"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1301 E., 2022/2494 K.
DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 14.06.2017
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/789 E., 2022/38 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ile ziynet ve çeyiz alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasının reddine, çeyiz eşyası talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının asabi olduğunu, sık sık davacı erkeğin bilgisi dışında ailesinin evine gidip yatılı kaldığını, müsrif davranıp ihtiyacı olmayan alışverişler yaptığını, davacı erkeğin ailesini evden kovuğunu, annesine hakaret ettiğini, davacı erkeğe hakaret ettiğini, kişisel bakım ve temizliğine önem vermediğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini, evdeki eşyalarını ve davacının parasını alıp evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı erkek vekili süresinde verdiği cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı kadının iddialarının doğru olmadığını, tarafların evliliğine davalı-karşı davacı kadının ailesinin müdahale ettiğini, davalı-karşı davacı kadının müvekkilinin annesine saldırarak evden kovduğunu, ziynet eşyalarını ve şahsi eşyalarını alarak evi terk ettiğini, müvekkilinin de kira ödememek için başka yere taşındığını beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekil süresinde verdiği davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin iddialarının doğru olmadığını, davacı erkeğin annesinin evliliğe müdahale ettiğini, tarafların bütün hayatlarına karıştığını, davalı kadının ailesinin evine gitmesine müsaade etmediğini, taraflar 5,5 aylık evli iken davacı erkeğin annesinin dolapları karıştırması üzerine kendisini uyaran davalı kadına hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını ve evden kovduğunu, bu olaydan 20 gün sonra davacı erkeğin davalı kadına kendisinden hevesinin kaçtığını söyleyerek evi terk etmesini istediğini, davalı kadının bir kaç günlüğüne kafasını dinlemek için yanına bir şey almadan ailesinin evine gittiğini, bir kaç gün sonra eve geldiğinde davacı erkeğin evi taşıdığını öğrendiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, müvekkilinin ailesinin düğün harcamaları ve çeyiz alımı için 70.000,00 TL civarında çeyiz eşyası almak suretiyle harcama yatığından bahisle çeyiz eşyaların bedeli, ailesinin yaptığı nişan ve düğün masrafları toplamı 100.000,00 TL maddî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı kadına düğünde takılan ziynet eşyalar ile paranın bedeli olarak fazlaya dair haklarını saklı tutarak 45.000,00 TL bedelin davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadının erkeğe "Şerefsiz, adam mısın, erkek misin, Allah belanı versin." dediğinin dinlenen erkek tanıklarının beyanları ile anlaşıldığı, erkeğin annesinin evlilik birliğine müdahale ettiği, kadınla kayınvalidenin kavga ettiği, erkeğin bu olaylar karşısında sessiz kaldığı, en son yaşanan olayda kadınla kayınvalidenin kavga ettiği, erkeğin karısına gitmemesini söyleyerek sarıldığı, bir süre erkek ve kadın beraber kaldıktan sonra kadının Akçadağ' daki baba evine gittiği, o tarihten bu yana yeniden bir araya gelmedikleri, erkeğin kadından evi terk etmesini istemesi nedeniyle baba evine kafa dinlemeye gittiğine dair kadın tarafının iddialarının ispatlanamadığı, her ne kadar kayınvalide kadına karşı yaralama ve hakaret eylemlerinde bulunmuş ise de üçüncü kişi tarafından yapılan eylemlerin erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, fakat erkeğin annesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kalma şeklinde kusurlu davranışlarda bulunduğu, açıklanan nedenlerle kadının eşine küfür ve hakaret içerir sözler söylemek suretiyle, erkeğin ise evlilik birliğine üçüncü bir kişi tarafından yapılan müdahalelere sessiz kalmak suretiyle evlilik birliğinin temelden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında eşit kusurlu olması nedeniyle manevî tazminat koşullarının oluşmadığı, kadının Evkur isimli iş yerinde asgari ücretle çalıştığı, erkeğin hemşire olduğu, alınan sosyal ekonomik durum araştırma tutanakları da değerlendirildiğinde kadının boşanma sonucunda yoksulluğa düşmeyeceği gerekçeleri ile her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasının