Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11337 E. 2023/2744 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davası ve boşanmaya bağlı fer'i talepler ile eşin soyadının kullanılmasına izin verilmesi talebinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davası ve fer'i taleplere ilişkin temyiz itirazlarının reddine yer olmadığı, ancak eşin soyadının kullanılmasına izin verilmesi talebi kapsamında istinaf mahkemesinin vekâlet ücreti konusundaki istinaf başvurusunu incelemeksizin karar vermesinin usul ve kanuna aykırı olması gözetilerek, boşanma davasına ilişkin hükmün onanmasına, eşin soyadı talebine ilişkin hükmün ise bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/936 E., 2022/1987 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/677 E., 2022/158 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve eşin soyadını kullanmasına izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının boşanma ve eşin soyadını kullamasına izin davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı davalı erkek vekili dava dilekçelerinde özetle; tarafların ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, evliliğin çekilmez hal aldığını, müvekkilinin kadının da bilgisi dahilinde evden ayrıldığını, tarafların ayrı yaşamaya başladığını, müvekkilinin kusuru bulunmadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının asılsız olduğunu, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin afaki olduğunu, kendisine alınan daireyi muvazaalı olarak sattığını, kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, erkeğin aşırı kıskanç olduğunu, çalışmasını istemediğini, ekomomik şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, aşağıladığını, ... sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, çocuğa kötü muamelede bulunduğunu, hastalığı ile ilgilenmediğini, ortak çocuğun boşanma sonrasında anne ve babasının soyadının farklı olmasını istemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, davalı eşin soyadının boşanmadan sonra kullanılmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2019 tarih ve 2018/1048 Esas, 2019/983 Karar sayılı kararı ile dinlenen taraf tanıklarının ve ortak tanıkların beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadına atfedilebilecek bir kusur olmadığı, erkeğin, kadının kanser hastalığı geçirdiği dönem içerisinde eşine karşı yeterince ilgili olmadığı, erkeğin küfürlü konuşması ve eşini aşağılayıcı sözler sarf etmesi nedeniyle evlilik birliğinin devamının sekteye uğradığı, kadının dava açmakta haklı olduğu, müşterek çocuğun velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, çocuk için bir miktar nafaka taktirine, erkeğin kusur durumu gözetilerek kadın lehine hakkaniyet ilkesi de göz önüne alınarak bir miktar nafaka ve tazminat taktirine, davacı kadının eşinin soy ismini kullanmasına dair talebinin ise bu durumun erkeğe herhangi bir zarar vermeyeceği, davacı kadının çocuğu ile aynı soy ismi taşımasında hukuki yararın bulunduğu kanaatine varılmakla talebinin bu yönden kabulüne karar verildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının boşanma davasının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 20.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının boşandığı eşinin soyismini kullanmaya devam etmesine dair talebinin kabulüne, eşinin "..." olan soyisminin kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden, davalı davacı kadın vekili tarafından nafaka ve tazminat miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2021 tarih ve 2019/456 Esas, 2021/1530 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 15.03.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında sadece asıl dosya ile ilgili ön inceleme yapılarak uyuşmazlık konuları tespit edildiği, birleşen 2018/535 Esas sayılı dosya yönünden ön inceleme yapılıp, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları, vakıalar tespit edilmediği, kadın tarafından açılan birleşen davada, dilekçeler teatisi tamamlanmadan ve ön inceleme duruşması yapılmadan dosyanın birleştirildiği, birleştirme kararından sonra da bu eksikliğin tamamlanmadığı gibi, taraflara birleşen davaya ilişkin olmak üzere delil sunma imkanı tanınmadan kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulüne karar verildiği, bu hususun erkeğin savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatası olduğu, kabule göre de; davalı-davacı kadının eşinin soyadını kullanmasına izin verilmesi isteğinin boşanmanın eki niteliğinde olmadığı, ayrı bir dava olup, maktu harca tabi olduğu, bu sebeple, mahkemece davalı-davacıya bu istekle ilgili olarak harcı ikmal etmesi için süre verilmesi, harcın ikmali halinde davaya devam edilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, işbu talep yönünden harcın tamamlanması için süre vermeden, yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm tesisi ... olmadığı gerekçesiyle, erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliği içerisinde ... erkeğin eşine olan davranışlarını hangi tarihte ne şekilde yapıldığı somut olarak dava dilekçesinde belirtilmediği, ilgili talebin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı anlaşılamadığı, kadının da ağır derecede onurunun kırılmasına yol açacak nitelikte iddiaların bulunmadığı gözetilerek 4721 sayılı Kanun'un 162 ... maddesi uyarınca açılan davanın reddine karar verildiği, tanıkların anlatımları, tarafların beyanları, tüm bilgi ve belgeler ile davalı-davacı kadına ait hastahane