"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1588 E., 2022/1702 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gemerek Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/49 E., 2022/33 K.
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili ile davalı ...' in Ekim 2011 tarihinde evlendiklerini, ... 5. Aile Mahkemesinin 2015/965 Esas 2017/69 Karar sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiğini, verilen kararın kesinleştiğini, davacı ile davalının evlendikten sonra Almanya' ya gittiğini ve orada yaşadıklarını ancak, davalının eşini istemediğini, müvekkilinin davalının ailesi ile bir süre yaşadığını ancak daha sonra evden akşam vakti apar topar kovulduğunu, yanına hiçbir kişisel eşya, altın ya da para almadığını, müvekkiline düğünde 1 set, 5 adet ... burması, 4 bilezik, 2 adet tam altın, 28 adet yarımlık, 2 adet büyük çeyrek, 43 adet küçük çeyrek, 950 Euro ve 1.120,00 TL para takıldığını, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere ziynet eşyalarının müvekkiline aynen iadesine, ziynetlerin bulunmaması halinde bedeli olan şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı vekili 12.03.2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının cevap dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, yalnızca protokole dayanak müvekkilin haksız dava açtığını iddia ettiklerini, bahsedilen protokolün 2013 yılı ocak ayı tarihli olduğunu ve bu protokole dayanak açılacağı iddia edilen boşanma davası açma tarihinin bir buçuk yıl sonra olduğunu, bu şekilde protokol hazırlanıp uzun bir süre sonra boşanılacağını kararlaştırmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, söz konusu protokolün 2013 yılı ocak ayı tarihli olduğunu ancak müvekkilinin bu tarihten çok daha sonra evden kovulduğunu, müvekkilinin sözleşme dönemi ziynetlerini almış olsa dahi evden kovulduğu sırada alma imkanı olmadığının aşikar olduğunu, ilgili belgenin tarihi itibari ile davaya etki edebilecek nitelikte olmadığını, davalının itirazlarının reddine, davasının kabulü ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, bulunamaması halinde bedeli olan şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan davanın haksız, yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin ikamet adresinin ... değil Gemerek İlçesi olduğunu, yetkili mahkemenin Gemerek Mahkemeleri olduğunu, davacının ziynet eşyalarının müvekkili tarafından alıkonulduğu, ziynet ve paraların müvekkilinde kaldığının asılsız olduğunu, ... 5. Aile Mahkemesi'nin 2015/765 Esas 2017/69 Karar Sayılı dosyasına sunulan protokolün dokuzuncu maddesinde açıkça bunları teslim aldığını beyan ettiğini, davanın kötü niyetle açıldığını, haksız, yersiz ve dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili 28.03.2019 tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; ziynet eşyalarının kendisinde olduğu gerçeğini tereddüte yer bırakmayacak şekilde kanıtlar nitelikte olan protokolün yazılı delil niteliğinde olduğunu ve senede karşı tanıkla ispat hakkı bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan protokolde davacının ziynet eşyalarının kendisinde olduğunu beyan etmesinin davacı bakımında bağlayıcı olduğunu, davacının protokolü kabul eder nitelikteki beyanına eklediği baskı altında imzalatıldığı iddiasını, protokolle aynı nitelikteki bir belge ile ispatlaması gerektiğini beyanla davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, dava konusu ettiği ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken bunların zorla elinden alındığını veya yanında götürmesine engel olunduğunu ispat etmesi gerektiği, ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tanıklarının görgüye dayalı beyanları olmadığı, anlatımları davacıdan duyduklarının aktarımlarından ibaret olduğu, davacının dinlettiği tanık beyanları ile davasını ispat edemediği, öte yandan, davalı taraf tanıkları davacının apar topar evden kovulduğunun aksine, evde bulunan bütün eşyalarını toplayarak kendi rızasıyla müşterek konuttan ayrıldığını beyan ettikleri, aksine ciddi ve inandırıcı delil ya da olaylar bulunmadıkça asıl olan, tanıkların gerçeği söylemiş olduğu, davalı tanıklarının davalının anne ve babası olması başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, bu sebeple görgüye dayalı beyanda bulunan davalı tanıklarının beyanlarına itibar edilmediği, kaldı ki aksi kabul edilse dahi davacı kadın tarafından imza inkarında bulunulmayan ... 5. Aile Mahkemesi'nin 2015/965 Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan 08.01.2013 tarihli protokolün dokuzuncu maddesinden tarafların düğünlerinde takılan takıları paylaşmış oldukları, davacının kendisine ait olması lazım gelen altın takıların tamamını davalıdan teslim almış olduğu, ... 5. Aile Mahkemesi'nin 2015/965 Esas sayılı dosyasında tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmiş olması da ilgili protokolün yazılı delil olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, usûl hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edildiği, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def'i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 201 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebileceği, ... 5. Aile Mahkemesi'nin 2015/965 Esas 2017/69 Karar sayılı 25.01.2017 tarihli tarafların boşanmalarına ilişkin verilen kararın 23.02.2017 tarihinde kesinleştiği hususu da dikkate alındığında, taraflar yönünden 6100 sayılı Kanun'un 201 inci maddesinin birinci maddesi kapsamında düzenlenen kuralın istisnası bulunmadığı, davacı bahsi geçen protokol ile bağlı olup, aksini ancak yine bir başka yazılı delil ile ispatlayabileceği, davacı tarafça bu yönde yazılı delil de sunulmuş olmadığı, her ne kadar 6100 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesinin birinci maddesinin ç bendi gereğince hukuki işlemlerde irade bozukluğu iddiaları bakımından senetle ispat zorunluluğu kuralı geçerli olmasa da; davacı taraf davalıdan görmüş olduğu baskı neticesinde ilgili protokolü imzaladığına ilişkin iddiasını da dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlayamadığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olduğu ve tarafına verilen vekâletnamenin 6100 sayılı Kanun'un 74 üncü maddesi gereğince "yemin teklif etmeye" ilişkin özel yetkiyi de içerdiği, Mahkemece 24.03.2022 tarihli celsede kendisine, karşı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatıldığı, davacı vekili yemin teklif etme hakkını kullanmak istemediğini beyan ettiği, tüm bu sebeplerle davacı tarafından ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen red kararının yerinde olmadığını, senetle ispat kuralının geçerli olmadığını, taraflar arasında imzalanan 08/01/2013 tarihli protokol hükme esas alınmış ise de tarafların söz konusu protokole göre boşanmadığını, belirtilen protokol tarafların boşanma davasında hükme esas alınmadığı ve onaylanmadığı gibi boşanma kararı ile tarafına maddî ve manevî tazminat ile nafakaya hükmedilmiş, mahkemece protokoldeki maddelere değer vermediğini, söz konusu hususun senet ile ispat edilmesi gerekmediğini, yerel mahkemece gerekçe olarak yazılan "senede karşı senet ile ispat" hususunun hukuki bir mesneti bulunmadığını, bahsedilen protokole ek olarak, tarafların 10.01.2013 tarihinde ek bir protokol hazırladığı, taraflar yaptıkları protokolün geçerliliğini bir şarta bağladıkları, bu şarta göre protokol; davacının Almanya devletinde oturum izni almasından sonra yürürlüğe konulacağı, ancak bu şartın yerine getirilmediği ve bu nedenle de yapılan protokolün esas şartını sağlayamadığı için geçerli olmadığı, belirterek verilen kararın kaldırılmasını ve davalarının kabulüne karar verilmesini gerektiği gerekçeleri ile reddedilen davası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği,bu itibarla verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının ziynet alacağı davasının yasal şartlarının oluşup oluşmadığı, davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi, 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.