"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/868 E., 2022/1490 K.
DAVA TARİHİ : 14.01.2016
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/564 E., 2021/218 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün ikinci kez kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının eş ve anne olarak görevlerini yerine getirmediğini, çocuklarının temizlik, bakım ve eğitimleriyle ilgilenmediğini, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yapmaktan kaçındığını, evin ve kendinin kişisel temizliğine dikkat etmediğini, tartışma ve kavgaların çocukları da etkilediğini, müvekkiline karşı sürekli onur kırıcı ağır sözler sarfettiğini, ortak çocuklarına ve müvekkilinin annesi ile diğer yakınlarına da aynı tavırları sergilediğini, karı koca ilişkilerinin son bulduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkilinden boşanmak istemesinin nedeninin bir başka kadınla olan ilişkisi olduğunu, müvekkilinden bunu saklamadığını, erkeğin müvekkilinden boşanması karşılığında ev, para ve müvekkilinin giderlerini karşılama taahhüdünde bulunduğunu, müvekkilinin kabul etmediğini, bunun üzerine erkeğin baskı ve tehditlerde bulunduğunu, müvekkilinin ortak çocuk ...'i alarak annesinin evine gittiğini, erkeğin sık sık akşam saatinden sonra gelen mesaj üzerine giyinip kuşanıp evden çıkıp sabaha doğru eve geldiğini, erkeğin müvekkiline ve ailesine hakaretler ettiğini, müvekkilini çocuklarının gözü önünde dövdüğünü belirterek davanın reddine, ortak çocukların geçici velâyetinin müvekkile verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir nafakasına, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, boşanmaya karar verilmesi halinde nafakaların devamına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2017 tarihli, 2016/21 Esas ve 2017/520 Karar sayılı kararı ile kadının aile birliğinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşi ve çocukları ile ilgilenmediği, çocuklarının temizlik, eğitim öğretim gibi ihtiyaçlarını yerine getirmediği, müşterek hanenin ve kendi kişisel temizliğine dikkat etmediği, erkeğin uyarmasına rağmen kendi giyim kuşamına dikkat etmediği, kadının tam kusurlu bulunduğu, kadının erkeğin başka bir bayanla ilişkisinin bulunduğunu söyleyerek sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirtmiş ise de, bu iddiasını destekleyen delillerini en geç öninceleme duruşması sırasında verilen kesin süre içerisinde dosyaya sunmadığı, tanık olarak ortak çocuk ...'ü gösterdiği fakat duruşmada bu tanığı dinletmekten vazgeçtiği, yine telefon görüşme kayıtlarını kadının istediği ancak görüştüğü söylenen kişiye ait telefon numarası belirtilmediği gibi gelen kayıtlar incelenerek bu durumu netliğe kavuşturmadıkları, taraflarca gösterilmeyen görüşme bilgileri konusunda re'sen araştırma yapılamayacağından kadının savunmaları ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin süregelen fiili durum, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve bilirkişi raporu dikkate alınarak babalarının yanında kalmasının daha uygun olduğu kanaatine varılarak velâyetinin babaya verilmesine, anne ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, kadının mevcut ekonomik durumu dikkate alınarak hükmün kesinleşmesine kadar aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası, maddî manevî tazminat talepleri değerlendirildiğinde tarafların ayrılmalarında ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu bulunduğu anlaşıldığından yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili müvekkiline yönelik isnatlarını ispat edilemediğini, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, dava bitmeden başka bir kadınla düğün yaptığını, erkeğin ağır kusurlu olduğunu, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 12.03.2019 tarih ve 2017/2521 Esas ve 2019/436 Karar sayılı kararı ile Mahkemece idrak çağında olan ortak çocukları 2003 doğumlu ... ve 2007 doğumlu ... dinlenilmeden velâyete ilişkin karar verildiği, bu sebeple Mahkeme kararı kaldırılarak, idrak çağındaki çocuk dinlenerek, dosyada bulunan tüm deliller birlikte değerlendirilerek velâyet husunda karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli, 2019/216 