : Bozmaya uyularak hüküm kurma
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun tespitine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; düğünde takılan altın ve eşyaların borç ile alındığını, para ve altınların geri verileceği söylenmesine rağmen erkek ve ailesi tarafından geri verilmediğini, tarafların evliliğinden çok kısa bir süre sonra evi erkeğin alacaklılarının aradığını, bu borçların ödenebilmesi için kadının, erkeğin ailesine ait sürücü kursunda 3 sene maaş almadan çalıştığını, kadının evlenmeden önce biriktirdiği paraya da erkeğin el koyduğunu, erkeğin babasının da borç para istediğini, erkeğin ablasının kadına ait bilezikleri alarak geri vermediğini, kadının kredi kartlarını kullanıp borçlarını ödemediğini, eve gelen hacizleri umursamadığını, böylece hem erkeğin hem erkeğin ailesinin kadına ekonomik şiddet uyguladıklarını, evlendiği günden beri eşine hiç değer vermediğini, müvekkilinin, eve misafir gelen akrabalarına hoşgeldin dahi demediğini ve şort, atletle oturarak televizyonun sesini açıp evde misafir yokmuş gibi davrandığını, 2017 yılında kadını çocuğunu da alıp, ailesinin yanına gelmek durumunda kaldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine ve 50 adet çeyrek altın, 20'şer gramdan 22 ayar 7 adet bileziğin ve düğünde takılan 10.000,00 TL paranın aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedeline hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın vekili 15.11.2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; ziynetleri açıkladığı 03.01.2019 tarihli dilekçesinde yer almayan 15 gramdan 22 ayar 2 bilezik, 10 gramdan 22 ayar 1 bilezik, 30 gramdan 22 ayar 1 adet set takımı ve 50,00 ABD doları toplamı 12.717,74 TL olmak üzere ziynetlere yönelik talebini ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların önceden ikamet ettikleri ortak konutu kadının beğenmediğini, akrabalarından utandığını söyleyerek çocuğun mevlüdünü bu evde okutmayacağını söylediğini, tarafların başka bir eve taşınmak zorunda kaldıklarını, erkeğe baskı yaparak ekonomik olarak gereksiz bir yük altına soktuğunu, kendi isteği ile ve erkeğin karşı çıkmasına rağmen tuhafiye dükkanı açtığını, o tarihte yeni doğan çocuğun ilgiye ihtiyacı olmasına rağmen başına buyruk hareket ettiğini, erkeğin hastalığında ilgilenmediğini, hakaret ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğe haber vermeden tatile gittiğini, erkeğin telefonla aramalarına cevap vermemeyi alışkanlık edindiğini, çocuğu aracı kullanarak erkekten para istediğini aşağıladığını, ortak çocuk hastalandığında çocuğa kızdığını, bağırdığını, fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin ailesine beddua ve hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, ortak çocuğu göstermediğini, ortak çocuğun sünnetinden erkeğe ve erkeğin ailesinin haberdar edilmediğini, ortak konutun kilidini değiştirdiğini, erkeğin kişisel eşyalarını markete bıraktığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın kadından tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.12.2019 tarih, 2018/363 Esas, 2019/815 Karar sayılı kararı ile; erkeğin kadının ailesinden gelen misafirleri istemediği, onlara hoşgeldin bile demeyerek evde iç çamaşarı ile oturduğu, kredi kartı ve diğer borçları ödemek konusunda eşini yalnız bırakarak aldığı borçları ödemediği, "evi de, ablanı da yakarım" diyerek tehdit ettiği, buna karşılık kadının da eşini, oğlunun sünnetine çağırmayarak yok saydığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, erkek tanıkları her ne kadar kadının kocasına "öküz gibi yatıyor, ayı gibi oturuyorsun, mal" şeklinde sözler söylediğini beyan etmiş iseler de dinlenen tanıklar ... ve ...'nın taraflarla 2013 yılı yazından beri bir araya gelmedikleri, beyanlarda geçen ifadelerden sonra tarafların bu davanın açıldığı tarihe kadar aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri nazara alındığında beyanlara itibar edilemeyeceği ve bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenemeyeceği gerekçesiyle asıl ve karşı boşanma davalarının kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun beyanları ve sosyal inceleme raporundaki tespitler doğrultusunda velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir, 450,00 TL iştirak nafakası takdirine, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, erkeğin yasal koşulları oluşmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacına yönelik yapılan değerlendirmede dinlenen kadın tanıklarının ziynetlere ilişkin anlatımlarının kadından duyduklarını içerdiği, görgüye dayalı bilgileri olmadığı, buna karşılık erkek tanıklarının, kadına düğünde takılan ziynetlerin