Logo

2. Hukuk Dairesi2024/963 E. 2024/8897 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve kadının maddi-manevi tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2987 E., 2023/3193 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/482 E., 2023/360 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı önlem nafakası davası ile boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, kadının önlem nafakası davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin evlenmeden önce müvekkiline vaatlerde bulunduğunu, "sana ve çocuğuna bakarım" dediğini, evlilikten 3-4 ay sonra erkeğin müvekkilinin çocuğunu istemediğini söylediğini, şiddet uygulamaya çalıştığını, müvekkilini ve çocuğunu evden kovduğunu, bu olaydan sonra tarafların ayrı yaşamaya başladığını, erkeğin bu süreçte maddî katkıda da bulunmadığını, müvekkilini mağdur ettiğini, müvekkilinin geçim sıkıntısı çektiğini, yakınlarının yardımı ile geçinmeye çalıştığını, herhangi bir işte çalışmadığını, şeker hastalığının bulunduğunu, erkeğin evi olduğunu, herhangi bir giderinin olmadığını, emekli maaşının olduğunu ileri sürerek müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı kadın vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; erkeğin müvekkilini ve çocuğunu evden kovduğunu ve mağdur ettiğini, bu sebepten ötürü ayrı yaşadıklarını, aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası taleplerini artırdıklarını ve aylık 2.000,00 TL'ye hükmedilmesini talep ettiklerini, erkeğin müvekkiline ve çocuğuna sürekli olarak sözlü ve ekonomik şiddet uyguladığını, aile birliğinin bozulmasında kusurlu olan tarafın erkek olduğunu ileri sürerek asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda ise müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; mevcut evliliğin bu noktaya gelmesinde ağır kusurlu olan tarafın kadın olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davacının ağır kusuru nedeniyle evliliğin fiilen bittiğini, resmiyette devam eden evliliğin sonlandırılması için karşı dava açtıklarını, tarafların 24.04.2021 tarihinden itibaren fiilen ayrı yaşadıklarını, büyük hayallerle evlenen müvekkilinin hayal kırıklıkları yaşadığını, katlanacak hali kalmadığını, kadının evlenene kadar güler yüzlü davrandığını, imzalar atıldıktan sonra tüm davranışlarının değiştiğini, en ufak bir sebepten sorunlar çıktığını, 3.kişilere yansıtılarak evin huzurunun bozulduğunu, müvekkili ile maddi menfaatler nedeniyle evlendiğini, müvekkilinin bir eş olarak üzerine düşen saygıyı ve sevgiyi fazlasıyla gösterdiğini, isteklerini karşıladığını, kadının ise evliliğin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getiremediğini, "evi terk ederim" şeklinde tehditte bulunduğunu, birçok kez evi terk ettiğini, bir keresinde girip 12 gün eve dönmediğini, müvekkilinin kadının kızını kovması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, aksine davacının müvekkilinin kızını istemediğini, değil fiziki veya sözlü şiddet, kırıcı bir davranışı dahi olmadığını, kadının kızının hürmeten dahi asla saygı göstermediğini, kendisini düşman gibi gördüğünü, kadının nafaka talebinin son derece haksız olduğunu, müvekkilinin kızına ait olan evde kızı ve torunları ile birlikte oturduklarını, sadece emekli maaşının olduğunu, müvekkilinin kızının eşinden ayrı olduğunu, okula giden iki çocuğu olduğunu, müvekkilinin kızının nafakadan başka gelirinin olmadığını, müvekkilinin evin ihtiyaçlarını karşıladığını, kadının inkar etmesine rağmen yaşlı bakım işi yaptığını, yaşının genç olduğunu, çalışması için hiçbir engelinin olamadığını, müvekkilinin evlilik içerisinde yaşadığı olaylar nedeni ile manevi olarak çöktüğünü, evliliğin bu aşamaya gelmesiyle müvekkilinin psikolojisinin tamamen altüst olduğunu, mevcut evliliğin devamında taraflar için yararın kalmadığını ileri sürerek davacının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; kadının beyanlarının asılsız olduğunu, ayrıntılı beyanlarını cevap ve karşı dava dilekçesinde sunduklarını, bu beyanları tekrar ettiklerini, müvekkilinin kadına ve kızına karşı hiçbir şekilde fiziki, sözlü ve ekonomik şiddet uygulamadığını, aksine müvekkilinin kadının kızının fiziki şiddetine maruz kaldığını, müvekkilinin böyle bir yapısının olmadığını, bir şiddet olayı olması söz konusu