"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/912 E., 2022/1455 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kaman Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/279 E., 2021/79 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin birlik görevlerini ihmal ettiğini, bir yılı ... süre yurt dışında çalışmasına rağmen müvekkiline para göndermediğini, gelirini nereye harcadığını eşi ile paylaşmadığını, kazancını mal kaçırma amacıyla kız kardeşine gönderdiğini, çocuklara "siz kız çocuğusunuz, yarın evlenip gidersiniz, size mi kazanacağım" dediğini, kızlarını okutmak istemediğini, eğitim masraflarını karşılamadığını ve kızlarına fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, çocuklar yararına aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davacı kadına para gönderdiğini, davacı kadından altın alıp birikim yapmasını istediğini, buna karşın davacı kadının bu altınları satıp harcadığını, müvekkilinin davacı kadın için kredi kartı çıkarttığını ancak sürekli limit aşımı yaptığını, davacı kadının üvey kardeşine de para gönderdiğini, müşterek çocukları babalarına karşı doldurduğunu, kötülediğini iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının paraya düşkün biri olduğu, parasının harcanmasını sevmediği, dava tarihinden geriye ... bir yılı ... süredir yurt dışında çalışan davalının düzenli olarak davacı eşine para göndermediği, davalının yurt dışından her gelmesinde taraflar arasında para yüzünden tartışma çıktığı, davacının davalıdan para istemeye korktuğu, tarafların müşterek 5 kız çocuklarının olduğu, davalının kız çocuklarını horladığı, kızlarını sevmediği, "el kızı olacaksınız" dediği, "siz kendi çarenize bakın" dediği, davalının kızlarının eğitimi için yeterli destekte bulunmadığı, davalının düzenli para göndermediği hususunun davalı tarafça sunulan banka dekontları ile de sabit olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabul edilmesi gerektiği, tarafları bir arada yaşamaya zorlamanın hukuken mümkün olmadığı, ortak çocukların velâyetlerinin bilirkişi raporunun içeriği gözetilerek davacı anneye verilmesine, davalı baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yaşı ... çocukların yaşları ve ihtiyaçları dikkate alınarak, tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, tarafların tespit edilen kusur durumu ile sosyal ve ekonomik durumu, hakkaniyet ilkesi, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği hususları dikkate alınarak, davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacı kadının boşanma ile eşinin maddî desteğini yitireceği hususu ve tarafların tespit edilen kusur durumları dikkate alınmak suretiyle davacı kadın yararına maddî tazminata hükmedildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olayların tazminat isteyen davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı anlaşıldığından davacının manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar yararına aylık 250,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı kadın yararına 15.000,00 TL maddî tazminata, davacı kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların evli kaldığı süre ve kusur durumu, davalının ekonomik refahı nazara alındığında maddî tazminatın az olduğunu, davalının kız çocuklarına cinsiyetlerinden dolayı ekonomik şiddet uyguladığını, çocukları hor gördüğünü, erkek çocuk olmadığı için müvekkiline de kötü muamelede bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin hor görüldüğünü, kişilik haklarının saldırıya uğradığını, özürlü olan ortak çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığın belirterek kusur belirlemesi, maddî tazminatın miktarı ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir geçimsizlik bulunmadığı, müvekkilinin kusur isnat edilemeyeceğini, davacı tarafça yalnızca ekonomik sebeplere dayanıldığını, buna karşın müvekkilinin kazancını ailesine harcadığını, davacı tanıklarının davacının yakınları olduğunu ve yanlı beyanda bulunduklarını, müvekkilinin ailesine baktığını, kazancını gönderdiğini ve yuvasının yıkılmasını istemediğini belirterek davanın kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile davalı tarafın cevap dilekçesindeki anlatımlarından, davalının evin, kadının ve müşterek çocukların ihtiyaçlarını gereği gibi karşılamadığı, kazancını ailesine harcamadığı, para istendiğinde tartışma çıkardığı, "kendi çarenize bakın" dediği, kızlarının eğitimi için dahi destekte bulunmadığı, bu nedenle müşterek çocukların eğitim hayatlarının devamını sağlamakta sıkıntı yaşadıkları, davalının yurt dışından gönderdiği para ile altın alınmasını istediği, kadına çıkardığı kredi kartını da iptal ettirdiği hususlarının ispatlandığı, erkeğin bu davranışlarının ekonomik şiddet boyutuna ulaştığı, mahkemece tespit edilen ve davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, davacı kadına yüklenebilecek ispatlanmış bir kusur bulunmadığı, bu hâle göre İlk Derece Mahkemesinin davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna dair kusur belirlemesinin yerinde olduğu sonucuna varılmış ise de, erkeğin gerçekleşen kusurlu davranışlarının ekonomik şiddet boyutuna ulaştığı gözetilerek, erkeğe ekonomik şiddette bulunma kusurunun yüklenmesi gerekirken, davalı erkeğin kusurlu davranışının bu yönden eksik tespit edilmesi yerinde görülmediği, açıklanan gerekçeyle, davacı kadının kusur belirlemesine yönelen istinaf isteminin kısmen kabulüne, davalı erkeğin kusur belirlemesine yönelen istinaf isteminin ise esastan reddine karar verildiği ve ilk derece mahkemesi kararının kusura ilişkin değerlendirmesinin yukarıda açıklandığı şekilde düzeltildiği, bu çerçevede; belirlenen kusur durumu uyarınca, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde, ... olmamış müşterek çocukların davacı anne yanında kurulu bir düzenlerinin bulunması, davacı annenin velâyetten kaynaklanan yetki ve görevlerini ihmal ettiği ya da kötüye kullandığı yönünde delil bulunmaması ve dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporuna yansıyan beyan, gözlem ve tespitler dikkate alındığında, ... olmamış müşterek çocukların velâyetinin davacı annelerine verilmesinde, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğuna dair amir hükmü uyarınca, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın ve ... olmamış müşterek çocuklar yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarında, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olmayan davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, velâyeti anneye verilen müşterek çocuklar lehine iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ve çocukların zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, maddî tazminat takdir edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, paranın alım gücü, beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında, davacı kadın yararına takdir edilen maddî tazminatın az olduğu, davalı erkeğin, ekonomik şiddet uygulamak şeklindeki kusurlu davranışı, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak, davacı kadın yararına uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan "kadının kişilik haklarına saldırı olmadığı" gerekçesiyle manevî tazminat talebinin reddinin ... olmadığı gerekçesi ile davacı kadının kusur belirlemesine ve lehine hükmedilen maddî tazminat miktarı ile reddedilen manevî tazminat talebine yönelen istinaf isteminin kısmen kabulüne, davalı erkeğin istinaf istemlerinin ise esastan reddine , İlk Derece Mahkemesinin kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, davacı kadın yararına 60.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirtilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile davanın kabulü kararı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... ve 371 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan Sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.