Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11239 E. 2023/1369 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, Yargıtay'ın verdiği bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşen hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği ve hükmedilen tazminat miktarının uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay, bozma kararıyla hüküm verilmiş olması ve bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleşmiş olması nedeniyle, davacı erkeğin tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenemeyeceği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma, nafaka ve kişisel ilişki davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak kadının tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı- davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- davalı erkek vekili 11.04.2013 tarihli kişisel ilişki konulu dava dilekçesinde özetle; eşinin evi sebepsiz terk ettiğini, çocuklarını da yanında götürdüğünü, çocukları babaya karşı doldurduğunu, kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı- davalı erkek vekili 24.10.2023 tarihli boşanma dava dilekçesinde özetle; kadının kendisine ve ailesine hakaret ve küfür ettiğini, evi sebepsiz terk ettiğini, çocukları ile görüştürmediğini, asılsız suçlamalar ile şikayetlerde bulunduğunu, ailesinin etkisinde kaldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı- davacı kadın vekili 25.09.2012 tarihli tedbir nafakası dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, kadının maaşını kendi hesabına aktardığını, tehdit ve baskı yaptığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi gereğince her bir çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı kadın vekilinin 27.11.2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, hakaret, tehdit ve baskılarının olduğunu, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, anahtarı değiştirdiğini, bıçakla korkutarak söylediklerini yaptırdığını, evden kovduğunu, maaşını kendi hesabına aktardığını ileri sürerek, boşanma talebinin kabulüne, diğer taleplerinin reddine, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı 300,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.04.2015 tarih ve 2013/207 Esas, 2015/96 Karar sayılı kararı ile tarafların kusurlu olduğunu, erkeğin hakaret ederek ağır kusurlu olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanma davasının kabulüne, kişisel ilişki davasının kabulüne, kadının birleşen nafaka davasının kısmen kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 3.000,00 TL maddî ve 3.000,00 TL manevî tazminata, “... Aynı yerde oturulması halinde her hafta Cuma günü, dini ve milli bayramların 1.günü, saat 17.00 de küçüğü yanına alıp, Pazar günü aynı saatte anası evine bırakmak ve yılın Temmuz ayının 01-15 günleri arasında yanına almak suretiyle,

b) Ayrı yerde bulunduğu takdirde her ayın 1.haftası Cuma günü saat 17:00 da yanına alıp Pazar günü saat 17 ‘de, dini ve milli bayramların 1.günü saat 17.00 de yanına alıp bayramın son günü aynı saatte anası evine bırakmak, yılın Temmuz ayının tamamında yanına almak suretiyle...” çocuklarla baba arasında şahsi ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.03.2016 tarih 2015/14445 Esas, 2016/5767 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 298 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerektiği, yanlışlık ancak temyiz kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebileceği, dosyanın incelenmesinde tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasında aykırılık olduğu gerekçesi ile diğer temyiz sebepleri incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İlk Karar

