"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Başvurunun kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tavas Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki tanımı ve tenfiz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak gerekçede açıklanan hususların değerlendirilmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 25.04.2005 tarihinde evlendiklerini, daha sonra davacı erkeğin davalı kadına boşanma davası açtığını, ortak çocukların velâyetlerinin Fransa Colmar Asliye Hukuk Mahkemesince davacı erkeğe verildiğini, davalı kadının da davacı erkeğe 01.10.2018 tarihinden itibaren çocukların eğitim ve bakımına katkı olarak her çocuk için ayrı ayrı 100,00 Euro nafaka ödemesine mahkum edildiğini, kararın 20.09.2018 tarihi itibari ile kesinleştiğini, Fransa Cumhuriyeti Colmar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarihli velâyet ve nafakaya ilişkin kararının Türkiye`de tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; tenfizi istenen yabancı mahkeme kararında davalı kadına savunma hakkı verilmediğini, dava dilekçesinin davalı kadına tebliğ edilmediğini, bu nedenle davalı kadının iddia ve savunma hakkından mahrum kaldığını, yabancı mahkeme ilamında her ne kadar dava dilekçesinin davalı kadına tebliğ edildiği belirtilmişse de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, tebligatın diplomatik yolla yapılması gerektiğini, adi posta ile yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, kararın da davalı kadına tebliğ edilmediğini, bu nedenle karara karşı itiraz hakkını kullanamadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, yabancı mahkemede dava açmadan önce Türkiye`de boşanma, velâyet ve nafaka ile ilgili dava açtığını, davanın reddedildiğini, davacı hakkında ceza dosyaları olduğunu, yabancı mahkemede dava açarak bu ceza dosyalarının karara esas alınmasını engellediğini, ayrıca davalı kadının da 2017 yılında davacı erkeğin yurt dışında açtığı davadan önce ...`de boşanma ve fer'îleri talepli dava açtığını, hatta çocuklardan Selçuk`un velâyetinin tedbiren davalı anneye verilmesine karar verildiğini, Türkiye`de tarafları ve konusu aynı olan derdest bir dava varken yabancı mahkeme kararının tenfiz isteminin reddi gerektiğini, nafakanın borçlunun ödeme gücü dikkate alınmadan verildiğini, tenfizi istenen nafaka miktarının açıkça kamu düzenine aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 05.02.2020 tarih ve 2019/362 Esas 2020/56 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile Fransa Cumhuriyeti Colmar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin nafaka ve velâyet kararının tanınmasına ve nüfusa işlenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından tüm karar yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 08.11.2021 tarih ve 2020/1229 Esas 2021/2380 Karar sayılı kararı ile, tenfizi talep edilen yabancı mahkemece verilen kararın o yerdeki Türk Konsolosluğu veya noter tarafından onaylanmış Türkçe tercümesini sunması için davacı tarafa süre verilmesi, eksiklik tamamlandığı takdirde talebin şartları incelenip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, eksiklik tamamlanmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, bu husus nazara alınmadan hüküm kurulmasının doğru bulunmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, açıklanan hususların değerlendirilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesi`ne gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tanıma ve tenfiz şartlarının oluştuğu, kararın Türk Kamu Düzenine açıkça aykırılık teşkil etmediği, davanın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren davalardan olmadığı,Türkiye ile Fransa arasında mahkeme kararlarının onanmasına ilişkin sözleşme bulunduğu, davalı tarafından velâyet ve nafakaya ilişkin hükümlerin tanınması ve tenfizine karşı çıkılmış ise de çocukların velâyetine ilişkin kararların tanınması ve tenfizi ile çocukların velâyetinin yeniden tesisine ilişkin Avrupa Sözleşmesine ülkemizin 01.06.2000 tarihinde katıldığı, tanıma ve tenfize bakan hakimin kural olarak yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemediği, gerek yabancı kararda uygulanmış olan usul ve gerekse kararda yer alan maddî ve hukuki tesbitler incelemenin konusu dışında olduğu, Türk Hukukunun emredici hükümlerinin dikkate alınmamasının veya yanlış uygulanmasının tek başına mahkeme kararının tanınması veya tenfizini engelleyici bir sebep olarak görülemeyeceği, tenfizi istenen yabancı ilamda açıkça kamu düzenine ayrılıkta olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile Fransa Cumhuriyeti Colmar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 20.09.2018 tarihli nafaka ve velâyet kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen karara karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili, taraflar arasında ... 