"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 27.06.2018 tarihinde evlendiklerini, müşterek çocuklarının bulunmadığı, davalının evlilik birliği içinde sürekli sebepsiz yere sorun çıkarıp huzursuzluk çıkardığını, müvekkilinin işte gittiği bir gün davalının evden ayrılıp boşanmak istediğini söylediğini, 23.01.2019 tarihinde davalının kız kardeşi aracılığıyla barışmak istediğini söylemesi üzerine müvekkilinin evliliklerine bir şans daha verdiğini, ancak davalının yoktan yere tartışma çıkarıp sinirlendiğini, müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilinin onur ve gururunu incittiğini, tarafların aynı evde iki yabancıya dönüştüğünü, davalının odasını ayırdığını, evlilik birliğinin devamına imkan kalmadığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, tarafların tanışma aşamasında davacının müvekkilinin çalışmasını gerek olmadığını, gayrimenkulleri olduğunu müvekkiline bakabileceğini söylemesi, müvekkilinin de astım hastası olup çalışmakta zorlanması nedeniyle işini bırakarak davacı ile evlendiğini, davacının evliliğin ilk günlerinde mutfak lavabosunda elini, yüzünü, burnunu yıkaması üzerine müvekkilinin uyarması üzerine 15 gün boyunca küstüğünü, davacının müvekkilinin hiçbir maddî ihtiyacını karşılamadığını, ekonomik şiddet uyguladığını, aldığı parayı alkole yatırdığını, davacının kışın doğalgazı kapatması nedeniyle günlerce kombi bozuk diye soğukta oturduğunu, komşusunun kombiye bakıp bozuk olmadığını söylemesi üzerine davacıya durumu söylediğinde "anlamadın mı salak ben kapattım" dediğini, müvekkilinin parasızlık ve davacının zorlaması yüzünden işe girdiğini ancak hastalığı nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldığını, tarafların aynı evde yabancı gibi yaşadıklarını, davacının evde hiç konuşmadığını, aynı odada oturmadığını, aynı sofrada yemek yemediğini, ayrı odalarda yaşadıklarını, müvekkilinin davacının tüm bu kusurlarına dayanamayarak evden ayrılarak oğlunun yanına sığındığını, davacının ısrarı üzerine geri döndüğünü ancak bütün kusurlu davranışlarının devam ettiğini, iddiaların aksine davacının müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini ileri sürerek, asıl davanın reddine, karşılık davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakana, 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata takdirine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadın ile konuşmadığı, iletişim kurmadığı ve aynı sofrada beraber yemek yemediği, ayrı odalarda kaldıkları, erkeğin eve alkollü ve geç geldiği zamanlar olduğu, erkek kadının evlenerek ...' e yanına taşınmasını sağlasa da kadına evlenmeden önce verdiği ''çalıştırmayacağım seni rahat ettireceğim'' sözlerinin hiç birini tutmadığı, evin ve kadının maddî giderlerini karşılama konusunda maddî gücü olsa da ihmalkar davrandığı, en son eve gıda malzemesi de almamaya başladığı, ekonomik sebeplerle kadının astım hastası olmasına rağmen kısa bir dönem çalıştığı, kadın evdeyken ve ev soğuk iken erkeğin kombiyi kapattığı, erkeğin ayrılmadan önce son bir ay evin maddî ihtiyaçlarını karşılamayı ihmal ettiğine dair eve bir damacana su bile almadığını' ve birlik görevlerini ihmal ettiğini kabul ettiği, erkeğin açtığı boşanma davasında dayandığı vakıaları ispat edemediği, kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, erkek tarafından gerçekleşen bu tutum ve davranışlar ile taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile, davacı-karşı davalının açtığı asıl boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacının açtığı karşı boşanma davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmasına, davalı-karşı davacı kadın lehine aylık 550,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı-karşı davacı kadının tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararı kesinleştikten sonra yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, evliliğin kırk gün sürdüğünü, kadının müvekkiline hakaret ettiğini yatağı paylaşmadığını ve müşterek evi terk ettiğini, kadının kusurlu olduğunu, nafaka ve tazminata karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, boşanma, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin kanun'a uygun olarak yerine getirildiği, kanun'un olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne ve boşanmaya karar verilmesinde, kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatların miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tarafların ikinci evlilikleri olduğunu ve kırk gün sürdüğünü, kadının müvekkiline hakaret ettiğini, yatağı paylaşmadığını ve müşterek evi terk ettiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kadının kusurlu olduğunu, nafaka ve tazminata karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, boşanma, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.