"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/161 E., 2023/485 K.
KARAR : Bozmaya uyularak kısmen kabul
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece evlilik ölümle son bulduğundan boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının erkeğe şiddet uyguladığını, sürekli ülkesine gittiğini, giderken evin banyo ve tuvaletini kilitlediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli kredi çektirdiğini, maaş zamanı gelip parasını alıp gittiğini, bir çok kez gıda zehirlenmesi ile hastanelik olduğunu, evi çöplük gibi bıraktığını, nerede olduğunu bilmediğini, sadakatsiz davrandığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, iftira attığını, dışarıdan bulduğu her şeyi eve getirdiğini, evi çöp ev haline getirdiğini, akıl sağlığının yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.11.2015 tarih ve 2014/541 Esas, 2015/799 Karar sayılı kararı ile erkeğin çevreden eşya toplayarak bunları evden muhafaza ettiği, bu eşyaların davalının tepkisini çekecek ölçüde olumsuzluk yarattığı, kadını korkutmaya yönelik basit tehdit düzeyinde bir tavırlar sergilediği, kadının ise erkeğin temizlik bakım ve diğer ihtiyaçlarına ilgisiz davrandığı, davacının yaşlı ve bakıma muhtaç olmasına rağmen sık sık ortak konuttan ayrıldığı, davacı tanık beyanlarında belirtildiği gibi davacı erkeğe hakaret içeren sözler söylediği, evin bir bölümünü yaşam olanaklarına kapattığı, kadının daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına,kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, süresinde talep edilmeyen yoksulluk nafaka talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından hükmün tümü yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Daire’nin 16.10.2017 tarih ve 2016/5878 Esas, 2017/11060 Karar sayılı kararı ile tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarından olduğu, bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu, bu nedenle Mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlü olduğu; davada, davacının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulandığına göre Mahkemece yapılacak iş; 4721 sayılı Kanun’un 405 inci ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 56 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse 4721 sayılı Kanun’un 462 nci maddesinin birinci fıkrasının sekinci bendi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinin, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre diğer itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İlk Karar
İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2018 tarih ve 2017/907 Esas, 2018/995 Karar sayılı kararıyla; davacı erkeğin kısıtlandığı, erkeğin çevreden eşya toplayarak bunları evden muhafaza ettiği, bu eşyaların davalının tepkisini çekecek ölçüde olumsuzluk yarattığı, kadını korkutmaya yönelik basit tehdit düzeyinde bir tavırlar sergilediği, kadının ise erkeğin temizlik bakım ve diğer ihtiyaçlarına ilgisiz davrandığı, davacının yaşlı ve bakıma muhtaç olmasına rağmen sık sık ortak konuttan ayrıldığı, davacı tanık beyanlarında belirtildiği gibi davacı erkeğe hakaret içeren sözler söylediği, evin bir bölümünü yaşam olanaklarına kapattığı, kadının daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, tarafça süresinde talep edilmeyen yoksulluk nafakası talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının 10.10.2018 tarihli celsede kaldırıldığından tekrar karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili hükmün tümü yönünden temyiz talebinde bulundu.
2.Dairenin 05. 12. 2022 tarih ve 2022/9488 Esas, 2022/9953 Karar sayılı kararı ile nüfus kaydına göre davacı erkeğin, boşanma hükmü kesinleşmeden 26.12.2019 tarihinde öldüğü, bu halde evlilik ölümle sona erdiği, davacı tarafından açılan boşanma davası konusuz kaldığı, davacı erkek mirasçılarından ..., dosyaya sunulan 19.09.2022 tarihli dilekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 181 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur belirlemesi yönünden davaya devam edeceğini beyan edildiğine göre bu durumda, Mahkemece konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmek ve kusur belirlemesi bakımından davaya devam edilmek suretiyle, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin çevreden eşya toplayarak bunları evden muhafaza ettiği, bu eşyaların davalının tepkisini çekecek ölçüde olumsuzluk yarattığı, kadını korkutmaya yönelik basit tehdit düzeyinde bir tavırlar sergilediği, kadının ise erkeğin temizlik bakım ve diğer ihtiyaçlarına ilgisiz davrandığı, davacının yaşlı ve bakıma muhtaç olmasına rağmen sık sık ortak konuttan ayrıldığı, davacı tanık beyanlarında belirtildiği gibi davacı erkeğe hakaret içeren sözler söylediği, evin bir bölümünü yaşam olanaklarına kapattığı, kadının daha ağır kusurlu olduğu; davacının 26.12.2019 tarihinde vefat ettiği, boşanma ve fer'îleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalının kusurlu davranışları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacıya göre daha ağır kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile Davacının 26.12.2019 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından boşanma ve ferileri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarının tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesinin ve taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kararın bozmaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunu’nun 427 ilâ 454 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.