3. Aile Mahkemesinde nafaka ve velâyet taleplerini içerir boşanma davasının derdest olduğunu, bu nedenle tenfiz talebinin reddedilmesi gerektiğini, davalı kadının savunma hakkının ihlal edildiğini, bu nedenle kamu düzenine aykırılık bulunduğunu, yabancı mahkemenin boşanmaya ilişkin kararının tanınmasına ilişkin açılan davanın henüz karara çıkmadığını, tarafların Türk hukukuna göre evliyken velâyetlerin davacı babaya bırakılmasının kanuna ve kamu düzenine aykırı olduğunu belirterek kararın tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 03.10.2022 tarihli ve 2022/1814 Esas, 2022/1998 Karar sayılı kararıyla; 1973 tarihli Lahey Sözleşmesinin 4 üncü maddesine göre nafakaya dair geçici olarak icra edilebilen ara kararların ve geçici tedbirlerin, talep edilen Devlette benzer kararların verilebilmesi, icra edilebilmesi halinde, tanınması ve tenfizi mümkün ise de, velâyete dair aynı nitelikteki kararların tanınması ve tenifizinin mümkün olduğuna dair Avrupa sözleşmesinde açık düzenlemenin mevcut olmadığı, kaldı ki Çocukların Velâyetine ilişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velâyetinin İadesine Dair Sözleşmenin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde kararın etkileri, kendisinden istemde bulunulan Devletin aile ve çocuk hukukuna ilişkin temel ilkeleri ile açıkça bağdaşmaz nitelikte bulunursa tenfiz talebinin reddedilebileceğinin belirtildiği, aynı Sözleşmenin 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine göre, kendisinden istemde bulunulan Devlette dava açılmasından önce başlamış çocuğun velâyetine ilişkin bir davaya devam edilmekte ise, tanıma ve tenfiz istemlerine ilişkin usulî işlemlerin talik edilebileceğinin düzenlendiği, Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması ve Tenfizine İlişkin 1973 tarihli Lahey Sözleşmesinin 5 inci maddesinin üçücü fıkrasında ise tarafları ve konusu aynı olan bir davanın daha önce talep edilen Devletin bir merciinde açılmış ve görülmekte olması halinde kararın tanınması veya tenfizinin reddedilebileceğinin düzenlendiği, davacı erkek tarafından yabancı mahkemede açılan dava öncesinde davalı kadın tarafından 25.04.2017 tarihinde ... 3. Aile Mahkemesinde dava açıldığı, davanın halen derdest olduğu, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 169 uncu maddesinde "Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkimin, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alacağı" hükmünün düzenlendiği, tenfizi istenen velâyet ve nafaka kararının da aynı nitelikte olduğu, 4721 sayılı Kanun`un 169 uncu maddesinde de benzer düzenlenmeler bulunması nedeniyle 1973 Tarihli Lahey Sözleşmesinin 4 üncü maddesi uyarınca nafaka kararının tenfizi mümkün ise de, Avrupa Sözleşmesine parelel bir düzenleme bulunmadığından velâyete dair ara kararının tenfizi olanaklı görülmediği, tenfize konu dava öncesinde kadın tarafından ... 3. Aile Mahkemesine aynı nitelikli dava açıldığı ve bu dava derdest olduğuna göre 1973 Tarihli Lahey Sözleşmesi ile Avrupa Sözleşmesi hükümleri uyarınca nafaka ve velâyet kararının tenfizinin mümkün olmadığı, kadının ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin hiçbir araştırma yapılmadan kadının yokluğunda yapılan yargılamada velâyet ve nafakaya ilişkin kesin nitelikli karar verilmiş olması da hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmadığı gerekçesi ile davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili, Çocukların Velâyetine ilişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velâyetinin Yeniden Tesisine ilişkin Avrupa Sözleşmesine ülkemizin katıldığını, Sözleşmenin 7 nci maddesinde akit devletlerden birinde verilmiş velâyete ilişkin bir kararın diğer bir akit devlette tanınacağı ve verildiği devlette kabili infaz olduğu takdirde tenfiz edilebileceğinin düzenlendiği, bu nedenle Fransa`da usulüne uygun verilmiş nafaka ve velâyet kararlarına karşı tanıma ve tenfiz kararı verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, tenfizi istenen velâyet ve nafaka kararının 4721 sayılı Kanun`un 169 uncu maddesindeki düzenlemeyle aynı nitelikte olduğunu, verilen kararın Türk kamu düzenine uygun olduğunu, Türkiye`de aynı nitelikte dava açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, aynı mahkemede boşanma, velâyet ve nafakaya ilişkin kararın tanınması ve tenfizi davasının kabul edildiğini, tenfiz şartlarının oluştuğunu, davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yabancı mahkemede verilen geçici velâyet ve nafakaya ilişkin ilamın Türkiye`de tenfizi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun`un (5718 sayılı Kanun) 50 nci, 53 üncü, 54 üncü, 56 ncı ve 58 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 169 uncu maddesi, 1973 tarihli Nafaka Yükümlülüğüne Dair Uygulanacak Sözleşme`nin 4 üncü maddesi, 1980 tarihli Çocukların Velâyetine ilişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velâyetin İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi`nin 10 uncu maddesi, 2332 sayılı Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararın Tanınmasına ve Tenfizine İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 nci ve 371 inci maddesi hükümleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2023 oy birliğiyle karar verildi.