olsaydı şikayetçi olunacağını, ufak bir olayda dahi polisi aradıklarını ve bahsedilen şekilde bir şiddet olayında sessiz kalmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kadının bir eş olarak sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkilini eşi olarak görmediğini, kendinin ve kızının maddi ihtiyaçlarının karşılanacağı bir kapı olarak gördüğünü ifade ederek asıl davanın ve tüm taleplerinin reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının son olayda kızının erkeğe hakaretlerine sessiz kaldığı, evlilik birliğinin devamı sırasında erkeğin uyarısına rağmen sık sık çocuklarının yanına yatılı gittiği, erkeğin ilk evliliğinden olan kızının aynı evde yaşamasını istemediği, başkalarıyla erkeği kıyaslayarak sorun çıkardığı, en ufak tartışmada evi birden fazla kez terk etmek istediği, erkeğin ise çocuklardan ayrı eve çıkma teklifini kabul etmediği, buna karşılık erkeğin evlilik birliği öncesinde söz vermesine rağmen sonrasında kadının kızını evde istemediği, evlendikten sonra kadının çocuğuna karşı tavırlarının değiştiği, kızının üzerine yürüdüğü ve ona kötü davrandığı; kadının tüm ev işlerinin kendisi ve kızı tarafından yapılmak zorunda bırakıldığı yönündeki iddiasına, dinlenen tanık anlatımlarıyla ev işlerinin kadın ve erkeğin kızı arasında paylaşılmış olduğunun anlaşılması karşısında kusur değerlendirmesinde itibar edilmediği, kadının ağır kusurlu olduğu, erkeğin az kusurlu olduğu, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın yararına ara kararla karşı boşanma dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının iş bu karar tarihinden itibaren aylık 850,00 TL'ye çıkarılmasına, nafakanın boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devamına, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine,

kadının önlem nafakası davasının kısmen kabulüne, dava tarihinden itibaren aylık 850,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, erkeğin davası, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar yanında erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan kızı duşta iken kombiyi kapattığı ve ayrı yaşadıkları dönemde kadının ihtiyaçlarını karşılamayarak kadına ve kadının önceki evliliğinden olan kızına ekonomik şiddet uyguladığı, bu durumda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda "son olayda kızının erkeğe hakaretlerine sessiz kaldığı, evlilik birliğinin devamı sırasında erkeğin uyarısına rağmen sık sık çocuklarının yanına yatılı gittiği, erkeğin ilk evliliğinden olan kızının aynı evde yaşamasını istemediği, başkalarıyla erkeği kıyaslayarak sorun çıkardığı, en ufak tartışmada evi birden fazla kez terk etmek istediği, erkeğin çocuklardan ayrı eve çıkma teklifini kabul etmediği "anlaşılan kadın ile" evlilik birliği öncesinde söz vermesine rağmen sonrasında kadının kızını evde istemediği, evlendikten sonra kadının çocuğuna karşı tavırlarının değiştiği, kızının üzerine yürüdüğü ve ona kötü davrandığı, kadının önceki evliliğinden olan kızı duşta iken kombiyi kapattığı ve ayrı yaşadıkları dönemde kadının ihtiyaçlarını karşılamayarak kadına ve önceki evliliğinden olan kızına ekonomik şiddet uyguladığı" tarafların eşit kusurlu olduğu, kadının her hangi bir işte çalışmadığı, düzenli gelirinin olmadığı gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın için boşanma hükmünün kesinleşmesinin ardından bir kerede ödenmek üzere takdiren 15.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; tarafları eşit kusurlu bulmasının son derece yanlış bir değerlendirme olduğunu, erkeğin kadına veya kızına karşı hiçbir şekilde fiziki, sözlü, ekonomik bir şiddeti, müdahalesi olmadığını, kin ve nefret dolu olduğu beyanları ile de aşikar olan, objektif olması mümkün olmayan kadının kızının soyut ve dayanaksız beyanına itibar edilmesinin usul ve yasalara son derece aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, müvekkil lehine aylık olarak 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkil lehine 10.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin davası, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve kadının reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Sema'ya yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Yasin'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.