Mahkemenin 16.06.2016 tarih ve 2016/175 Esas, 2016/206 Karar sayılı kararı ile ”... tarafların ikisinin de kusurlu olduğunu, erkeğin hakaret ederek daha ağır kusurlu olduğu, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2015/14445 Esas, 2016/5767 Karar sayılı bozma ilamında belirtilen kısa karar ve gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilerek kısa kararda tefhim edilen çocukla kişisel ilişkinin düzenlenmesine dair karardaki kişisel ilişki aynen kabul edilmiş ayrıca Mahkememizin 2013/207 E sayılı dosyasının kısa kararında C- Birleşen 2012/191 Esas sayılı dosya yönünden başlığı altındaki 3 numaralı bentle ilgili tarafların herhangi bir anlaşmasının olmadığı ve bu bendin zuhulen yazılmış olduğu anlaşıldığı,,,” gerekçesi ile aynı yerde oturulması halinde her hafta Cuma günü, dini ve milli bayramların 1.günü, saat 17.00 de küçüğü yanına alıp, Pazar günü aynı saatte anne yanına bırakmak ve yılın Temmuz ayının 01-15 günleri arasında yanına almak suretiyle, ayrı yerde bulunduğu takdirde her ayın 1.haftası Cuma günü saat 9 da yanına alıp Pazar günü saat 17 ‘de, dini ve milli bayramların 1.günü saat 17.00 de yanına alıp bayramın son günü aynı saatte anası evine bırakmak, yılın Temmuz ayının tamamında yanına almak suretiyle şahsi ilişki tesisine, Dava konusu diğer hususlarla ilgili bozma olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, Mahkemenin 16.04.2015 tarih, 2013/207 Esas, 2015/96 Karar sayılı ilamında karar boşanma yönünden kesinleştiğinden masraflar ve vekâlet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda (B) paragrafında belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 07.02.2018 tarih ve 2018/96 Esas, 2018/1581 Karar sayılı kararı ile mahkemece erkeğin boşanma ve kişisel ilişki davaları ile kadının tedbir nafakası davasının kabulüne karar verilmiş, olup Dairemizin 23.03.2016 tarihli bozma ilamı ile tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğu, hüküm fıkrasının (B-2) nolu bendinde "dava konusu diğer hususlarla ilgili bozma olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına" ve (B-3) nolu bendinde "Mahkememizin 16.04.2015 tarih 2013/207 esas, 2015/96 karar sayılı ilamında kararın boşanma yönünden kesinleştiğinden masraflar ve vekâlet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 27.09.2018 tarih ve 2018/265 Esas, 2018/338 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak tarafların kusurlu olduğunu, erkeğin hakaret ederek ağır kusurlu olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanma davasının kabulüne, kişisel ilişki davasının kabulüne, kadının birleşen nafaka davasının kısmen kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 3.000,00 TL maddî ve 3.000,00 TL manevî tazminata, aynı yerde oturulması halinde her hafta Cuma günü, dini ve milli bayramların 1.günü, saat 17.00 de küçüğü yanına alıp, Pazar günü aynı saatte anası evine bırakmak ve yılın Temmuz ayının 01-15 günleri arasında yanına almak suretiyle, ayrı yerde bulunduğu takdirde her ayın 1.haftası Cuma günü saat 17:00 da yanına alıp Pazar günü saat 17 ‘de, dini ve milli bayramların 1.günü saat 17.00 de yanına alıp bayramın son günü aynı saatte anası evine bırakmak, yılın Temmuz ayının tamamında yanına almak suretiyle, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda (D) paragrafında belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden usul ve kanuna aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tazminat ve nafaka miktarları, vekâlet ücreti, yargılama giderleri ve çocuklarla baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden usul ve kanuna aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.

4. Dairemizin 14.01.2019 tarih ve 2018/7685 Esas, 2019/47 Karar sayılı kararı ile mahkemece erkeğe yüklenen kusurlu davranışların yanı sıra erkeğin, kadını tehdit ettiği, kadının maaş kartını kullanıp kadını baskı altında tuttuğu ve küfür ettiği böylece boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunun ve ortak çocuk ...'in 01.01.2001 doğumlu olup inceleme sırasında ... olduğunun anlaşılmasına göre velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında aynı şehir-farklı şehir ayrımına gidilmeksizin daha uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerektiği, kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu, hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminata boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

5. Karara karşı davalı erkek vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş olup Dairemizin 06.11.2019 tarih, 2019/3706 Esas ve 2019/10878 Karar sayılı kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

F.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 18.06.2020 tarih ve 2019/439 Esas, 2020/134 Karar sayılı kararı ile “...Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin son olarak vermiş olduğu 14.01.2019 tarihli bozma ilamı incelendiğinde asıl dava açısından verilen hükmün yalnızca maddî ve manevî tazminat yönünden bozulduğu, birleşen dava olan 2013/76 Esas sayılı dosyasından verilen hükmün ise yalnızca müşterek çocuklar ile babaları arasında yer alan şahsi ilişki tesisi yönünde bozulduğu anlaşılmakla, bozma ilamına konu edilen bu iki husus dışında kalan diğer hususların kesinleştiği...” gerekçesi ile kadın yararına 10.000,00 TL maddî 10.000,00 TL manevî tazminata, birleşen dava yönünden ... olan çocuk hakkında velâyet ve kişisel ilişki hususunda karar verilmesine yer olmadığına, velâyetleri anneye verilen diğer çocuklar ile baba ile çocuklar arasında “...her hafta Cumartesi günleri saat 10.00 da yanına alıp Pazar 17.00 de annesi evine teslim etmek, dini bayramlarda ise 2.günü saat 10.00 da yanına alıp bayramın son günü saat 17.00 de annesi evine teslim etmek, ara dönem tatilinin ilk haftası Pazartesi günü saat 10.00 da yanına alıp, Pazar günü saat 17.00 de annesi evine teslim etmek, yaz tatilinde ise Ağustos ayının 1.günü saat 10.00 da yanına alıp Ağustos ayının son günü saat 17.00 de annesi evine teslim etmek sureti ile kişisel ilişki kurulmasına,...” Yargıtay bozma ilamı dışında kalan asıl dava ve birleşen dava açısından varolan diğer tüm hükümler Yargıtay ilamı doğrultusunda onanarak kesinleştiği için bu hüküm fıkraları hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