kayıtları ve whatsapp mesaj kayıtları incelendiğinde; ... erkeğin, davalı-davacı kadının kanser hastalığı geçirdiği dönem içerisinde eşine karşı yeterince ilgili olmadığı, erkeğin evlilik sorumluluğunun tam anlamıyla üstlenmediği, eşinin fiziki görüntüsü hakkında incitici ve aşağılayıcı sözler sarf ettiği, genel anlamda ... erkeğin küfürlü konuştuğu ve ... erkeğin ekonomik gelire sahip olmasına rağmen eşine karşı elinin sıkı olduğu, birliğin temelinden sarsılmasında davacı- davalı erkeğin tam kusurlu olduğu , davalı-davacı kadının ise kusursuz olduğu, kadın lehine tarafların evli kaldığı süre dikkate alınarak 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat taktirine, müşterek çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk ve babası arasında belli günler içerisinde kişisel ilişki düzenlenmesine, tarafların gelir durumu çocuğun yaşı dikkate alınarak çocuk lehine 1.000,00 TL tedbir, 1.750,00 TL iştirak nafakası verilmesine, kadının emeklilik maaşı olduğu görülse dahi hastalık durumu dikkate alınarak 1.000,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakası hükmedilmesine karar verildiği, davalı-davacı kadının eşinin soy ismini kullanmasına dair talebinin ise; bu durumun erkeğe herhangi bir zarar vermeyeceği, tarafların sosyal statüleri, müşterek çocuğun okula gidiyor olması, okulda ve sosyal hayatında annesinden farklı soy isim kullanmasının psikolojisini olumsuz etkileyebileceği, bu sebeple davalı-davacı kadının eşinin soy ismini kullanmasına ilişkin talebinin kabulüne karar verildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 ... maddesine dayalı davasının reddine, kadının boşanma davasının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve 1.750,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının boşandığı eşinin soyismini kullanmaya devam etmesine dair talebinin kabulüne, eşinin "..." olan soyisminin kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında taleplerinin göz ardı edildiği, tarafların güncel ekonomik durumunun tespit edilmediği, kadının emekli maaşı aldığını, müvekkilinin yatırdığı primler neticesinde emekliliğe hak kazandığını, halen müvekkilinin kredisini ödediği evde oturmaya devam ettiğini, bu hususlar göz ardı edilerek kadın yararına maddî ve manevî tazminata artış uygulanarak hüküm kurulduğunu, müvekkilinin kadının soyadını kullanmasını istemediğini, yetersiz ve eksik inceleme neticesinde müvekkilinin davasının reddedildiğini, kadının davasının kabul edildiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin birliğin temelinden sarsılmasında tamamıyla kusurlu olduğunu, erkeğin yaşattığı sıkıntılar nedeni ile kanser hastalığına yakalandığını, evliliğin 20 yıl sürdüğünü, nafaka ve tazminatların son derece düşük olduğunu, erkeğin evi 3 üncü kişiye devrettiğini, ortak çocuğun özel okulda okuduğunu, tedbir ve iştirak nafakasının çok düşük olduğunu, kanser hastası olan müvekkili yararına takdir edilen nafakanın da düşük olduğunu, müvekkilinin harcını ikmal ettiği soy adını kullanmaya izin davasının kabul edilmesine rağmen vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek, nafaka ve tazminatların miktarı ile vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerlerle, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2. Davalı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerlerle, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek nafaka ve tazminatların miktarı ile vekâlet ücreti yönünden yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların boşanma davasının ve soyadının kullanılmasına izin verilmesi davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur belirlemesi, davalı davacı kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat ile nafakaların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile davalı davacı kadının soyadını kullanmaya izin davası kapsamında vekâlet ücretine noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası, 355 ... maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... ve 371 ... maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddesi. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 173 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 182 ... maddesi, 327 ... maddesi, 328 ... maddesi, 330 uncu maddesi.

3.Değerlendirme

1.Taraf vekillerinin boşanma davaları ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davalı davacı kadın vekilinin soyadı kullanımına izin davasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 6100 sayılı Kanun'un 355 ... maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. O halde davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda; müvekkili tarafından soyadı kullanımına izin davasında ayrı harcın ikmal edildiği ve İlk Derece Mahkemesince bu dava yönünden de kabul kararı verildiği, buna karşın lehlerine vekâlet ücreti takdir edilmediği belirtilerek soyadı kullanımını izin davası kapsamında vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurulduğu halde, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı istinaf sınırlaması ile bu yöne ilişkin istinaf başvurusu incelenmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının soyadı kullanımına izin davası yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere boşanma davası yönünden taraf vekillerinin tüm temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'a yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran Neşe'ye iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.