"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/898 E., 2024/914 K.
DAVA TÜRÜ : Ziynet Alacağı
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/77 E., 2023/108 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın vekili tarafından ziynet alacağının reddedilen kısmı ve hesaplamanın güncel değer üzerinden yapılmaması yönünden; davalı erkek vekili tarafından ziynet alacağının kabul edilen kısmı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Davacı kadın vekilinin, reddedilen ziynet alacağı kısmına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre davacı kadın vekili tarafından temyize konu edilen reddedilen ziynet alacağı miktarının, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihindeki kur üzerinden hesaplanan toplam miktarı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihindeki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı kadın vekilinin ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı erkeğin tüm, davacı kadının diğer temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıyan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadının tüm, davalı erkeğin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz, E., Hukuk Sözlüğü, Ankara 2011, s. 1529). Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir (Sağıroğlu, M.Ş., Ziynet Davaları, İstanbul 2013, s.3).
3.Bu noktada “kişisel mal” kavramının yasal olarak nasıl düzenlendiği üzerinde durulmalıdır:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 220 nci maddesinde;
“Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1.Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
2.Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
3.Manevî tazminat alacakları,
4.Kişisel mallar yerine geçen değerler.”
kişisel mal olarak sayılmıştır. Bu noktada belirtilmelidir ki, eşlere ilişkin her türlü giyim eşyası, mücevher, saat, takılar, spor araç ve gereçleri, cep telefonları, gözlük, makyaj malzemesi gibi sadece kişisel kullanıma yönelik kural olarak taşınırlardan oluşan, istisnai olarak taşınmaz mallar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 220 nci maddesinin birinci fıkrasına göre o eşin kişisel malıdır (Dural, M., Öğüz T., Gümüş M.A., Türk Özel Hukuku, C.III, Aile Hukuku, s.218).
4.Dairemizin önceki içtihatları, "aksine bir anlaşma ya da örf âdet kuralı olmadığı takdirde, düğünde kim tarafından hangi eşe ne verilirse verilsin, ne takılırsa takılsın (ziynet eşyası, altın, döviz, TL vs.) bunların hepsi kadına ait sayılır" yönündeydi. Ancak toplumuzun gelenek ve göreneklerinin zamanla değişikliğe uğraması, ekonomik ve hukuksal ilişkilerin dinamik yapısı ve özellikle; düğünlerde kadına özgü ziynet eşyalarının dışında, ortak bir yaşam kurma aşamasında olan eşlere maddî katkı sağlamak amacıyla, ekonomik değeri olan başka şeylerin de takılması/verilmesi, dikkate alınarak, düğünde eşlere takılan/verilen ve ekonomik değeri olan eşyalarla ilgili davalarda, Dairemizin içtihatlarında değişikliğe gidilmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; "Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir" yönündedir. Uyuşmazlık, tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak bu ilkeler doğrultusunda çözülmelidir.
5.Hemen belirtilmelidir ki, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. (6100 sayılı Kanun md.190) Diğer taraftan 4721 sayılı Kanun'un 222 inci maddesinin birinci fıkrasında da yine aynı Kanunun 6 ncı maddesi ile paralellik gösteren “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” şeklindeki düzenleme ile de ispat yükünün kime ait olduğu hususu gösterilmiştir. Ziynet alacağı davalarında da olağan olan kadına özgü ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır.
6.Diğer yandan, "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir" (6100 sayılı Kanun md. 26/1)
7.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı erkeğin dilekçelerindeki kabulüne göre çeyrek altınlar ile beyaz eşyaların alındığı, tanık beyanları dikkate alındığında da bileziklerin davalı erkek tarafından geri iade edilmek üzere kadından alındığı sabittir. Kadına bu ziynetlerin geri iade edildiği veya kadının oluşan bu duruma rızasının bulunduğu davalı erkek tarafından ispatlanamamıştır.
8.İlk Derece Mahkemesince sadece 22 adet çeyrek altın yönünden kısmen kabul kararı verilmiş olup, karar taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, kadından alındığı ispat edilen ancak kadına geri iade edildiği veya iade talebi bulunmaksızın bağışlandığı ispatlanamayan bilezikler ile birlikte 22 adet çeyrek altın yönünden kısmen kabul kararı verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bilezikler yönünden verilen karar yerinde ise de, dosyada alınan bilirkişi raporunda düğün sırasında kadına 12 adet çeyrek altın, erkeğe ise 10 adet çeyrek altın takıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, erkeğe takılan 10 adet çeyrek altının erkeğe ait olduğunun kabulü gerekir. Sadece 12 adet çeyrek altın ve bilezikler yönünden kısmen kabul kararı verilmesi gerekirken tüm çeyrek altınların kadına ait olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadın vekilinin ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek yararına BOZULMASINA,
3.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının ise yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere yerinde görülmediğinden reddine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ...'a iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.