kadının ilk açtığı dükkan sırasında bu dükkan için kendisi tarafından bozdurulduğunun beyan edildiği, erkek vekiline ziynetlere ilişkin yemin delilinin hatırlatıldığı ancak bu delile başvurmayacaklarının beyan edildiği, kadının ziynetlere ilişkin davasını ispat edemediği, kadın vekili her ne kadar 15.10.2019 havale tarihli dilekçesi ile; ziynetlere ilişkin talebini ıslah ettiğini bildirmiş ise de, ıslah dilekçesine konu olan ziynetlerin dava dilekçesinde yer almadığı, dava dilekçesinde yer almayan ziynetin ıslahla talep edilemeyeceği gerekçesiyle kadının ziynet alacağına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatlar ile tedbir ve iştirak nafakasının miktarı, reddedilen ziynet alacağı yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve velâyet hükmü yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.12.2022 tarih, 2020/660 Esas, 2022/1926 Karar sayılı kararı ile; erkeğin, kadını tehdit ettiğine dair vakıaya dilekçeler aşamasında dayanmadığı, ancak erkeğin diğer kusurlu eylemlerinin sabit olduğu, kadının da İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu eylemi yanında ayrıca kapı kilidini değiştirdiği ve erkeğin eşyalarını markete bıraktığı, bu haliyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru ise de miktarlarının az olduğu, kadının ziynet eşyası davasında görgüye dayalı tanık beyanlarıyla iddiasını ispatlayamadığı, Mahkemece yemin deliline dayandığı hatırlatılarak yemin delili hakkını kullanıp kullanmayacağı konusunda süre verildiğinde bu hakkın kullanılmayacağına ilişkin imzalı olarak beyanda bulunduğu, bu haliyle kadının ziynete ilişkin davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle erkeğin kusura ve kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlara yönelik istinaf itirazları ile kadının ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarına yönelik istinaf itirazlarının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine, ortak çocuk yararına hükmedilen 400,00 TL tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesi karar tarihine kadar aynen devamına, karar tarihinden kararın kesinleşmesine kadar 700,00 TL tedbir nafakası takdirine, kararın kesinleşmesinden sonra ise ortak çocuk yararına 900,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Dairenin 09.11.2023 tarihli ve 2023/1292 Esas, 2023/5400 Karar sayılı kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının tespiti ile kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama, dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillerden erkeğin ayrıca, evliliğin başından itibaren kadına maddî destek olmayıp evin geçimini kadının tek başına üstlenmesine sebep olarak süregelen şekilde ekonomik şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin ağır ihlali niteliğinde bulunan bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği tarafların Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları ile birlikte değerlendirildiğinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, hal böyle iken Mahkemece hatalı değerlendirme ile tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulünün doğru olmadığı, şartları oluştuğundan davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden kadın yararına bozulmasına, davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamı, bozma ilamı, kesinleşen hususlar bütün halinde değerlendirildiğinde; erkeğin, kadının ailesinden gelen misafirleri istemediği, onlara hoş geldin bile demeyerek evde iç çamaşırı ile oturduğu, kredi kartı ve diğer borçları ödeme konusunda eşini yalnız bırakarak borçları ödemediği, evliliğin başından itibaren kadına maddî destek olmayıp evin geçimini kadının tek başına üstlenmesine sebep olarak süregelen şekilde ekonomik şiddet uyguladığı, kadının ise eşini, oğlunun sünnetine çağırmayarak onu yok saydığı, erkeğin eşyalarını markete bıraktırdığı ve kapı kilidini değiştirdiği vakıalarının ispatlandığı, diğer vakıaların ise ispatlanamadığı, ispatlanan vakıalar kapsamında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının ise hafif kusurlu olduğunun tespitine, kusur durumu dikkate alındığında kadına yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının oluştuğu belirtilerek; kadın yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu olduğu, kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereğinin yerine getirilip getirilmediği, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarlarının dosya kapsamına, bozmanın amacına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Knaun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı-karşı davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.