E. Ve 2019/554 Karar sayılı kararıyla kadının aile birliğinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşi ve çocukları ile ilgilenmediği, çocuklarının temizlik, eğitim öğretim gibi ihtiyaçlarını yerine getirmediği, müşterek hanenin ve kendi kişisel temizliğine dikkat etmediği, erkeğin uyarmasına rağmen kendi giyim kuşamına dikkat etmediği, tam kusurlu bulunduğu, davalının kusurlu hareketleri sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, erkeğe ise atfı kabil bir kusur bulunmadığı, kadın her ne kadar 04.02.2016 tarihli cevap dilekçesi ile erkeğin kendisini aldattığını ve kendisine ve ailesine hakaret ettiğini iddia etmiş ise de, cevap dilekçesinin süresi içinde sunulmadığı, süresi içinde cevap dilekçesi sunmayan kadının dava dilekçesindeki iddiaları inkar etmiş sayılacağı, yeni bir iddia ve delil öne süremeyeceği anlaşıldığından kadının süresinden sonra verdiği cevap dilekçesindeki iddialara dikkate alınamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin ortak çocukların tarafların ayrı yaşadığı dönemde babaları ile kalmaları, idrak çağında olduğu anlaşılan ortak çocuklardan ... ...'un velâyet hususundaki tercihi ve dosyada bulunan sosyal inceleme raporu dikkate alınarak babalarına verilmesine, yine kadın her ne kadar cevap dilekçesinde boşanmaya karar verilmesi halinde tarafına yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiş ise de, kadın süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığından davalının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili sadakatsizliğin yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin davaya cevap vermediğine ilişkin gerekçenin doğru olmadığını, mahkemece müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkilinin kendi iradesi ile seçmediği, ikamet etmediği bir adrese usulsüz tebligat yapıldığını, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesinin çocukların yararına uygun olmayıp, hukuka aykırı olduğunu beyanla hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 20.10.2020 tarih ve 2019/2852 Esas ve 2020/1206 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesinin kadına tebliğine ilişkin yapılan incelemede tebliğ mazbatasında komşu imzasının ve imza vermekten kaçındığına dair şerhin bulunmaması nedeniyle dava dilekçesinin davalıya tebliğinin Tebligat Kanununun 21 inci maddesine aykırı ve usulsüz olduğu, bu nedenle kadının 04.02.2016 tarihli cevap dilekçesinin süresinde olduğu, nitekim Mahkemenin 21.09.2017 tarihli ilk kararında cevap dilekçesinin süresinde kabul edildiği, İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2016 tarihli ikinci kararında, kadının davaya süresinde cevap vermediği ve dava dilekçesindeki iddiaları inkar ettiği gerekçesi ile kadının savunması ve iddiaları dikkate alınmayarak yazılı şekilde karar verildiği, kadına dava dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğu gözetilmeksizin, kadının davaya süresinde cevap vermediğinin kabul edilmesi nedeni ile Mahkemece kadının savunması ve delillerinin değerlendirilmemesi ve boşanmanın fer'îsi niteliğindeki talepleri yönünden, taleplerin esası incelenmeksizin, süresi içerisinde talep edilmediği gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kadının istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kadının savunması ve iddiaları kapsamında tüm dosya içeriği ve deliller birlikte değerlendirilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesine uygun şekilde gerekçe oluşturularak bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre; İlk Derece Mahkemesince yeniden boşanma ve boşanmanın fer'îsi niteliğindeki talepler yönünden hüküm kurulması zorunlu olduğundan, kadının diğer yönlere ilişkin istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan yargılama sonucunda; kadının aile birliğinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşi ve çocukları ile ilgilenmediği, çocuklarının temizlik, eğitim öğretim gibi ihtiyaçlarını yerine getirmediği, müşterek hanenin ve kendi kişisel temizliğine dikkat etmediği, kendi giyim kuşamına dikkat etmediği, oluşan geçimsizlikte aile birliğinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen, eşi ve çocukları ile ilgilenmeyen, müşterek hanenin, kendisinin ve çocukların temizliğine dikkat etmeyen, kadının tam kusurlu bulunduğu, kadın her ne kadar 04.02.2016 tarihli cevap dilekçesi ile erkeğin kendisine aldattığını ve kendisine ve ailesine hakaret ettiğini iddia etmiş ise de, kadın tarafın bu iddiasını destekleyen delillerini süresinde dosyaya sunmadığı, kadın tarafın tanık olarak müşterek çocuk ...'