"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/738 E., 2023/1627 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/1267 E., 2019/1162 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı-davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarını kabul etmediklerini, kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, aksi halde çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; tarafların anlaşmazlıkları nedeniyle davalı karşı davacı kadının 25.12.2017 tarihinde mahkememizdeki işbu dosyayı açtığı, bir hafta süreyle abisinin evinde kaldığı, abisi M. Ö.'nün de beyanından da anlaşılacağı üzere tarafların tekrar bir araya geldikleri, hatta tarafsız davalı tanığı F. M. Ö.'nün tarafları barıştırdığı, aynı odada kaldıkları, davalı karşı davacı erkeğin ilk evliliğinden olma oğlu davalı tanığı İ.Ö.'nün beyanında bu hususun açıkca yer aldığı, dava ve cevap dilekçelerinde de tarafların tam olarak ayrıldığı 23.01.2018 tarihine kadar yeniden bir araya geldikleri, bu tarihte davalı karşı davacı erkeğin boşanma davasının tebliğini muhtardan alıp eve geldiği, bu nedenle taraflar arasında kavga yaşandığı, kadının davalı erkeğin kendine ve eşyalara zarar vermesi nedeniyle korkarak çocuklarını da alıp evden ayrıldığı, 29.01.2018 tarihinde davalı karşı davacı erkek tarafından karşı dava açıldığı, asıl dava yönünden tarafların boşanma davasından sonra barışarak bir araya gelip ortak hayatı yeniden tesis ettikleri anlaşılmakla asıl davanın reddine, karşı dava yönünden davalı kadına atfedilen kusurların ispat edilemediği, zaten 23.01.2018 tarihine kadar tarafların bir arada oldukları, daha önceki kusurların davalı karşı davacı koca tarafından affedildiği, ya da en azından hoşgörüyle karşılandığı, 23.01.2018 tarihinden sonra davalı kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmayıp o tarihte davacı kadının evi terketmesinde kusurun davacı kadında olmadığı, aksine davalı erkeğin eylemiyle neden olduğu, 23.01.2018 tarihinden sonra karşı dava açılmadan önce 23.01.2018 tarihinde kendime zarar vereceğim tehdidiyle kendisini odaya kilitleyip kadını ve çocukları tehdit etmesi ve erkeğin karısının yarı çıplak videosunu kadının abisine göndermek suretiyle ağır kusurlu olduğu kabul edilerek karşı davanın da yine hiç kimse kendi kusuruna dayalı olarak hak elde edemeyeceğinden karşı davanın da reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın ve fer'îlerinin reddi, kusur tespiti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, karşı davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan incelemede; erkeğin il dışında olduğu dönemde kadının boşanma davası açtığı bu sürede ortak konutta kaldığı, erkeğin eve dönüp davayı öğrenince çıkan tartışmadan sonra kadının müşterek konuttan ayrıldığı, tanık beyanlarına göre de bir daha konuta dönmediği ortak yaşam tesis edilmediğinin anlaşıldığı, bir kısım erkek tanıkları tarafların tekrar bir arada yaşadıkları yönünde beyanda bulunmuş iseler de, erkeğin kabulünde de olduğu üzere çıplak görüntüleri kadının ağabeyine göndermekle tehdit etmesi, hatta sonradan göndermesi, kadın ile ağabeyinin arasında soğukluk bulunması karşısında gidecek yerinin bulunmaması nedeniyle dava açıldıktan ve erkek eve döndükten sonra bir müddet evde kalması ortak yaşama devam ettikleri şeklinde değerlendirilemeyeceği, tanık beyanlarından erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, çıplak resimlerini başkalarına gönderdiği, aşağıladığı, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı bulunduğu, kadını da uyuşturucu kullanmaya zorladığı, müşterek çocuğu okuldan aldırdığı, cinsel içerikli videolar izlediği, böylece boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı erkeğin tam kusurlu, davacı-davalı kadının kusursuz olduğu ve gerekçenin bu şekilde düzeltilmesine, asıl davanın kabulüne karar vermek gerektiği, davalı-davacı erkek tam kusurlu olduğundan, karşı davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı gerekçesi ile; davacı-davalının kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin gerçekleşen kusurlu davranışlar nedeniyle davacı-davalının kusursuz, davalı- davacının tam kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, davacı- davalının asıl davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında sosyal inceleme raporları ve çocuğun raporlara yansıyan beyanları nazara alınarak yatısız şekilde kişisel ilişki tesisine ortak çocuk ... yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ortak çocuk Zeynep 12.03.2020 tarihinde reşit olmakla Zeynep yönünden dava tarihinden reşit olduğu tarihe kadar geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı-davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen tazminat miktarları, vekalet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi'nin boşanmaya ilişkin verdiği karar dışında, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, velâyet, kişisel ilişki, iştirak nafakası yönlerinden hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına tazminat takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı, ortak çocuğun velâyeti ve kişisel ilişki hakkında verilen kararın çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı ve çocuklar için hükmedilen nafakanın ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı, 166 ncı ve 169 uncu maddeleri, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 323 üncü ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Ömer'e yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.