G. Dairenin Dördüncü Bozma Kararı

1. Yukarıda (F) paragrafında tarih ve sayısı belirtilen karara karşı taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; maddî ve manevî tazminat miktarlarının hatalı olduğunu usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tazminatların miktarı, faizin başlangıç süresi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, kişisel ilişki süresi, vekâlet ücreti ve yarıgılama giderlerinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

4. Dairenin 24.12.2020 tarih ve 2020/5461 Esas, 2020/6881 Karar sayılı kararı ile mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilerek kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarları tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun düşmediği gibi bozmanın amacına uygun olmayacak şekilde az olduğu; çocuklarla baba arasında her hafta kurulan kişisel ilişki anneyi tüm hafta sonları eve bağımlı hale getirerek velâyet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacağı; Mahkemece verilen 27.9.2018 tarihli karar tarafların temyizi üzerine kişisel ilişki davası, boşanma davasında hüküm altına alınan tazminatların miktarı ve faiz belirlemesi yönünden bozulduğu, diğer yönlerden onandığı, mahkemece bu yön gözetilmeden boşanma davası yönünden erkek yararına kesinleşen vekâlet ücreti hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmadığı; Mahkemece verilen 27.9.2018 tarihli karar tarafların temyizi üzerine kişisel ilişki davası, boşanma davasında hüküm altına alman tazminatların miktarı ve faiz belirlemesi yönünden bozulduğu, diğer yönlerden onandığı, mahkemece boşanma davasına ilişkin bozma öncesi yapılan ve kesinleşmiş olan yargılama giderleri nedeniyle yeniden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi Dairemizin bozma ilamından sonra taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ayrıntılı dökümü yapılmadan, doğrudan yargılanan giderlerine ilişkin miktar belirtilerek davalı kadından tahsiline şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

H. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar

Mahkemenin 23.06.2021 tarih ve 2021/40 Esas, 2021/217 Karar sayılı kararı ile Dairenin yukarıda (G- 3) paragrafında belirtilen bozma ilamına uyularak tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur durumu, evlilik süresi, davacının yeniden evlenme şansı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda tazminata karar verilmesi gerektiği, velâyetleri anneye bırakılan müşterek çocuklar ile babaları arasında uygun sürelerle şahsi ilişki kurulması gerektiği gerekçesi ile davacı yararına 15.000 TL maddî tazminat 15.000 TL manevî tazminata, çocuklarla baba arasında “...her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10.00'dan Pazar günü saat 17.00'ye kadar, ... bayramının 2. günü saat 13.00 ile 17.00 saatleri arasında, Kurban bayramının 3. Günü saat 13.00 ile 4. günü 17.00 saatleri arasında, yarıyıl tatilinin ikinci haftası Cumartesi günü saat 13.00'den takip eden Cuma günü saat 17.00'ye kadar ve her yıl Ağustos ayının 1. günü saat 13.00'den 31. günü saat 17.00'ye kadar...” kişisel ilişki kurulmasına, Yargıtay bozma ilamı dışında kalan asıl dava ve birleşen dava açısından varolan diğer tüm hükümler Yargıtay ilamı doğrultusunda onanarak kesinleştiği, artık bu hüküm fıkraları hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

İ. Beşinci Bozma Kararı

1. Yukarıda (H) paragrafında belirtilen mahkeme kararına karşı taraf vekilleri tarafından temyiz başvurunda bulunulmuştur.

2. Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu ve hükmedilen tazminatlar ve miktarlarının hatalı olduğunu kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tazminatların miktarı ve faiz başlangıcının hatalı olduğunu, kararın bu yönden usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek bozulmasını talep etmiştir.

4. Dairenin 22.12.2021 tarih ve 2021/9224 Esas, 2021/9911 Karar sayılı kararı ile bozma kararı gereğince hüküm verilmiş ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın bozmanın amacına aykırı ve az olduğu gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

5. Karara karşı davacı – davalı erkek tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş, Dairemizin 23.05.2022 tarih ve 2022/2706 Esas, 2022/4794 Karar sayılı kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

J. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Beşinci Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak boşanma sonucu kadının en azından eşinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur durumu, evlilik süresi, kadının yeniden evlenme şansı ve hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun miktarda tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile kadın yararına 25.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata, Yargıtay bozma ilamı dışında kalan asıl dava ve birleşen dava açısından varolan diğer tüm hükümler onanarak kesinleştiği için artık bu hüküm fıkraları hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Yukarıda (J) paragrafında belirtilen mahkeme kararına karşı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz başvurunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu ve hükmedilen tazminatlar ve miktarlarının hatalı olduğunu kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı- davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

İş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.