ü gösterdiği fakat duruşmada bu tanığı dinletmekten vazgeçtiği, bu hususta başkaca delil de sunulmadığından kadın tarafın savunmalarının ispat edilemediği kabul edilerek erkeğe atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuklar ..., ... ve ...'in velâyetlerinin davacı babaya verilmesine, ortak çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki tesisine, kadın için aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının yasal koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata yönelik taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre kadına İlk Derece Mahkemesince yüklenilen kusurların gerçekleştiği, kadının dava dilekçesinin 19.01.2016 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen süresinden sonra 04.02.2016 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu, süresinde cevap dilekçesi vermeyen kadının erkeğin kusurlu olduğuna yönelik vakıa ileri süremeyeceği ve delil bildiremeyeceği, bildirse dahi bu delillerinin toplanıp hükme esas alınamayacağı gözetildiğinde, kusura ilişkin yapılan değerlendirmede ve davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, ortak çocukların, yaşları, velâyet konusundaki tercihleri, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporu dikkate alındığında velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede bir isabetsizlik görülmediği, ancak kadının süreden sonra talep ettiği bu maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde ret kararı verilmesinin doğru olmadığı, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşulları nazara alındığında davalı kadın yararına takdir olunan tedbir nafakasının da düşük olduğu gerekçesiyle karar tarihinden itibaren kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, kadının süresinden sonra talep ettiği maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek kadının tedbir nafakası miktarına ve maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf taleplerinin hüküm kurulmasının yanlış olmasına hasren kabulü ile sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinin süresinde olduğunu, zira müvekkile tebligatın usulüne uygun yapılmadığı, tebliğ mazbatasında komşuya sorulduğu ama komşunun imzasının alınmadığı, alınmama nedeninin belirtilmediği; muhatabın nerede olduğunun sorulmadığı, sorulduysa da cevabının yazılmadığı, bu hususta usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu hususu İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinin de bu aşamadan sonra yeniden incelemesinin açıkça hukuka aykırı olduğu, boşanma hukuken gerçekleşene kadar sadakat yükümlülüğüne uyulmak zorunda olduğu, dava açıldıktan sonra delillendirilebilen bu husus, erkeğin yeni gayrı resmi evliliğine ilişkin tören resimlerini sosyal medyada paylaşmasıyla ortaya çıkmış ve delillendirme olanağı doğduğu, hal böyle olunca sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket eden erkeğin kusuru da, müvekkilin elinde olmayan nedenlerden ötürü ancak ve ancak dava açıldıktan, hatta karar verildikten sonra kanıtlanma olanağına kavuştuğu, karara dayanak yapılan tanık beyanlarının yansız olmadığı, zira hem erkeğin yakınlarının hem de babalarına muhtaç bırakılan çocukların yanlı beyanları güvenilir olmadığı iddiasıyla hükmü tamamı yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, kadının cevap dilekçesinin sürede olup olmadığı gibi kadının savunma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilip edilmediği, noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 127 nci, 128 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci maddesi, 336 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 07.07.2003 doğumlu ortak çocuk ...'nın temyiz inceleme tarihi itibarıyla ... olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.