reddine, davalı-karşı davacı kadının çeyiz eşyası talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı-karşı davacı kadın vekili, karşı dava dilekçesini tekrar ederek dinlenen tanıklara davacı tarafça telkinde bulunulduğunu, geçimsizliğin davacı erkeğin annesinden kaynaklandığını, bu durumun yapılan keşifte hakim tarafından da müşaade edilebileceğini, buna rağmen müvekkilinin de kusurlu olduğu kabul edilerek tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu, kadının 27 kalem eşyasının davacı eş ve annesi tarafından saklandığını, eşyaların yeni olmasına rağmen bilirkişinin düşük değer biçtiğini, davacının yalan yere yemin ettiğini, davacı erkeğin memur olup müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka taleplerinin reddi, reddedilen ziynet eşyası alacağı ve hükmedilen çeyiz eşya bedeli yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı erkek vekili, davalı-karşı davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olmasına rağmen boşanma davasının kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin davalı kadına ait tüm çeyiz eşyalarının iadesine hazır olduğunu beyan etmesine rağmen çeyiz eşyalarının aynen iadesine değil, bedelinin iadesine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve çeyiz eşyası alacağı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, boşanma şartlarının oluştuğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur derecelerine ilişkin kararı ile tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle davalı-karşı davacının maddî ve manevî tazminat talebi ile düzenli ve yeterli gelirinin olması nedeniyle yoksulluk nafakası talebinin reddine dair kararının doğru olduğu, İlk Derece Mahkemesinin ziynet eşyasına ilişkin kararının dosyadaki delillere uygun olarak verildiği, İlk Derece Mahkemesinin çeyiz eşyasına ilişkin kararının dosyadaki delillere uygun olarak verildiği, iddialar, resimler, bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı-karşı davacının çeyiz eşyası davasının kısmen kabul, kısmen reddinde bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçeleri ile ziynet ve çeyiz eşyası davası yönünden kesin olmak üzere tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili, karşı dava dilekçesini tekrar ederek davacı-karşı davalı erkek tanıklarının beyanlarının öğretilmiş olduğunu, geçimsizliğin davacı-karşı davalı erkeğin annesinden kaynaklandığını, bu durumun yapılan keşifte hakim tarafından da müşaade edilebileceğini, buna rağmen davalı-karşı davacı kadının kusurlu olduğu kabul edilerek tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı erkeğin memur olup müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının kusurunun olup olmadığı, bu kapsamda davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği ve davalı-karşı davacı kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddi kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 185 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 186 ncı maddesinin üçüncü fıkrası.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanma ve ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır. O halde; 4721 sayılı Kanun`un 185 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 186 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının tedbir nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının tedbir nafakası yönünden BOZULMASINA,
3. Davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.04.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı kadının bir alışveriş merkezinde asgari ücretle çalıştığı, davacı-karşı davalı erkeğin ise sağlık memuru olduğu, üzerine kayıtlı 2015 model arabasının olduğu, ekonomik durumunun kadına göre daha iyi olduğu anlaşılmaktadır. Asgari ücret seviyesindeki gelir kişiyi yoksulluktan kurtarmaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 24.12.2014 tarihli ve 2013/2-1364 Esas, 2014/1082 Karar sayılı kararı) Yoksulluk nafakası koşulları davalı-karşı davacı kadın yararına gerçekleşmiş olup davacı-karşı davalı erkeğin sosyal ekonomik durumu da göz önüne alınarak davalı-karşı davacı kadın lehine uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir. Sayın çoğunluğun yoksulluk nafakası yönünden hükmün onanmasına ilişkin görüşüne katılmıyoruz.